in law - Turc Anglais Dictionnaire

in law

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "in law" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 1 résultat(s)

Anglais Turc
General
in law adj. kayın

Sens de "in law" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 159 résultat(s)

Anglais Turc
General
brother-in-law n. kayın
Tom is my brother-in-law.
Tom kayınçom.

More Sentences
brother-in-law n. kayınbirader
My brother-in-law and that company president are good people.
Kayınbiraderim ve şirketin müdürü iyi insanlar.

More Sentences
brother-in-law n. enişte
My brother-in-law and that company president are good people.
Eniştem ve o firma müdürü iyi insanlardır.

More Sentences
father-in-law n. kayınpeder
The father of my wife is my father-in-law.
Karımın babası benim kayınpederim.

More Sentences
daughter-in-law n. gelin
The wife of your son is your daughter-in-law.
Oğlunun karısı senin gelinindir.

More Sentences
father-in-law n. kaynata
I'm Tom's father-in-law.
Ben Tom'un kaynatasıyım.

More Sentences
father-in-law n. kayınbaba
Tom is Mary's father-in-law.
Tom Mary'nin kayınbabasıdır.

More Sentences
son-in-law n. damat
Tom is Mary's son-in-law, isn't he?
Tom, Mary'nin damadı, değil mi?

More Sentences
mother-in-law n. kaynana
Have you met Tom's mother-in-law?
Tom'un kaynanasıyla tanıştın mı?

More Sentences
sister-in-law n. baldız
Linda is Dan's sister-in-law.
Linda Dan'ın baldızı.

More Sentences
sister-in-law n. elti
Mary and Alice are sisters-in-law.
Mary ve Alice eltidir.

More Sentences
sister-in-law n. görümce
How many sisters-in-law do you have?
Kaç görümcen var?

More Sentences
mother-in-law n. kayınvalide
My mother-in-law visited us for the weekend.
Kayınvalidem hafta sonu bizi ziyarete geldi.

More Sentences
parents-in-law n. kayınvalide ve kayınpeder
I hold my parents-in-law very dear; I visit them frequently in Japan and they come to visit me.
Kayınvalidem ve kayınpederimi çok severim; onları sık sık Japonya'da ziyaret ederim ve onlar da beni ziyarete gelirler.

More Sentences
brother-in-law n. bacanak
Tom and John are brothers-in-law.
Tom ve John bacanaklar.

More Sentences
Law
son-in-law n. damat
Tom is Mary's son-in-law.
Tom, Mary'nin damadıdır.

