at one - Turc Anglais Dictionnaire

at one

Sens de "at one" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 333 résultat(s)

Anglais Turc
General
at one time adv. eskiden
There used to be a house here at one time.
Eskiden burada bir ev vardı.

More Sentences
at one time adv. vaktiyle
Tom is married to Mary now, but at one time he was married to Alice.
Tom şimdi Mary ile evli ama o vaktiyle Alice ile evliydi.

More Sentences
at one point adv. bir noktada
It simply says at one point that we welcome ECHO’s humanitarian role.
Sadece bir noktada ECHO'nun insani yardım rolünü memnuniyetle karşıladığımızı söylüyor.

More Sentences
at one time adv. bir zamanlar
At one time we were enemies, but we've buried the hatchet and we are now on friendly terms with each other.
Bir zamanlar düşmandık, ama barıştık ve şimdi birbirimizle dostane ilişkiler içindeyiz.

More Sentences
Phrasals
smile at (one) v. (birine) gülümsemek
She always smiles at me.
O her zaman bana gülümsüyor.

More Sentences
Colloquial
(be) at one (with somebody/something) expr. (biriyle/bir şeyle) tamamen hemfikir (olmak)
In that respect, we are totally at one with the Commission.
Bu bakımdan Komisyon ile tamamen hemfikiriz.

More Sentences
at one time expr. tek seferde
I would remind everyone that we are admitting around 100 million people to the Union at one time.
Herkese tek seferde yaklaşık 100 milyon kişiyi Birliğe kabul ettiğimizi hatırlatmak isterim.

