| Anglais | Turc | |||
|---|---|---|---|---|
| Common Usage | ||||
| Common Usage | get dark v. | kararmak | ||
|
It gets dark about half past five these days. Bu günlerde hava beş buçuk gibi kararıyor. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | get dark v. | hava kararmak | ||
|
When it gets dark, it is particularly interesting to admire the starry sky. Hava karardığında, yıldızlı gökyüzüne hayran olmak özellikle ilginçtir. More Sentences |
||||
| General | get dark v. | karanlık olmak | ||
|
Make sure your room gets dark enough. Odanızın yeterince karanlık olduğundan emin olun. More Sentences |
||||
| General | get dark v. | karanlık çökmek | ||
|
The sun sank below the horizon and it got dark. Güneş ufkun altına battı ve karanlık çöktü. More Sentences |
||||
| General | get dark v. | ortalık kararmak | ||
| General | get dark v. | akşam olmak | ||
| General | get dark v. | karanlık basmak | ||
| General | get dark v. | gün kavuşmak | ||