büyümüş - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

büyümüş



Sens de "büyümüş" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 11 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
büyümüş grown adj.
General
büyümüş grown up adj.
büyümüş grown adj.
büyümüş swelled adj.
büyümüş of full age adj.
büyümüş full-grown adj.
büyümüş ampliate adj.
büyümüş distended adj.
büyümüş fledged adj.
büyümüş flidge adj.
Modern Slang
büyümüş adulted adj.

Sens de "büyümüş" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 76 résultat(s)

Turc Anglais
General
büyümüş şey growth n.
belirli bir yerde doğmuş veya büyümüş olan kadın için o yerle bağlantılı olarak kullanılan ifade native daughter n.
belirli bir yerde doğmuş veya büyümüş olan erkek için o yerle bağlantılı olarak kullanılan ifade native son n.
büyümüş şey upgrowth n.
büyümüş şey growth n.
için fazla büyümüş olmak outgrow v.
yaşına göre fazla büyümüş overgrown adj.
içe doğru büyümüş ingrown adj.
büyümüş de küçülmüş forward adj.
çok büyümüş overgrown adj.
tamamen büyümüş full grown adj.
büyümüş de küçülmüş precocious adj.
lüks içinde büyümüş high-fed adj.
tamamıyla büyümüş full-grown adj.
erken büyümüş precocious adj.
babasız büyümüş unfathered adj.
adada büyümüş island-grown adj.
evde büyümüş homebred adj.
karaciğeri büyümüş liver-grown adj.
içe doğru büyümüş incestuous adj.
birlikte büyümüş coadunate adj.
içinde büyümüş ingrown adj.
tohumdan büyümüş seedling adj.
iç içe büyümüş kristaller ile ilgili symplectic adj.
(kristaller) iç içe büyümüş symplectic adj.
Phrasals
(bir şey için) büyümüş olmak grow out of (something) v.
Proverb
büyümüş de küçülmüş out of the mouths of babes and sucklings come all wise sayings
Colloquial
bow kilisesi'nin çan sesleriyle büyümüş kişi born within the sound of bow bells [uk] n.
burnu büyümüş a swelled head n.
östrojenin etkisi ile büyümüş veya fazla yağ dokusundan büyümüş gibi görünen erkek meme bezi moob n.
karnı büyümüş/şişmiş (hamile) pillowed adj.
Idioms
küçülmüş de büyümüş adam large adult son n.
büyümüş de küçülmüş an old head on young shoulders n.
büyümüş de küçülmüş an old head on young shoulders n.
sulak yerde yetişmiş/büyümüş kimse big drink of water n.
dağda büyümüş raised by wolves adj.
(ekinler) iyice büyümüş knee-high by the 4th of july adj.
büyümüş de küçülmüş early ripe, early rotten expr.
büyümüş de küçülmüş soon ripe, soon rotten expr.
büyümüş de küçülmüş out of the mouths of babes (and sucklings) expr.
büyümüş de küçülmüş out of the mouths of babes expr.
Speaking
bu kadar büyümüş olmana inanamıyorum I can't believe how much you've grown up expr.
Construction
ağaç dalları gibi büyümüş kristal dendrite n.
Medical
büyümüş böbrekler enlarged kidneys n.
patolojik sebeble büyümüş lenf nodu lymphadenopathy n.
büyümüş prostat bezine uyarlanmış sonda prostatic catheter n.
yumrulaşarak büyümüş nodulated adj.
yumrulaşarak büyümüş noduled adj.
anormal büyümüş (organ veya doku) hypertrophic adj.
hücre boyutundaki artış sonucunda aşırı büyümüş (organ veya doku) hypertrophied adj.
Pathology
bölgesel büyümüş lenf nodları localised enlarged lymph nodes n.
büyümüş lenf nodları enlarged lymph nodes n.
yaygın büyümüş lenf nodları generalised enlarged lymph nodes n.
anormal şekilde büyümüş anatomik yapı dysplasia n.
kronik iltihaplanma sonucu gelişen şişik ve aşırı büyümüş mukoz membran kütlesi polyp n.
büyümüş prostat bezinin idrar yolunu tıkaması prostatism n.
hastalık sebebiyle büyümüş enlarged adj.
aşırı büyümüş (organ veya vücut bölümü) enlarged adj.
Biology
oositin mayoz bölünme tamamlanmadan önceki büyümüş çekirdeği blastocyst n.
oositin mayoz bölünme tamamlanmadan önceki büyümüş çekirdeği germinal vesicle n.
büyümüş tümör intumescence n.
büyümüş bir trofozoitin çoklu bölünmesi şeklinde gerçekleşen eşeysiz üreme schizogony n.
az büyümüş depauperate adj.
(benzer parça veya organlar) birlikte büyümüş coadunate adj.
(benzer parça veya organlar) birlikte büyümüş connate adj.
Botanic
karanlıkta büyümüş etiolated adj.
rüzgar etkisiyle meyilli büyümüş (bitki) windblown adj.
Agriculture
yarı büyümüş yapağı half grown wool n.
(mahsul) yer yer büyümüş spotty adj.
Forestry
farklı yıllardaki değişen koşullardan bağımsız olarak yaş halkaları düzenli büyümüş olan (ağaç veya orman) complacent n.
Ornithology
kuşların gagasındaki fazla büyümüş çıkıntı epithema n.
Slang
östrojenin etkisi ile büyümüş veya fazla yağ dokusundan büyümüş gibi görünen erkek meme bezi manboob n.
östrojenin etkisi ile büyümüş veya fazla yağ dokusundan büyümüş gibi görünen erkek meme bezleri moobies [uk] n.
Modern Slang
amerika'da büyümüş ve amerikalı gibi davranan hint/pakistanlı/bangladeşli kimseler için kullanılan aşağılayıcı bir tabir abcd (american born confused desi) n.
tamamen büyümüş all grown up adj.
bayağı büyümüş all grown up adj.