(birinin) eline - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

(birinin) eline



Sens de "(birinin) eline" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
Idioms
(birinin) eline in(to) (someone's) clutches expr.

Sens de "(birinin) eline" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 97 résultat(s)

Turc Anglais
General
birinin eline para sıkıştırmak press money into someone's hand v.
birinin eline celpname vermek serve a summons on v.
birinin eline düşmek fall into one's hands v.
Phrasals
birinin eline bakmak look to somebody v.
(bir şey) için (birinin/bir şeyin) eline bakmak look to (someone or something) for (something) v.
(birinin) eline kalmak end up with (someone) v.
(birinin/bir şeyin) eline bakmak look to (someone or something) v.
birinin bir şeyini hile/aldatmaca ile eline geçirmek/elinden almak screw someone out of something v.
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) eline vermek/bırakmak surrender (someone or something) to (someone or something) v.
Colloquial
(birinin) eline geçen bir şey yok nothing in it for (one) expr.
Idioms
(birinin/bir şeyin) dizginlerini eline alma a tight rein on (someone or something) n.
(birinin/bir şeyin) iplerini eline alma a tight rein on (someone or something) n.
birinin eline geçmek come one's way v.
ipleri (birinin) eline vermek be tied to (something's) apron strings v.
ipleri (birinin) eline vermek be tied to something's apron strings v.
birinin dizginlerini eline almak keep somebody on a short leash v.
birinin eline koz vermek strengthen someone's hand v.
birinin dizginlerini eline almak have somebody on a tight leash v.
birinin kanı eline bulaşmış olmak have someone's blood on one's hands v.
birinin dizginlerini eline almak have somebody on a short leash v.
birinin dizginlerini eline almak keep somebody on a tight leash v.
(her nasılsa) birinin cebine girmek/eline/avucuna düşmek find its way somewhere v.
(birinin) eline düşmek come into someone's hands v.
(birinin) eline düşmek fall into someone's hands v.
(birinin) eline düşmek fall into somebody's hands v.
(projeyi/görevi) birinin ellerine/birilerinin eline teslim etmek leave something in one's hands v.
(birinin/bir şeyin) kontrolünü tamamen eline almak/elinde tutmak grab (someone or something) by the throat v.
(birinin/bir şeyin) iplerini eline almak/elinde tutmak have (someone or something) by the tail v.
(birinin/bir şeyin) dizginlerini eline almak have (someone or something) by the tail v.
(birinin/bir şeyin) dizginlerini eline almak have a tight rein on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) iplerini eline almak have a tight rein on (someone or something) v.
birinin eline düşmek be like putty in someone's hands v.
birinin eline düşmek be like wax in someone's hands v.
(birinin) eline/parmaklarına vurmak rap (one) on the knuckles v.
(birinin) eline/parmak uçlarına cetvelle vurulmak rap (one) on the knuckles v.
(birinin) eline/parmaklarına vurmak rap (one) over the knuckles v.
(birinin) eline/parmak uçlarına cetvelle vurulmak rap (one) over the knuckles v.
(birinin) eline/parmaklarına vurmak rap (one's) knuckles v.
(birinin) eline/parmak uçlarına cetvelle vurulmak rap (one's) knuckles v.
birinin eline düşmek be like putty in someone's hands v.
birinin eline düşmek be like wax in someone's hands v.
(birinin) eline düşmek be putty in (one's) hands v.
(birinin) eline düşmek be putty in (one's) hands v.
(birinin/bir şeyin) eline su dökemez can't hold a candle to (someone or something) v.
birinin/bir şeyin eline su dökemez can't hold a candle to someone/something v.
(birinin) eline/cebine para sıkıştırmak cross (one's) palm v.
(birinin) eline/cebine para sıkıştırmak cross (someone's) palm v.
(birinin) eline/cebine para sıkıştırmak cross (one's) palm with silver v.
(birinin/bir şeyin) eline düşmek fall into (someone's or something's) clutches v.
(birinin/bir şeyin) eline düşmek fall into (someone's or something's) hands v.
(birinin/bir şeyin) eline geçmek fall into (someone's or something's) hands v.
birinin eline düşmek fall into somebody's hands v.
birinin eline geçmek fall into somebody's hands v.
birinin eline düşmek fall into the hands of somebody v.
birinin eline geçmek fall into the hands of somebody v.
(birinin) eline düşmek fall into the hands of (someone) v.
(birinin) eline geçmek fall into the hands of (someone) v.
(birinin) iplerini eline almak get (one) over a barrel v.
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek give (one) a jump on (someone or something) v.
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek give (one) the jump on (someone or something) v.
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek give (one) an advantage over (someone or something) v.
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek give (one) the advantage over (someone or something) v.
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek give (one) an edge on (someone or something) v.
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek give (one) the edge on (someone or something) v.
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek give (one) an edge over (someone or something) v.
(birinin) eline (biriyle/bir şeyle) ilgili bir koz vermek give (one) the edge over (someone or something) v.
birinin/bir şeyin kontrolünü tamamen eline almak/elinde tutmak take someone/something by the throat v.
(birinin) eline rüşvet vermek grease (one's) hand v.
(birinin) eline/avucuna/cebine para sıkıştırmak grease (one's) hand v.
(birinin) eline rüşvet vermek grease the palm of (someone) v.
(birinin) eline/avucuna/cebine para sıkıştırmak grease the palm of (someone) v.
(birinin) dizginlerini eline almak have (one) on a short leash v.
(birinin) iplerini eline almak have (one) over a barrel v.
(birinin) dizginlerini eline almak have (someone) on a tight leash v.
(birinin) dizginlerini eline almak keep (one) on a tight leash v.
(birinin) dizginlerini eline almak keep (someone) on a short leash v.
(birinin/bir şeyin) kontrolünü/iplerini eline almak keep a close rein on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) kontrolünü/iplerini eline almak keep a tight rein on (someone or something) v.
birinin/bir şeyin kontrolünü/iplerini eline almak keep a tight rein on somebody/something v.
(şans eseri birinin) eline geçmek land in (one's) lap v.
(birini/bir şeyi birinin) eline bırakmak/teslim etmek leave (someone or something) in (one's) hands v.
(birini/bir şeyi birinin) eline bırakmak/teslim etmek leave (someone or something) in the hands of (one) v.
(birinin) ellerine/(birilerinin) eline teslim etmek leave in hands v.
birinin/bir şeyin eline su dökememek not be a patch on somebody/something [uk] v.
(birinin/bir şeyin) eline su dökememek not fit to hold a candle to (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) eline su dökememek not hold a candle to (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) eline su dökememek not hold a stick to (someone or something) v.
(birinin) eline koz vermek strengthen the hand of (someone) v.
birinin eline düşmüş putty in someone's hands adj.
birinin elinde/eline at the mercy of someone expr.
birinin elinde/eline at someone's mercy expr.
birinin/bir şeyin eline su dökemez cannot hold a candle to somebody/something expr.
(birinin/bir şeyin) eline su dökemez doesn't hold a candle (to someone or something) expr.
(birinin/bir şeyin) eline su dökemez not a patch on (someone or something) expr.
(birinin) eline düşmüş (like) putty in somebody's hands expr.
birinin/bir şeyin kontrolünü tamamen eline almak/elinde tutmak grab someone/something by the throat
Military
gizli unsurların yetkisiz birinin eline geçmesi compromise n.