Turc - Anglais
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Français - Anglais
Espagnol - Anglais
Anglais Synonymes
Synonymes
A propos de nous
Outils
Ressources
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
Éteindre les lumières
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonymes
Outils
A propos de nous
Ressources
Contact
Ouvrir session / Souscrivez-vous
EN-TR
Turc - Anglais
Allemand - Anglais
Espagnol - Anglais
Français - Anglais
Anglais Synonymes
Turc - Anglais
Historique
(bir şey için bir şey) vermek
Sens de
"(bir şey için bir şey) vermek"
dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
Phrasals
1
Phrasals
(bir şey için bir şey) vermek
expend (something) for (something)
v.
Sens de
"(bir şey için bir şey) vermek"
avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 92 résultat(s)
Catégorie
Turc
Anglais
General
1
General
bir yiyeceğe tat vermek için (bir şey) katmak
flavor
v.
2
General
bir şey için her şeyini vermek
give eyeteeth for
v.
3
General
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek
submit a bid
v.
4
General
birine bir şey yapması için yetki vermek
empower someone to do something
v.
5
General
bir yiyeceğe tat vermek için (bir şey) katmak
flavour
v.
Phrasals
6
Phrasals
(biri ya da bir şey için birine) bir şey vermek
contribute something (to someone) (for someone or something)
v.
7
Phrasals
(bir şey için) bir şeye ara vermek
break for something
v.
8
Phrasals
(bir yer veya şey) için savaş vermek
battle for
v.
9
Phrasals
birine bir şey alması için borç vermek
stake someone to something
v.
10
Phrasals
birine bir şey alması için para vermek
stake someone to something
v.
11
Phrasals
(bir şeye/bir şey için bir fiyat) vermek
put (something) at (some amount of money)
v.
12
Phrasals
bir şey için bir şeyin ilanını vermek
advertise something for something
v.
13
Phrasals
bir şey için satılık/kiralık ilanı vermek
advertise something for something
v.
14
Phrasals
(biri/bir şey) için ilan vermek
advertise for (someone or something)
v.
15
Phrasals
(biri/bir şey) aranıyor ilanı vermek (bir iş, hizmet için)
advertise for (someone or something)
v.
16
Phrasals
bir şey için bir şeyin ilanını vermek
advertise something for something
v.
17
Phrasals
bir şey için satılık/kiralık ilanı vermek
advertise something for something
v.
18
Phrasals
(biri/bir şey) için ilan vermek
advertise for (someone or something)
v.
19
Phrasals
(biri/bir şey) aranıyor ilanı vermek (bir iş, hizmet için)
advertise for (someone or something)
v.
20
Phrasals
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) için aynı şekilde karşılık vermek
avenge (oneself) against (someone or something) for (something)
v.
21
Phrasals
(birine bir şey için) bir ödül vermek
award something (to someone) (for something)
v.
22
Phrasals
(birine bir şey için) bir şey ödülü vermek
award something (to someone) (for something)
v.
23
Phrasals
(birine bir şey için) bir ödül vermek
award (someone) something (for something)
v.
24
Phrasals
(birine bir şey için) bir şey ödülü vermek
award (someone) something (for something)
v.
25
Phrasals
(birine bir şey) için (bir şey) hediye etmek/vermek
award (one) (something) for (something)
v.
26
Phrasals
(birine bir şey) için (bir şeyi) ödül/mükafat olarak vermek
award (one) (something) for (something)
v.
27
Phrasals
(birine bir şey için) destek olmak/vermek
back (someone) for (something)
v.
28
Phrasals
bir şey için savaşmak/savaş vermek
battle for something
v.
29
Phrasals
bir şey için mücadele etmek/vermek
battle for something
v.
30
Phrasals
bir şey için/uğruna kavga vermek
battle for something
v.
31
Phrasals
bir şey için (bir fiyat) teklifi vermek
bid (something) for something
v.
32
Phrasals
açık artırmada bir şey için (bir fiyat) vermek
bid (something) for something
v.
33
Phrasals
bir şey için (bir fiyat) teklifi vermek
bid (something) on something
v.
34
Phrasals
açık artırmada bir şey için (bir fiyat) vermek
bid (something) on something
v.
35
Phrasals
(bir şey) için (bir fiyat) teklifi vermek
bid (some amount) for (something)
v.
36
Phrasals
açık artırmada (bir şey) için (bir fiyat) vermek
bid (some amount) for (something)
v.
37
Phrasals
(bir şey) için (bir fiyat) teklifi vermek
bid (some amount) on (something)
v.
38
Phrasals
açık artırmada (bir şey) için (bir fiyat) vermek
bid (some amount) on (something)
v.
39
Phrasals
(birine bir şey yapması) için rüşvet vermek
bribe (someone) into (doing something)
v.
40
Phrasals
(biri/bir şey) için canını vermek
die for (someone or something)
v.
41
Phrasals
(birine bir şey) için iş vermek
employ (someone) for (something)
v.
42
Phrasals
(birine bir şey) için iş vermek
employ (someone) in (something)
v.
43
Phrasals
(kendine/birine bir şey) için izin vermek
indulge (oneself or someone) with (something)
v.