More Sentences
General
mother in law n. kaynana
public health law in turkey n. umumi hıfzıssıhha kanunu
reformation in law n. hukukta reform
contributions in natural law n. doğa yasalarında makaleler
brother in law n. enişte
daughter in law n. gelin
proportionality in law n. hukukta orantılılık
son in law n. damat
lacunae in law n. hukukta boşluk
brother in law n. kayınbirader
father in law n. kayınpeder
loophole in the law n. yasa boşluğu
law in effect n. uygulanan kanun
the law in force n. yürürlükteki yasa
retirement in grave (law) n. mezarda emeklilik (yasası)
being a son-in-law n. damatlık
brother in-law n. kayın
brother in-law n. kayınbirader
brother in-law n. kayınço
aunt-in-law n. yenge
brother in-law n. enişte
father-in-law n. babalık
son-in-law living in his wife's parents' house n. içgüveyisi
the father-in-law or mother-in-law of one's child n. dünür
son-in-law n. güvey
son-in-law n. eloğlu
wife's sister-in-law n. görümce
mother in law n. kayınvalide
future father-in-law n. müstakbel kayınpeder
parents-in-law n. kayınvalide ve kayınbaba
ex parents-in-law n. eski kayınvalide ve kayınpeder
the law in effect n. yürürlükteki yasa
co-sister-in-law n. elti
uncle-in-law n. enişte
husband of sister-in-law n. bacanak
relative-in-law n. evlilikten doğan akrabalık
relative-in-law n. eşin ailesi
relative-in-law n. kayın akraba
co-in-law n. dünür
being a mother-in-law n. kayınvalidelik
in-law n. evlilik yoluyla aileye giren kimse
in-law apartment n. aynı aile evinin bölünmesiyle elde edilen ayrı alan
in-law apartment n. birlikte yaşanan aile evine ait bağımsız bölüm
parent-in-law n. evlenilen kişinin ebeveyni
parent-in-law n. kayınvalide
parent-in-law n. kayınpeder
children in law n. çocuklarının eşleri
children in law n. gelinler/damatlar
(for a law) go in effect v. yürürlüğe girmek
take the law in one's own hands v. ipleri eline almak
take the law in one's own hands v. dizginleri eline almak
end up in a court of law v. sonu mahkemede bitmek
end up in a court of law v. soluğu mahkemede almak
study in law school v. hukuk okulunda okumak
study in law school v. hukuk okumak
in-law adj. üvey
in the name of the law adv. kanun namına
in the eye of law adv. yasalara göre
in the eye of law adv. kanunun gözünde
in the eye of law adv. kanun nezdinde
in the eye of law adv. kanun karşısında
in accordance with the law adv. kanuna uygun olarak
in accordance with the law adv. yasaya uygun olarak
in accordance with the housing law adv. imar hukukuna uygun olarak
in terms of law adv. kanun açısından
in defiance of the law pron. kanuna rağmen
in defiance of the law pron. kanunu hiçe sayarak
-in-law suf. üvey anlamı veren bir son ek
-in-law suf. evlilik yolu ile aileye girme anlamı veren bir son ek
Phrases
without prejudice to the exceptions in the law expr. kanundaki istisnalar hariç olmak üzere
Colloquial
stop in the name of the law! expr. kanun namına dur!
all people are equal in the eyes of the law expr. kanunun önünde/gözünde tüm insanlar eşittir
stop in the name of the law! expr. kanun adına dur!
in the name of the law put your hands in the air expr. kanun namına ellerini kaldır
Idioms
in the eyes of the law expr. kanunların gözünde
in the eyes of the law expr. kanunların nazarında
in the eyes of the law expr. yasaların gözünde
in the eyes of the law expr. yasal olarak
Speaking
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr. sessiz kalma hakkına sahipsiniz, söyleyeceğiniz her şey mahkemede aleyhinizde delil olarak kullanılabilir
you have the right to remain silent, anything you say can and will be used against you in a court of law expr. sessiz kalma hakkına sahipsin, söyleyeceğin her şey mahkemede aleyhinde delil olarak kullanılabilir
Trade/Economic
issue in law n. kanun konusu
established in accordance with the law n. yasaya göre kurulmuş
be law in force v. yürülükte olmak
in accordance with sugar law expr. şeker yasası'na uygun olarak
Law
error in law n. adli hata
property in law enforcement custody n. adli nezaret altında tutulan mal
brother in law n. enişte
daughter in law n. gelin
hearing in camera (law court) n. gizli oturum
hearing in camera (law court) n. gizli celse
act in the law n. hukuki işlem
crime defined in special law n. hususi kanunda tanımlanan suç
possession in law n. hukuki zilyetlik
seizin in law n. hukuki zilyetlik
malice in law n. hakaret suçlarında tahkir niyetine ait kanuni karine
lacunae in law n. hukukta boşluk
freehold in law n. hukuki mülkiyet
act in law n. hukuki işlem
lacunae in law n. hukuksal boşluk
hearing in camera (law court) n. kapalı oturum
gap in law n. kanun boşluğu
gap in law n. kanunda boşluk
seizin in law n. kanuni zilyetlik
sanctions in public law n. kamu hukuku müeyyideleri
implied-in-law contract n. kanuni akit
hearing in camera (law court) n. kapalı celse
brother in law n. kayınbirader
father in law n. kayınbaba
father in law n. kayınpeder
law in force n. meri hukuk
possession in law n. yasal bir hakka dayanan zilyetlik
freehold in law n. yasal mülkiyet
seizin in law n. yasal zilyetlik
lacunae in law n. yasada boşluk
lacunae in law n. yasal boşluk
creation of law by judge in private law n. yargıcın hukuk yaratması
law in force n. yürürlükteki hukuk
the law in effect n. yürürlükteki yasa
the law in effect n. yürürlükteki kanun
implied-in-law contract n. zımni sözleşme
implied-in-law contract n. zımni akit
the law in force n. yürürlükteki kanun
regulation on the principles to be followed in the revolving funds management pursuant to the article 58 of the law on higher education numbered 2547 n. 2547 sayılı yükseköğretim kanununun 58. maddesine göre kurulacak döner sermaye i̇şletmelerinde uyulacak esaslara i̇lişkin yönetmelik
governing bodies in condominium law n. kat mülkiyeti hukukunda yönetim organları
valid in law adj. hukuken geçerli
valid in law adj. hukuken muteber
all men are equal in the sight of the law expr. kanun nazarında/karşısında tüm bireyler eşittir
at law or in equity expr. kanun ve hakkaniyet çerçevesinde
in accordance with the law no. expr. sayılı kanun uyarınca
anything you say can and will be used against you in a court of law expr. söylediğin her şey mahkemede aleyhine delil olarak kullanılabilir
in accordance with the law no. expr. sayılı kanun gereğince
as specified in the law expr. yasalarda belirtildiği şekilde
Politics
the european union rule of law mission in kosovo n. ab'nin kosova'daki hukukun üstünlüğü misyonu
law related to residence and travel of foreigners in turkey n. yabancıların türkiye'de ikamet ve seyahatleri hakkında kanun
in law or in fact expr. hukuken veya fiilen
Botanic
mother-in-law plant n. kaynana dili
Education
graduate in law n. hukuk mezunu
centre for research and practice in human rights law n. insan hakları hukuku araştırma ve uygulama merkezi
Linguistics
law in linguistics n. dil yasası
Religious
rejoicing in the law n. yahudi takviminin ilk ayının 22 ve 23. günü kutlanan kutsal yahudi bayramı
Archaic
mother-in-law n. üvey anne
mother-in-law n. analık
father-in-law n. üvey baba