|
- And there's a flash drive that never leaves his wrist.
- Ayrıca bileğinden hiç ayırmadığı bir flash bellek var.
- And there's a flash drive that never leaves his wrist.
- Ve bileğinden hiç çıkmayan bir flash bellek var.
- How did you sprain your wrist?
- Bileğini nasıl burktun?
- Tom grabbed Mary's wrist.
- Tom Mary'nin bileğini yakaladı.
- That man grabbed the young girl's wrist.
- O adam genç kızın bileğini tuttu.
- You should have the doctor look at your wrist.
- Doktora bileğini baktırmalısın.
- Tom slit his wrists.
- Tom bileklerini kesti.
- Tom fractured his wrist.
- Tom bileğini kırmış.
- Tom has an injured wrist.
- Tom'un yaralı bir bileği var.
- Tom fractured his wrist.
- Tom bileğini kırdı.
- Sami slit his wrists.
- Sami bileklerini kesti.
- She sprained both of her wrists in the fall.
- O, sonbaharda bileklerinin her ikisini de burktu.
- The man caught the girl by the wrist.
- Adam kızı bileğinden yakaladı.
- That man grabbed the young girl's wrist.
- O adam genç kızın bileğini yakaladı.
- How did you sprain your wrist, Tom?
- Bileğini nasıl burktun, Tom?
- Tom slashed his wrists.
- Tom bileklerini kesmiş.
- Tom is wearing bangles on his wrists.
- Tom bileklerine bilezik takıyor.
- Tom sprained his wrist on Monday.
- Tom pazartesi günü bileğini incitti.
- I knew I'd broken my wrist the moment I fell.
- Düştüğüm anda bileğimi kırdığımı biliyordum.
- My boyfriend wears a wrist band.
- Erkek arkadaşım bir bilek bandı takıyor.
- The policeman caught me by the wrist.
- Polis beni bileğimden yakaladı.
- Tom has a tattoo on his wrist.
- Tom'un bileğinde bir dövme var.
- I do not want to cut my wrists.
- Bileklerimi kesmek istemiyorum.
- Mary took the bracelet off her wrist.
- Mary bileziğini bileğinden çıkardı.
- I fell down and hurt my wrist.
- Düştüm ve bileğimi yaraladım.
- All she received was a slap on the wrist.
- Sadece bileğine bir tokat yedi.
- Tom is wearing bangles on his wrists.
- Tom bileklerine bilezikler takıyor.
- Tom unstrapped the watch from his wrist.
- Tom bileğindeki saati çıkardı.
- She sprained both of her wrists in the fall.
- Düşerken iki bileğini de burkmuş.
- Tom broke his left wrist.
- Tom sol bileğini kırdı.
- You should have the doctor look at your wrist.
- Bileğinizi bir doktora göstermelisiniz.
- Tom tied the balloon to Mary's wrist.
- Tom balonu Mary'nin bileğine bağladı.
- Tom sprained his wrist on Monday.
- Tom pazartesi günü bileğini burktu.
- Tom let go of Mary's wrists.
- Tom Mary'nin bileklerini bıraktı.
- My wrist and forearm hurt, I think I might be suffering from carpal tunnel syndrome.
- Bileğim ve ön kolum ağrıyor, sanırım karpal tünel sendromundan muzdarip olabilirim.
- I have a broken wrist.
- Bileğim kırıldı.
- My wrists were sore after lifting wieghts.
- Ağırlık kaldırdıktan sonra bileklerim ağrıyordu.
- Tom has an injured wrist.
- Tom'un bileği sakat.
- I fell down and hurt my wrist.
- Düştüm ve bileğimi incittim.
- I sprained my wrist.
- Bileğimi burktum.
- My wrist hurts.
- Bileğim acıyor.
- Tom sprained his wrist.
- Tom bileğini burktu.
- I broke my wrist when I fell on it.
- Üzerine düştüğümde bileğimi kırdım.
- Tom slashed his wrists.
- Tom bileklerini kesti.
- Put this bracelet on your wrist.
- Bu bileziği bileğine tak.
- Tom grabbed Mary's wrist.
- Tom, Mary'nin bileğini tuttu.
- Mary took the bracelet off her wrist.
- Mary bileğindeki bileziği çıkardı.
Show More (44)
|