traveling - Anglais Turc Phrases
Anglais Turc
traveling seyahat etme n.
  • Some people think the president spends too much time traveling.
  • Bazı insanlar cumhurbaşkanının seyahat ederek çok fazla zaman harcadığını düşünüyor.
  • Traveling by boat takes longer than going by car.
  • Gemi ile seyahat etmek araba ile seyahat etmekten daha uzun sürer.
  • I want to spend some time traveling.
  • Seyahat ederek biraz vakit geçirmek istiyorum.
Show More (45)
traveling seyahat n.
  • Traveling on business is stressful.
  • İş seyahati stresli.
  • Traveling abroad is out of the question.
  • Yurt dışında seyahat söz konusu değil.
  • He went traveling in search of adventure.
  • Macera aramak için seyahate çıktı.
Show More (4)
traveling gezici adj.
  • Bill's father was a traveling salesman.
  • Bill'in babası gezici bir satıcıydı.
  • Tom is a traveling salesman.
  • Tom gezici bir satıcı.
  • He makes a living as a traveling salesman.
  • Hayatını gezici satıcılık yaparak kazanıyor.
Show More (2)
traveling seyahat etmek v.
  • I want to spend some time traveling.
  • Biraz seyahat etmek istiyorum.
  • I'd like to do some traveling.
  • Biraz seyahat etmek istiyorum.
Show More (-1)
traveling seyyar adj.
  • Bill's father was a traveling salesman.
  • Bill'in babası bir seyyar satıcıydı.
  • Tom makes a living as a traveling salesman.
  • Tom bir seyyar satıcı olarak geçimini sağlıyor.
Show More (-1)
traveling yolculuk n.
  • My grandmother likes traveling by train.
  • Büyükannem trenle yolculuğu sever.
Show More (-2)