44
Phrasals
(birine bir şey yapmak) için enerji/cesaret vermek
jolly (someone) into (doing) (something)
v.
45
Phrasals
(bir şey) için (bir fiyat) vermek
offer (something) for (something)
v.
46
Phrasals
(birine/bir şeye bir şey) için ceza vermek
penalize (someone or something) for (something)
v.
47
Phrasals
(bir şey) için dilekçe vermek
petition for (something)
v.
48
Phrasals
(biri/bir şey) için poz vermek
pose for (someone or something)
v.
49
Phrasals
(birine bir şey) için gaz vermek
put (one) up to (something)
v.
50
Phrasals
(bir şey) için eleştirel yazı yazmak/eleştiri vermek
review for (something)
v.
51
Phrasals
(bir şey) yapılması için vermek
send in for (something)
v.
52
Phrasals
(bir şey) için durmak/mola vermek
stop for (something)
v.
53
Phrasals
(bir şey yapmak, almak için durmak/mola vermek
stop for (something)
v.
54
Phrasals
(bir şey) için mücadele vermek
struggle for (something)
v.
55
Phrasals
(bir şey) için savaş vermek
struggle for (something)
v.
56
Phrasals
(bir şey) için mahkemeye vermek
try for (something)
v.
Colloquial
57
Colloquial
(bir şey) için her şeyi vermek
give anything (for something)
v.
58
Colloquial
(birine bir şey) için zahmet vermek
trouble (one) for (something)
v.
59
Colloquial
(birine bir şey) için rahatsızlık vermek
trouble (one) for (something)
v.
60
Colloquial
bir şey vermek/sağlamak için müsait olmak
be good for something
v.
Idioms
61
Idioms
(bir şey için) her şeyini vermek
give one's eye teeth for something
v.
62
Idioms
(bir şey için) dünyaları vermek
give one's eye teeth for something
v.
63
Idioms
(bir şey yapmak) için her şeyini vermek
give (one's) eyeteeth to (do something)
v.
64
Idioms
(bir şey yapmak) için dünyaları vermek
give (one's) eyeteeth to (do something)
v.
65
Idioms
(biri/bir şey için) her şeyini vermek
give one's right arm (for someone or something)
v.
66
Idioms
(biri/bir şey için) dünyaları vermek
give one's right arm (for someone or something)
v.
67
Idioms
(biri/bir şey için) her şeyini vermek
give one's eyeteeth (for someone or something)
v.
68
Idioms
(biri/bir şey için) dünyaları vermek
give one's eyeteeth (for someone or something)
v.
69
Idioms
bir şey için dişinle tırnağınla savaş vermek/uğraşmak
get your teeth into something
v.
70
Idioms
bir şey için dişinle tırnağınla savaş vermek/uğraşmak
sink your teeth into something
v.
71
Idioms
(birine bir şey yapması için) resmi olarak izin vermek
give (one) (the) clearance to (do something)
v.
72
Idioms
(birine bir şey yapması için) küçük bir şans vermek
give somebody half a chance (to do something)
v.
73
Idioms
(bir şey) için her şeyini vermek
give (one's) eyeteeth for (something)
v.
74
Idioms
(bir şey) için dünyaları vermek
give (one's) eyeteeth for (something)
v.
75
Idioms
(bir şey) için varını yoğunu vermek
give (one's) eyeteeth for (something)
v.
76
Idioms
bir şey için dünyaları vermek
give your eye teeth for
v.
77
Idioms
bir şey için varını yoğunu vermek
give your eye teeth for
v.
78
Idioms
bir şey/bir şey yapmak için dünyaları vermek
give your eye teeth for something/to do something
v.
79
Idioms
bir şey/bir şey yapmak için varını yoğunu vermek
give your eye teeth for something/to do something
v.
80
Idioms
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek
go to any lengths to (do something)
v.
81
Idioms
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek
go to any length to (do something)
v.
82
Idioms
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek
go to any greats to (do something)
v.
83
Idioms
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek
go to any great to (do something)
v.
84
Idioms
(bir şey için) küçük bir umut vermek
hold out little hope (of something/that...)
v.
85
Idioms
bir şey için her şeyini vermek
kill for something
v.
86
Idioms
(bir şey için) bir fiyat vermek
name a price (for something)
v.
87
Idioms
(bir şey için) bir fiyat vermek
name the price (for something)
v.
88
Idioms
(bir şey için) bir fiyat vermek
name one's price (for something)
v.
89
Idioms
(bir şey) için her şeyini vermek
put (one's) heart (and soul) into (something)
v.
90
Idioms
(bir şey için) fiyat vermek
quote a price (for something)
v.
91
Idioms
(bir şey) için her şeyini vermek
would/could kill for (something)
v.
Trade/Economic
92
Trade/Economic
(bir şeye veya bir şey için) ek teminat vermek
countersecure
v.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of (bir şey için bir şey) vermek
×
Term Options
Proposer une traduction/Corriger
Français Anglais Dictionnaire
Espagnol Anglais Dictionnaire
Allemand Anglais Dictionnaire
Anglais Synonymes Dictionnaire
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy