| Turc | Anglais | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | faydası olmak | help v. | ||
|
In countries where the rule of law does not prevail, the safeguard clauses will not be of any help. Hukukun üstünlüğünün hakim olmadığı ülkelerde, koruma hükümlerinin hiçbir faydası olmayacaktır. More Sentences |
||||
| General | faydası olmak | benefit v. | ||
|
We recognise that standing alone is of little benefit when international cooperation is increasing. Uluslararası işbirliğinin arttığı bir dönemde tek başına ayakta kalmanın pek bir faydası olmadığının farkındayız. More Sentences |
||||
| General | faydası olmak | good [dialect] v. | ||
|
What good will it do me? Bunun bana ne faydası olacak? More Sentences |
||||
| Politics | ||||
| Politics | faydası olmak | avail v. | ||
