| 1 |
topple |
devrilmek |
v. |
|
- When she opened the shoe cabinet, the shoes began to topple over.
- Ayakkabı dolabını açınca ayakkabılar devrilmeye başladı.
- Saddam Hussein was toppled because he was suspected of having weapons of mass destruction.
- Saddam Hüseyin, kitle imha silahlarına sahip olduğundan şüphelenildiği için devrildi.
- When the other pillars were toppled a new NATO pillar was erected.
- Diğer sütunlar devrildiğinde yeni bir NATO sütunu dikilmiştir.
- Now that Saddam Hussein's regime has been toppled, there can be no further reason to maintain those sanctions.
- Saddam Hüseyin rejimi devrildiğine göre, bu yaptırımları sürdürmek için artık bir neden kalmamıştır.
- Now that Saddam Hussein's regime has been toppled, there can be no further reason to maintain those sanctions.
- Saddam Hüseyin rejimi devrildiğine göre bu yaptırımları sürdürmek için artık bir neden kalmamıştır.
- Now that Milosevic has been toppled, the last real Communist dictatorship in Europe is the regime in Belarus.
- Miloseviç devrildiğine göre Avrupa'daki son gerçek Komünist diktatörlük Belarus'taki rejimdir.
Show More (3)
|
| 2 |
topple |
devirmek |
v. |
|
- The fierce demonstrations toppled the government.
- Şiddetli gösteriler hükümeti devirdi.
- We'll topple this dictatorship.
- Biz bu diktatörlüğü devireceğiz.
- The horse must have stumbled and have toppled the knight.
- At tökezlemiş ve şövalyeyi devirmiş olmalı.
Show More (0)
|
| 3 |
topple |
düşürmek |
v. |
|
- The Commission may also be toppled by Parliament through a vote of no confidence.
- Komisyon Parlamento tarafından güvensizlik oyuyla da düşürülebilir.
- The horse must have stumbled and have toppled the knight.
- At tökezleyip şovalyeyi düşürmüş olmalı.
Show More (-1)
|
| 4 |
topple |
yıkmak |
v. |
|
- We'll topple this dictatorship.
- Bu diktatörlüğü yıkacağız.
Show More (-2)
|
