(bir şeye) kalmak - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

(bir şeye) kalmak



Sens de "(bir şeye) kalmak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)

Turc Anglais
Phrasals
(bir şeye) kalmak stay for (something) v.
(bir şeye) kalmak stay to (something) v.

Sens de "(bir şeye) kalmak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 85 résultat(s)

Turc Anglais
General
maruz kalmak (katlanılması zor bir şeye) undergo v.
(katlanılması zor bir şeye) maruz kalmak undergo v.
(bir şeye) saatler kalmak be just hours away v.
bir şeye aşırı maruz kalmak overdose v.
Phrasals
(birine/bir şeye) takılıp kalmak brood about (someone or something) v.
(birine/bir şeye) takılıp kalmak brood about someone or something v.
(birine/bir şeye) takılıp kalmak brood on someone or something v.
(birine/bir şeye) takılıp kalmak brood over someone or something v.
bir şeye takılı kalmak dip back into v.
bir şeye takılıp kalmak get hung up about v.
birine/bir şeye bir özelliğinden dolayı hayran kalmak/olmak value someone or something for something v.
(birine/bir şeye) sadık kalmak glom onto (someone or something) v.
bir şeye yerleşip kalmak stick in something v.
(birine/bir şeye) sadık kalmak stick with (someone or something) v.
(bir şeye) bağlı kalmak stick with (something) v.
(bir şeye) bağlı kalmak adhere to (something) v.
(birine/bir şeye) sıkı sıkıya bağlı kalmak cling on (to someone or something) v.
(birine/bir şeye) sadık kalmak cling on (to someone or something) v.
(birine/bir şeye) sıkı sıkıya bağlı kalmak cling to (someone or something) v.
(birine/bir şeye) sadık kalmak cling to (someone or something) v.
(bir şeye/bir şey yapmaya) ramak kalmak come close (to something/to doing something) v.
(bir şeye) maruz kalmak come in for (something) v.
(bir şeye) maruz kalmak come under (something) v.
(bir şeye) sadık kalmak conform with (something) v.
(birine/bir şeye) kalmak devolve upon (someone or something) v.
(birine/bir şeye) kalmak devolve on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) kalmak end up with (someone or something) v.
(bir şeye) tutunmak/sadık kalmak hold to (something) v.
(birine/bir şeye) hasret olmak/kalmak hone for (someone or something) v.
(biri için bir şeye) kadar kullanılabilir durumda olmak/kalmak last (one) (up) until (something) v.
(bir şeye) kadar (birinin) kullanabileceği durumda kalmak last (one) (up) until (something) v.
(bir şeye) kadar kalmak/bitmemek last (up) until (something) v.
(bir şeye) kadar kullanılabilir durumda olmak/kalmak last (up) until (something) v.
(birine/bir şeye) hasret olmak/kalmak long for (someone or something) v.
(olan bir şeye) seyirci kalmak look on as (something happens) v.
(birine/bir şeye) bakıp ağzı açık kalmak marvel at (someone or something) v.
(birine/bir şeye) bakıp hayran kalmak marvel at (someone or something) v.
(birini bir şeye) sadık/bağlı kalmak zorunda bırakmak obligate (one) to v.
(bir şeye) tabi kalmak remain under (something) v.
(birine/bir şeye) hasret kalmak sigh for (someone or something) v.
(birine/bir şeye) sadık kalmak stay by (someone or something) v.
(birine/bir şeye) bağlı kalmak stay by (someone or something) v.
(bir şeyi deneyimlemek, bir şeye katılmak için kalmak stay for (something) v.
(birine/bir şeye) sadık kalmak stick by (someone or something) v.
(bir şeye) bağlı kalmak stick to (something) v.
(birine/bir şeye) şaşırıp kalmak wonder at (someone or something) v.
Colloquial
(bir şeye) hayran kalmak/olmak be blown away by something v.
(bir şeye) saplanıp/takılıp kalmak get stuck into (something) [uk] v.
(bir şeye/şeyde) sıkışıp kalmak get stuck into (something) [uk] v.
Idioms
bir şeye yapışıp kalmak be glued to (someone or something) v.
(bir şeye) ramak/az kalmak be within a whisker of (something) v.
bir şeye (sözleşme vb) bağlı kalmak hold by something v.
(birine veya başka bir şeye göre) geri/arka planda kalmak take a backseat v.
bir şeye karşı savunmada kalmak stand in the gap v.
istemediği bir şeye eyvallah demek zorunda kalmak kiss someone’s hind tit v.
bir şeye kıyasla sönük kalmak pale in comparison (with/to something) v.
bir şeye göre sönük kalmak pale in comparison (with/to something) v.
bir şeye göre önemsiz kalmak pale in comparison (with/to something) v.
bir şeye kıyasla sönük kalmak pale by comparison (with/to something) v.
bir şeye göre sönük kalmak pale by comparison (with/to something) v.
bir şeye göre önemsiz kalmak pale by comparison (with/to something) v.
olumsuz bir şeye maruz kalmak/bırakılmak be at the receiving end v.
olumsuz bir şeye maruz kalmak/bırakılmak be on the receiving end v.
bir önemi bir şeye takılıp kalmak be flogging a dead horse v.
(bir şeye) yapışıp kalmak be glued to (something) v.
bir şeye yapışıp kalmak be glued to something v.
bir şeye takılıp kalmak be glued to something v.
bir şeye takılıp kalmak be like a dog with a bone v.
bir şeye fransız kalmak be a stranger to something v.
(birine/bir şeye) hayran kalmak/olmak be struck on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) hayran kalmak/olmak be struck with (someone or something) v.
(bir şeye) saplanıp kalmak be stuck on (something) v.
(bir şeye) takılıp kalmak be stuck on (something) v.
bir şeye/bir şeyi yapmaya ramak kalmak be within a whisker of something/of doing something v.
bir şeye/bir şeyi yapmaya ramak kalmak come within a whisker of something/of doing something v.
(birine/bir şeye) ağzı açık kalmak get an eyeful (of someone or something) v.
(birine/bir şeye) ağzı açık kalmak have an eyeful (of someone or something) v.
(birine/bir şeye) yapışıp kalmak glom on (to someone or something) v.
(birine/bir şeye) sadık kalmak glom on (to someone or something) v.
(bir şeye) yapışıp kalmak be glued to (something) v.
(bir şeye) hasret kalmak hunger for (something) v.
(birine/bir şeye) sadık kalmak keep faith with (someone or something) v.
(bir şeye) ramak kalmak teeter on the brink of (something) v.
(bir şeye) ramak kalmak teeter on the edge of (something) v.
Slang
istemediği bir şeye eyvallah demek zorunda kalmak suck someone's hind tit v.