çaktırmadan - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

çaktırmadan



Sens de "çaktırmadan" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 8 résultat(s)

Turc Anglais
General
çaktırmadan on the sly adv.
çaktırmadan slily adv.
çaktırmadan stealthily adv.
çaktırmadan doggo adv.
çaktırmadan discreetly adv.
çaktırmadan slinkily adv.
çaktırmadan sneakishly adv.
Idioms
çaktırmadan like a thief in the night expr.

Sens de "çaktırmadan" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 77 résultat(s)

Turc Anglais
General
çaktırmadan yapmak steal v.
çaktırmadan kabul ettirmek insinuate v.
çaktırmadan yudumlamak sneak sip v.
çaktırmadan yudumlamak sneak a sip from v.
çaktırmadan yudumlamak sneak sips from v.
çaktırmadan konuyu açmak drop v.
çaktırmadan bakmak pink v.
çaktırmadan ilerlemek slinker v.
çaktırmadan yaklaşmak sneakeup v.
çaktırmadan göstermek subinduce v.
çaktırmadan öne sürmek subintroduce v.
çaktırmadan bakan squinny adj.
Phrasals
çaktırmadan kabul ettirmek work into v.
sessizce/çaktırmadan hareket etmek slink about v.
çaktırmadan götürmek spirit off v.
çaktırmadan yanaşmak creep up on v.
çaktırmadan götürmek spirit away v.
çaktırmadan ilerlemek creep across something v.
çaktırmadan ilerlemek creep over someone or something v.
çaktırmadan ilerlemek creep under something v.
(birini bir yere/bir durumun içine) çaktırmadan sokmak wangle (one) into (some place or some situation) v.
(bir yere/bir durumun içine) çaktırmadan girmek wangle (one's) way into (some place or some situation) v.
çaktırmadan girmek slide in v.
çaktırmadan girmek slink in v.
çaktırmadan girmek slip in v.
çaktırmadan kenarından kaydırmak slip over v.
çaktırmadan ilerleme creep across (something) v.
çaktırmadan ilerleme creep across something v.
çaktırmadan almak/ortadan yok etmek slip out v.
çaktırmadan ilerlemek creep across v.
'-e çaktırmadan/gizlice girmek creep into v.
çaktırmadan ilerlemek creep under v.
çaktırmadan yanaşmak creep up v.
(birine/bir şeye) çaktırmadan yanaşmak creep up on (someone or something) v.
çaktırmadan ilerlemek/yaklaşmak sidle up v.
(birine/bir şeye doğru) çaktırmadan ilerlemek/yaklaşmak sidle up (from someone or something) v.
(bir yere) far ettirmeden/çaktırmadan girmek slink into (some place) v.
-den çaktırmadan/gizlice çıkmak slink out v.
(birine) fark ettirmeden/çaktırmadan (bir şey) vermek slip (something) to (one) v.
çaktırmadan geçmek/sıvışmak slip across v.
çaktırmadan/gizlice geçirmek slip across v.
çaktırmadan (bir yere) girivermek slip into (something or some place) v.
-den gizlice/çaktırmadan/fark edilmeden geçmek slip through v.
gizlice/çaktırmadan/fark edilmeden geçirmek/itmek slip through v.
(birine/bir şeye) çaktırmadan/fark ettirmeden yaklaşmak slip up on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) fark ettirmeden/çaktırmadan yaklaşmak sneak up (on someone or something) v.
çaktırmadan kaçmak squirm out (of something) v.
çaktırmadan kaçmak squirm out (of something) v.
çaktırmadan çıkmak/gitmek/kaçmak steal away v.
Phrases
(bir şeye/yere) çaktırmadan sızmak worm into (something or some place) v.
birini/bir şeyi çaktırmadan bir şeye sokmak worm into v.
Colloquial
kimseye çaktırmadan yapmak do it with mirrors v.
Idioms
çaktırmadan konuşma a nudge and a wink n.
gece hissettirmeden/çaktırmadan yapılan hırsızlık moonlight requisition n.
çaktırmadan izleyen/dinleyen/kulak misafiri olan kimse a fly on the wall n.
çaktırmadan/fısıldayarak/bıyık altından küfretmek curse under one's breath v.
(birine/bir şeye) çaktırmadan bir bakış atmak steal a glance (at somebody/something) v.
(birine/bir şeye) çaktırmadan göz ucuyla bakıvermek steal a glance (at somebody/something) v.
(birine/bir şeye) çaktırmadan bir bakış atmak steal a look (at somebody/something) v.
(birine/bir şeye) çaktırmadan göz ucuyla bakıvermek steal a look (at somebody/something) v.
bir şeyi çaktırmadan yapmak do something on the sly v.
çaktırmadan dokunup ondan hoşlandığını/onu arzuladığını hissettirmek play footsies v.
çaktırmadan dokunup ondan hoşlandığını/onu arzuladığını hissettirmek play footsie v.
'-e çaktırmadan bir bakış atmak steal a glance at v.
'-e çaktırmadan göz ucuyla bakıvermek steal a glance at v.
(kendini bir şeyden/durumdan) çaktırmadan çıkarmak/kurtarmak wangle (one's) way out of (something) v.
kimseye çaktırmadan flying under the radar expr.
kimseye duyurmadan/çaktırmadan yapma dadt (don't ask, don't tell) expr.
Hunting
vahşi avı başka birinin avlaması için çaktırmadan ilerleten kimse beater n.
Slang
çaktırmadan dokunmak cop a feel v.
çaktırmadan ellemek (fortçuluk yapmak) cop a feel v.
çaktırmadan sıvışmak weasel out v.
çaktırmadan sıyrılmak weasel out v.
çaktırmadan kaçmak weasel out v.
(çaktırmadan birine) dokunup ondan hoşlandığını/onu arzuladığını hissettirmek play footsie (with somebody) v.
çaktırmadan eleştirmek shade v.
çaktırmadan hakaret etmek shade v.