1 |
grandson |
torun |
n. |
|
- Our thoughts are also with María Eraunzetamurgil and her grandson, who were victims of a horrendous attack.
- Düşüncelerimiz aynı zamanda korkunç bir saldırının kurbanı olan Maria Eraunzetamurgil ve torunuyla birlikte.
- Tom is your neighbor's grandson, isn't he?
- Tom senin komşunun torunu, değil mi?
- Did you know Tom was Mary's grandson?
- Tom'un Mary'nin torunu olduğunu biliyor muydun?
- Didn't you know Tom was Mary's grandson?
- Tom'un Mary'nin torunu olduğunu bilmiyor muydunuz?
- I have a grandson and three granddaughters.
- Bir oğlan torunum ve üç kız torunum var.
- Tom and Mary have three grandsons.
- Tom ve Mary'nin üç torunu var.
- My grandson cries very loud.
- Torunum çok yüksek sesle ağlıyor.
- Tom is Mary's grandson, isn't he?
- Tom, Mary'nin torunu, değil mi?
- The old man was accompanied by his grandson.
- Yaşlı adama torunu eşlik etti.
- Tom and Mary have one grandson and three granddaughters.
- Tom ve Mary'nin bir torunu ve üç kız torunu var.
- Tom is my neighbor's grandson.
- Tom komşumun torunu.
- Kublai Khan is the grandson of Genghis Khan.
- Kubilay Han, Cengiz Han'ın torunudur.
- Tom made some toys for his grandson.
- Tom torunu için birkaç oyuncak yaptı.
- The old man is always accompanied by his grandson.
- Yaşlı adama her zaman torunu eşlik eder.
- Walt's sons and grandsons are interested only in themselves.
- Walt'un oğulları ve torunları sadece kendileriyle ilgileniyorlar.
- Didn't you know Tom was Mary's grandson?
- Tom'un Mary'nin torunu olduğunu bilmiyor muydun?
- Hussein, the grandson of Prophet Mohammad, was martyred in Karbala in the year 680.
- Hazreti Muhammed'in torunu Hüseyin, 680 yılında Kerbela'da şehit edildi.
- My grandson's toys are spread all around the house.
- Torunumun oyuncakları evin her tarafına dağılmış.
- They bought their grandson a bike for his birthday.
- Torunlarına doğum gününde bisiklet aldılar.
- Tom has a grandson in Boston.
- Tom'un Boston'da bir torunu var.
- Tom left everything to his three grandsons.
- Tom her şeyi üç torununa bıraktı.
- I have a grandson and three granddaughters.
- Bir torunum ve üç kız torunum var.
- Tom has a grandson.
- Tom'un bir torunu var.
- Tom and Mary bought their grandson a bike for Christmas.
- Tom ve Mary Noel için torunlarına bir bisiklet aldılar.
- Romulus was the grandson of Numitor.
- Romulus Numitor'un torunuydu.
- My grandson loves the story of Snow White.
- Torunum Pamuk Prenses'in hikayesini çok seviyor.
- Tom made his grandson some toys.
- Tom torununa oyuncaklar yaptı.
- Tom is your neighbor's grandson, isn't he?
- Tom komşunuzun torunu, değil mi?
- The old woman was accompanied by her grandson.
- Yaşlı kadına torunu eşlik ediyordu.
- The son of a child is a grandson.
- Evladın oğlu torundur.
- Did you know Tom was Mary's grandson?
- Tom'un Mary'nin torunu olduğunu biliyor muydunuz?
- Hussein, the grandson of Prophet Mohammad, was martyred in Karbala in the year 680.
- Hz. Muhammed'in torunu Hz. Hüseyin 680 yılında Kerbela'da şehit edildi.
- My grandson called to invite me over.
- Torunum beni davet etmek için aradı.
- They bought their grandson a bike for his birthday.
- Torunlarına doğum günü için bir bisiklet aldılar.
- Today's my grandson's birthday.
- Bugün torunumun doğum günü.
- When I go to see my grandson, I always give him something.
- Torunumu görmeye gittiğimde ona hep bir şey veririm.
- I have a grandson in Boston.
- Boston'da bir torunum var.
- Romulus was the grandson of Numitor.
- Romulus, Numitor'un torunuydu.
- My grandson is still a baby.
- Torunum hâlâ bebek.
- Tom made his grandson a toy.
- Tom torununa bir oyuncak yaptı.
- My grandson is still a child.
- Torunum hala bir çocuk.
- Today's my grandson's birthday.
- Bugün benim torunumun doğum günü.
- Tom and Mary bought their grandson a bike for Christmas.
- Tom ve Mary torunlarına Noel için bisiklet satın aldı.
- My grandson loves the story of Snow White.
- Torunum Pamuk Prenses hikayesini seviyor.
- My grandson is the son of my son.
- Torunum, oğlumun oğlu.
- Walt's sons and grandsons are interested only in themselves.
- Walt'ın oğulları ve torunları sadece kendileriyle ilgililer.
- My grandson is still a baby.
- Torunum hala bir bebek.
- Tom is Mary's grandson.
- Tom, Mary'nin torunudur.
Show More (45)
|
2 |
granddaughter |
torun |
n. |
|
- Tom and Mary bought their granddaughter a bike for Christmas.