More Sentences
General
look at one another v. bakışmak
fly at one another's throat v. gırtlak gırtlağa gelmek
fly at one anothers throats v. boğaz boğaza gelmek
go cold at one point v. bir yerden sonra soğumak
value the vase at one million dollars v. vazoya bir milyon dolar değer biçmek
at one whack adv. bir kalemde
at one heat adv. birden
at one sitting adv. bir celsede
at one scoop adv. bir vuruşta
at one sitting adv. bir oturuşta
at one sitting adv. tek celsede
at one scoop adv. bir darbede
at one scoop adv. bir hamlede
at one blow adv. bir vuruşta
at one time adv. vaktiyle eskiden
at one o'clock sharp adv. saat tam 1'de
at one point adv. bir yerde
at one and the same time adv. aynı zamanda
at one and the same time adv. aynı anda
at one time adv. zamanında
at one draught adv. bir fırtta
at one draught adv. bir yudumda
at one heat adv. bir defada
at one swoop adv. bir çırpıda
at one swoop adv. bir hamlede
at one end adv. bir ucu
at one adv. uyum içinde
at one adv. bütünlük içinde
Phrasals
be at one with v. anlaşmak
be at one with v. aynı bakış açısına sahip olmak
be at one with v. aynı fikirde olmak
be at one with v. aynı şeyleri düşünmek
be at one with v. uyum içinde olmak
yammer on (at one) v. söylenip durmak
yammer on (at one) v. dırdır etmek
yammer on (at one) v. kafa şişirmek
yack on (at one) v. kafa ütülemek
yack on (at one) v. dırdır etmek
yak at (one) v. kafa ütülemek
yak at (one) v. dırdır etmek
yak at (one) v. önemsiz veya anlamsız şeyler hakkında bıktırıcı şekilde durmadan konuşmak
yak on (at one) v. önemsiz veya anlamsız bir konuda yorucu, sıkıcı ve uzun uzadıya konuşmak
yap at (one) v. (küçük köpek) saldırgan ve etkisiz bir şekilde havlayıp durmak
yap at (one) v. çemkirmek
yap at (one) v. azarlamak
yap at (one) v. eleştirmek
yap at (one) v. (lafları) sıralamak
yap at (one) v. kafa şişirmek
yap at (one) v. konuşup durmak
strike out at (one) v. (birine) (fiziksel/sözlü olarak) saldırmak
strike out at (one) v. (birine) zarar vermeye çalışmak
strike out at (one) v. (birinin) canını acıtmaya çalışmak
strike out at (one) v. (birinin) üstüne gitmek/gelmek
smile at (one) v. (birine) bakıp gülümsemek
smile at (one) v. (birinin) yüzüne gülümsemek
smile at (one) v. talih, hayat (birinin) yüzüne gülmek
smile at (one) v. şans (birine) gülmek
carp at (one) v. (birine) şikayet etmek
carp at (one) v. (birine) yakınmak
carp at (one) v. (birine) dert yanmak
cavil at (one) v. (birine) şikayet etmek
cavil at (one) v. (birine) yakınmak
cavil at (one) v. (birine) dert yanmak
fuss at (one) v. (birine) söylenip durmak
fuss at (one) v. (birini) devamlı azarlamak
fuss at (one) v. (birine) sıkıntı vermek
get back at (one) v. (birinden) intikamını almak
get back at (one) v. (birinin) cezasını vermek
get back at (one) v. (birine) karşılığını vermek
get back at (one) v. (birinden) öcünü almak
get back at (one) v. (biriyle) ödeşmek
get back at (one) v. (birine) yaptığını ödetmek
go on at (one) v. (birinin) kafasını ütülemek
go on at (one) v. (birinin) başının etini yemek
go on at (one) v. (birine) söylenip durmak
go on at (one) v. (birine) çıkışmak
go on at (one) v. (birini) azarlamak
go on at (one) v. (birinin) üstüne varmak/gitmek
jaw at (one) v. (birinin) üstüne fazla gitmek
jaw at (one) v. (birine) nutuk atmak
jaw at (one) v. (birine) nutuk çekmek
jump out at (one) v. (birinin) üstüne zıplamak
jump out at (one) v. (birinin) birden üstüne atlamak
jump out at (one) v. (birinin) üstüne saldırmak
jump out at (one) v. (biri için) çok dikkat çekici olmak
jump out at (one) v. (birinin) dikkatini çekmek
keep on at (one) v. (birini) sıkboğaz etmek
keep on at (one) v. (birinin) başını şişirmek
keep on at (one) v. (birinin) kafasını ütülemek
keep on at (one) v. (birini) sıkıştırmak
keep on at (one) v. (birine) sürekli hatırlatmak
keep on at (one) v. (birinin) başının etini yemek
keep on at (one) v. (birini) sürekli teşvik etmek
lecture at (one) v. (birine) nutuk çekmek
lecture at (one) v. (birine) fırça çekmek
murmur at (one) v. (birine) fısıldamak
murmur at (one) v. (biriyle) fısıltıyla konuşmak
murmur at (one) v. (birine) mırıldanmak
murmur at (one) v. (biriyle) fısır fısır konuşmak
nag at (one) v. (birinin) başının etini yemek
nag at (one) v. (birine) vıdı vıdı etmek
nag at (one) v. (birine) dırdır etmek
nag at (one) v. (birinin) kafasını ütülemek
nag at (one) v. (birini) taciz etmek
ogle at (one) v. (birini) kesmek
ogle at (one) v. (birini) bakışlarıyla süzmek
pick at (one) v. (birine) kusur bulmak
pick at (one) v. (birinin) başının etini yemek
pick at (one) v. (birine) dırdır etmek
pick at (one) v. (birini) huzursuz etmek
pick at (one) v. (biriyle) uğraşmak/cebelleşmek
pick at (one) v. (birini) haşlamak
pick at (one) v. (birine) fırça atmak
pick at (one) v. (birini) azarlamak
pick at (one) v. (birini) paylamak
pick at (one) v. (birini) topa tutmak
pick away at (one) v. (birine) sürekli kusur bulmak
pick away at (one) v. (birinin) başının etini yemek
pick away at (one) v. (birine) dırdır etmek
pick away at (one) v. (birini) huzursuz etmek
pick away at (one) v. (biriyle) uğraşmak/cebelleşmek
