| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | interpret v. | yorumlamak | ||
|
I interpreted his reluctance to go out as a sign of minor depression. Dışarı çıkmaya olan isteksizliğini hafif düzeyde bir depresyon belirtisi olarak yorumladım. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | interpret v. | tercümanlık yapmak | ||
|
She didn't speak Chinese, so I had to interpret for her. Çincesi yoktu, bu yüzden ona tercümanlık yapmam gerekti. More Sentences |
||||
| General | interpret v. | çevirmenlik yapmak | ||
|
Tom interpreted for Mary. Tom Mary için çevirmenlik yaptı. More Sentences |
||||
| General | interpret v. | tercüme etmek | ||
|
At any rate, that is how it came across when interpreted into German. Her halükarda, Almanca'ya tercüme edildiğinde bu şekilde anlaşıldı. More Sentences |
||||
| General | interpret v. | çevirmek | ||
|
How do you interpret these sentences? Bu cümleleri nasıl çevirirsin? More Sentences |
||||
| General | interpret v. | tabir etmek | ||
|
The fortune teller interpreted my dream. Falcı rüyamı tabir etti. More Sentences |
||||
| General | interpret v. | yorumlamak | ||
|
It is not always easy to interpret these statistics correctly. Bu istatistikleri doğru yorumlamak her zaman kolay değildir. More Sentences |
||||
| General | interpret v. | açıklamak | ||
|
I don't know how to interpret his words. Onun sözlerinin anlamını nasıl açıklarım bilmiyorum. More Sentences |
||||
| General | interpret v. | anlamak | ||
|
My primary skill is interpreting body language. Öncelikli yeteneğim beden dilini anlamaktır. More Sentences |
||||
| General | interpret v. | (replik, şarkı) okumak | ||
|
She interpreted her lines from the play with great passion. Oyundaki repliklerini büyük bir tutkuyla okuyordu. More Sentences |
||||
| Law | ||||
| Law | interpret v. | yorumlamak | ||
|
Everyone is free to interpret the word 'vision' as they choose. Herkes 'vizyon' kelimesini istediği gibi yorumlamakta özgürdür. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | interpret v. | yormak | ||
| General | interpret v. | canlandırmak | ||
| General | interpret v. | oynamak | ||
| General | interpret v. | tercümanlık etmek | ||
| General | interpret v. | değerlendirmek | ||
| General | interpret v. | mana vermek | ||
| General | interpret v. | anlamını açıklamak | ||
| General | interpret v. | izah etmek | ||
| General | interpret v. | sözlü olarak tercüme etmek | ||
| General | interpret v. | sözlü tercüme yapmak | ||
| General | interpret v. | sözlü çeviri yapmak | ||
| General | interpret v. | yorum katmak | ||
| General | interpret v. | anlamlandırmak | ||
| General | interpret v. | sanat yoluyla anlayıp temsil etmek | ||
| General | interpret v. | açıklayıcı görsellerle göstermek | ||
| General | interpret v. | (senaryoyu) performansa dökmek | ||
| Trade/Economic | ||||
| Trade/Economic | interpret v. | tefsir etmek | ||
| Law | ||||
| Law | interpret v. | tefsir etmek | ||
| Politics | ||||
| Politics | interpret n. | bir dilden başka dile çeviri | ||
| Technical | ||||
| Technical | interpret v. | açıklamak | ||
| Technical | interpret v. | anlamını açıklamak | ||
| Computer | ||||
| Computer | interpret v. | (yüksek düzey dildeki yazılmış programı) makine diline dönüştürüp çalıştırmak | ||
| Computer | interpret v. | (programı) satır satır işlenecek şekilde çalıştırmak | ||
| Computer | interpret v. | (delikli kartlardaki delik desenlerini) yorumlayıcı ile okumak | ||
