Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | düşünüp durmak | debate v. | ||
I’m still debating how to tell him about the accident. Hâlâ ona kazayı nasıl anlatırım diye düşünüp duruyorum. More Sentences |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | sürekli bir konu hakkında konuşmak ve düşünüp durmak | harped on v. |
General | yanlış bir kararı veya başarısızlığı düşünüp durmak | saw sawdust v. |
Idioms | ||
Idioms | arpacı kumrusu gibi düşünüp durmak | hem and haw [us] v. |
Idioms | aynı şeyleri düşünüp durmak | think in circles v. |