pick away at (one) v. (birine) fırça atıp durmak
pick away at (one) v. zayıflatmak
pick away at (one) v. baltalamak
pick away at (one) v. zarar vermek
pick away at (one) v. tüketmek
pick away at (one) v. yıpratmak
pick away at (one) v. yavaş yavaş yok etmek
preach at (one) v. (birine) vaaz vermek
preach at (one) v. (birine) öğüt vermek
preach at (one) v. (birini) uyarmak
rail at (one) v. (birinin) kafasını ütülemek
rail at (one) v. (birinin) başının etini yemek
rail at (one) v. (birine) vırvır etmek
rail at (one) v. (birine) dırdır etmek
rail at (one) v. (birine) söylenip durmak
rail at (one) v. (birini) eleştirip durmak
rail at (one) v. (birini) fırçalayıp/azarlayıp durmak
rail at (one) v. (birine) fırça çekmek
rail at (one) v. (birini) paylamak
Phrases
at one time or another expr. ara sıra
at one occasion expr. bir keresinde
at one occasion expr. bir seferinde
at one point expr. bir yerden sonra
at one time or another expr. bazen
at one point expr. bir keresinde
at one point expr. bir seferinde
at one end expr. bir uçta
at one extreme expr. bir uçta
at one time or another expr. zaman zaman
Colloquial
at one stage n. bir ara
would (just) as soon (do something) as look at (one) v. niye baktın diye kavga çıkarmak
would (just) as soon (do something) as look at (one) v. bakışından kıllanıp adam dövmek
would (just) as soon (do something) as look at (one) v. niye baktın diye adam öldürmek
be at (one) v. (birinin) tepesinde olmak
be at (one) v. (birinin) kafasını ütülemek
be at (one) v. (birinin) üstüne gitmek
be at (one) v. (birinin) tepesinde dır dır etmek
be at (one) v. (birinin) başının etini yemek
be at (one) v. (birini) sıkıştırmak
at one point or another expr. öyle ya da böyle
at one go expr. bir seferde
at one go expr. bir kerede
at one go expr. bir defada
at one go expr. bir gidişte
at one go expr. bir oturuşta
(be) at one (with somebody/something) expr. (biriyle/bir şeyle) tamamen aynı fikirde (olmak)
(be) at one (with somebody/something) expr. (biriyle/bir şeyle) tamamen mutabık (olmak)
(be) at one (with somebody/something) expr. (biriyle/bir şeyle) tamamen uzlaşmış (olmak)
(be) at one (with somebody/something) expr. (biriyle/bir şeyle) bir olmak
(be) at one (with somebody/something) expr. (biriyle/bir şeyle) uyum içinde (olmak)
(be) at one (with somebody/something) expr. (biriyle/bir şeyle) bütünlük içinde (olmak)
at one time expr. aynı anda
at one time expr. hep beraber
at one time expr. hep bir ağızdan
at one with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı fikirde
at one with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) aynı şeyleri düşünen
at one with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) hemfikir
at one with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) mutabık
at one with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) uzlaşmış
at one with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) uyum içinde
at one with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) bütünlük içinde
at one with (someone or something) expr. (biriyle/bir şeyle) bir olmuş
Idioms
go at one another tooth and nail v. birbirleriyle kavga etmek
go in at one ear and out at the other v. bir kulağından girip öbüründen çıkmak
go in at one ear and out at the other v. bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak
go at one another tooth and nail v. birbirlerine girmek
go at one another tooth and nail v. kedi köpek gibi kavga etmek
be at one with v. -ile anlaşmak
fire insults at (one) v. (birine ) hakaretler yağdırmak
fire insults at (one) v. (birini) hakaret yağmuruna tutmak
keep (going) on at (one) v. (birinin) üstüne varmak
keep (going) on at (one) v. (birini) sürekli azarlamak
keep (going) on at (one) v. (birini veya bir şeyi) devamlı eleştirmek
do something in/at one sitting v. bir oturuşta yapmak
do something in/at one sitting v. bir seferde yapmak
be at one another's throats v. birbirinin boğazına sarılmak
be at one another's throats v. boğaz boğaza gelmek
be at one another's throats v. tartışmak
be at one another's throats v. kavga etmek
be at (one) hammer and tongs v. (biriyle) uğraşmak
be at (one) hammer and tongs v. (biriyle) kapışmak
be at (one) hammer and tongs v. (biriyle) kavga etmek
be at (one) hammer and tongs v. (biriyle) dalaşmak
be at (one) hammer and tongs v. (birine) girişmek
be at (one) hammer and tongs v. (birinin) saçını başını yolmak
be at (one) hammer and tongs v. (birine) saç saça baş başa girmek
be at (one) hammer and tongs v. (birine) tekme tokat dalmak
fire questions at (one) v. (birini) birini soru yağmuruna tutmak
fire questions at (one) v. birine sorular yağdırmak
fire questions at (one) v. (birini) soru bombardımanına tutmak
fling mud at (one) v. (birine) çamur atmak
fling mud at (one) v. (birini) aşağılamak
fling mud at (one) v. (birine) hakaret etmek
fling mud at (one) v. (birinin) itibarına leke sürmek
fling mud at (one) v. (birine) bok atmak
fling mud at (one) v. (birine) kara çalmak
go at (one) hammer and tongs v. (birine) var gücüyle saldırmak