- Tom ve Mary Noel için torunlarına bir bisiklet aldılar.
- This is Nina, your granddaughter.
- Bu Nina, torunun.
- This is Nina, your granddaughter.
- Bu Nina, senin torunun.
- I want to dance at my granddaughter's wedding.
- Torunumun düğününde dans etmek istiyorum.
- Mary is Tom's granddaughter.
- Mary Tom'un torunu.
- I have bought an adorable doll for my granddaughter.
- Torunum için çok güzel bir bebek satın aldım.
- My granddaughter is listening to my wife.
- Torunum karımı dinliyor.
- Mary is Tom's granddaughter.
- Mary, Tom'un torunu.
- Tom has three granddaughters.
- Tom'un üç torunu var.
- I have a granddaughter about your age.
- Senin yaşlarında bir torunum var.
- The old lady smiled at her granddaughter.
- Yaşlı kadın torununa gülümsedi.
- Tom watched his granddaughters dance.
- Tom torunlarının dansını izledi.
- I dreamed that I was eating my granddaughter's wedding cake.
- Ben torunumun düğün pastasını yediğimi hayal ettim.
- I dreamed that I was eating my granddaughter's wedding cake.
- Rüyamda torunumun düğün pastasını yediğimi gördüm.
- I have bought an adorable doll for my granddaughter.
- Torunum için sevimli bir bebek aldım.
- Kate's granddaughter needed to study among the trees.
- Kate'in torununun ağaçların arasında çalışmaya ihtiyacı vardı.
- My granddaughter is skilled at photography.
- Torunum fotoğrafçılıkta yeteneklidir.
- Tom and Mary bought their granddaughter a bike for Christmas.
- Tom ve Mary torunlarına Noel için bisiklet satın aldı.
- She searched for her granddaughter who had been taken away.
- O kaçırılan torununu aradı.
- Our granddaughter was born two days ago.
- Torunumuz iki gün önce doğdu.
- The old man was accompanied by his granddaughter.
- Yaşlı adama torunu eşlik ediyordu.
- That old woman smiled at her granddaughter.
- O yaşlı kadın torununa gülümsedi.
- She searched for her granddaughter who had been taken away.
- Kaçırılan torununu aradı.
Show More (20)
|
3 |
grandchild |
torun |
n. |
|
- The grandparents showered their grandchild.
- Büyükanne ve büyükbaba, torunlarını yıkadılar.
- Two of their children are married and they also have one grandchild.
- Çocuklarından ikisi evli ve birer de torunları var.
- Their grandchild lives in the Netherlands.
- Onun torunu Hollanda'da yaşıyor.
- The child of a child is a grandchild.
- Çocuğun çocuğu torundur.
- Tom is Mary's only grandchild.
- Tom, Mary'nin tek torunudur.
- The old man was accompanied by his grandchild.
- Yaşlı adama torunu eşlik etti.
- Not every grandchild is an angel; sometimes grandchildren are enemies.
- Her torun bir melek değildir; bazen torunlar düşmandır.
- When can I see my grandchild again?
- Ne zaman torunumu tekrar görebilirim?
- Tom isn't Mary's only grandchild.
- Tom, Mary'nin tek torunu değil.
- The old woman was accompanied by her grandchild.
- Yaşlı kadına torunu eşlik ediyordu.
- Not every grandchild is an angel; sometimes grandchildren are enemies.
- Her torun melek değildir; bazen torunlar düşmandır.
- Tom is Mary's only grandchild.
- Tom, Mary'nin tek torunu.
- Their grandchild lives in the Netherlands.
- Onların torunu Hollanda'da yaşıyor.
- Sami was Layla's first grandchild and she adored him.
- Sami, Layla'nın ilk torunuydu ve ona tapıyordu.
- Maybe my grandchild will be the first person to set foot on Mars.
- Belki torunum Mars'a ayak basan ilk kişi olur.
- Her grandchild lives in the Netherlands.
- Onun torunu Hollanda'da yaşıyor.
- The old woman was accompanied by her grandchild.
- Yaşlı kadına torunu tarafından eşlik edildi.
- When can I see my grandchild again?
- Torunumu bir daha ne zaman görebileceğim?
- His grandchild lives in the Netherlands.
- Onun torunu Hollanda'da yaşıyor.
Show More (16)
|
4 |
descendant |
torun |
n. |
|
- Romance languages are descendants of Latin.
- Roman dilleri Latince'nin torunlarıdır.
- I am convinced that a clear signal from those who were expelled in 1945 and from their descendants would be helpful.
- 1945 yılında sınır dışı edilenlerden ve onların torunlarından gelecek net bir sinyalin faydalı olacağına inanıyorum.
- We hold the goods of this earth on trust for our descendants.
- Bu dünyanın mallarını torunlarımız için emanet olarak tutuyoruz.
- We want to leave our descendants a clean and green earth.
- Torunlarımıza temiz ve yeşil bir dünya bırakmak istiyoruz.
Show More (1)
|
5 |
grandkid |
torun |
n. |
|
- None of my grandkids have started school yet.
- Torunlarımdan hiçbiri henüz okula başlamadı.
- I want grandkids.
- Torun istiyorum.
- I want grandkids.
- Ben torun istiyorum.
- My grandkids live in Boston.
- Torunlarım Boston'da yaşıyor.
Show More (1)
|