go at (one) hammer and tongs v. (birini) fena haşlamak
go at (one) hammer and tongs v. (birinin) çok üstüne gitmek
go at (one) hammer and tongs v. (birine) ağzına geleni saymak
go at (one) hammer and tongs v. (birine) fena azarlamak
have back at (one) v. (birine) saldırmak
have back at (one) v. (birini) eleştirmek
have back at (one) v. (birini) azarlamak
hurl insults (at one) v. (birine) hakaretler yağdırmak
keep at (one) about (something) v. (birinin bir şeyi) yapmasını sürekli hatırlatmak
keep at (one) about (something) v. (birinin bir konuda) başının etini yemek
keep at (one) about (something) v. (bir şeyi) yapması için (birine) dırdır etmek
keep at (one) about (something) v. (bir konuda birini) sürekli sıkıştırmak/dürtmek
keep at (one) about (something) v. (birini bir konuda) sürekli teşvik etmek
keep at (one) about (something) v. (bir konuda birinin) peşini bırakmamak
keep at (one) about (something) v. (bir konuda birini) sürekli motive etmek
look at (one) cross-eyed v. (birine) yan gözle bakmak
look at (one) cross-eyed v. (birine) tepeden bakmak
look daggers at (one) v. (birine) öfke ile bakmak
look daggers at (one) v. (birine) kötü kötü bakmak
look daggers at (one) v. (birine) ters ters bakmak
look daggers at (one) v. (birine) sinirli sinirli bakmak
make (a gesture) at (one) v. (birine bir jest/hareket) yapmak
make a pass at (one) v. (birine) kur yapmak
make a pass at (one) v. (birine) iş atmak
make a pass at (one) v. (birine) asılmak
make a pass at (one) v. (birine) yazılmak/yazmak
make advances at (one) v. (birine) asılmak
make advances at (one) v. (biriyle) flört etmek
make advances at (one) v. (birine) kur yapmak
make advances at (one) v. (birine) yürümek
make advances at (one) v. (birine) (cinsel amaçla) yaklaşmak
make eyes at (one) v. (birine) göz süzmek
make eyes at (one) v. (birini) kesmek
make eyes at (one) v. (birine) davetkar bakışlar atmak
make sheep's eyes at (one) v. (birine) göz süzmek
make sheep's eyes at (one) v. (birini) kesmek
make sheep's eyes at (one) v. (birinden) gözünü alamamak
make sheep's eyes at (one) v. (birine) hoşlanır gibi bakmak
make sheep's eyes at (one) v. (birine) aval aval bakmak
point the finger at (one) v. (birini) suçlamak
point the finger at (one) v. (birini) işaret etmek
point the finger at (one) v. (birini) sorumlu tutmak/göstermek
point the finger at (one) v. (birini) hedef göstermek
at one stroke expr. aniden
at one stroke expr. bir çırpıda
at one fell swoop expr. bir hamlede
at one sitting expr. bir oturuşta
at one stroke expr. bir anda
at one fell swoop expr. bir çırpıda
at one fell swoop expr. müthiş ani bir darbe ile
at one sitting expr. tek oturuşta/seferde
at one remove expr. kendi değil ancak bir başkası aracılığıyla
at one remove expr. dolaylı olarak
at one stroke expr. aniden
at one stroke expr. bir anda
at one stroke expr. bir çırpıda
at one stroke expr. birden
at one single stroke expr. aniden
at one single stroke expr. bir anda
at one single stroke expr. bir çırpıda
at one single stroke expr. birden
at one another's throats expr. birbirinin boğazına sarılmış
at one another's throats expr. boğaz boğaza gelmiş
at one another's throats expr. birbiriyle tartışma/kavga halinde
at one blow expr. bir hamlede
at one blow expr. tek hamlede
at one blow expr. şıp diye
at one blow expr. hemen
at one blow expr. birden
at one blow expr. bir defada
at one fell swoop expr. bir çırpıda
at one fell swoop expr. bir hamlede
at one fell swoop expr. tek hareketle
at one fell swoop expr. aynı anda
at one fell swoop expr. tek vuruşta
at one fell swoop expr. aynı zamanda
at one fell swoop expr. bir kerde
at one fell swoop expr. tek seferde
Speaking
you're looking at one expr. şu an bir tanesine bakıyorsun
at one o'clock sharp expr. saat tam birde
Technical
brass threaded at one end n. bir ucu pirinç vida dişli
Sport
knocking down of all pins at one time n. bowlingde tek atışta bütün labutların devrilmesi
Slang
yak at (one) v. (birini) tıraşa tutmak
yak at (one) v. (birini) esir alıp çene çalmak
yak at (one) v. (birine bir şeyi) uzun uzadıya anlatmak
yack at (one) v. (birini) tıraşa tutmak
yack at (one) v. (birini) esir alıp çene çalmak
yack at (one) v. (birine bir şeyi) uzun uzadıya anlatmak
yack at (one) v. (birine) dır dır etmek
yack at (one) v. (birine) söylenip durmak
yack at (one) v. (birine) car car etmek
yack at (one) v. (birinin) başının etini yemek
yak at (one) v. (birine) dır dır etmek
yak at (one) v. (birine) söylenip durmak
yak at (one) v. (birine) car car etmek
yak at (one) v. (birinin) başının etini yemek
freak out at (one) v. (birine) çok sinirlenmek
freak out at (one) v. (biri) yüzünden küplere binmek
freak out at (one) v. (birine) çok kızmak
holla at (one) v. (biriyle) iletişime geçmek
holla at (one) v. (biriyle) görüşmek
holla at (one) v. (biriyle) bağlantı kurmak
holla at (one) v. (biriyle) haberleşmek
holla at (one) v. (birine) kur yapmak
holla at (one) v. (birine) asılmak
holla at (one) v. (birine) yazmak
holla at (one) v. (birine) yan gözle bakmak
holla at (one) v. (birine radyodan/televizyonda/internetten) selam göndermek/vermek