in life - Turc Anglais Dictionnaire

in life

Sens de "in life" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 244 résultat(s)

Anglais Turc
Phrases
in daily life expr. günlük hayatta
Mathematics is important in daily life.
Matematik günlük hayatta önemlidir.

More Sentences
General
city and town life in literature n. edebiyatta şehir ve kasaba hayatı
frontier and pioneer life in art n. sanatta sınır ve akıncı yaşamı
eulogy show in ottoman culture and entertainment life n. tuluat
eulogy show in ottoman culture and entertainment life n. ortaoyunu
city and town life in motion pictures n. sinemada kent ve kasaba yaşamı
eulogy show in ottoman culture and entertainment life n. meddahlık
station in life n. sosyal durum
success in business life n. iş hayatında başarı
the lowest point in my life n. hayatımın en kötü anı
station in life n. sosyal mevki
priorities in life n. hayattaki öncelikler
life in the future n. gelecekteki yaşam
life in the future n. gelecekteki hayat
usage of sth. in daily life n. günlük hayattaki kullanımı
have a special place in one's life v. hayatında özel bir yere sahip olmak
give someone a start in life v. birinin hayata atılmasını sağlamak
put one's life in danger v. hayatını tehlikeye sokmak
put one's life in danger v. hayatını tehlikeye atmak
take one's life in one's hands v. kellesini koltuğuna almak
put one's life and affairs in order (again) v. kendini toparlamak
put one's life and affairs in order (again) v. kendini toplamak
live in fear for one's life v. öldürülme korkusuyla yaşamak
live in fear for one's life v. ölüm korkusuyla yaşamak
lose one's interest in life v. dünyasından geçmek
advance in the business life v. iş hayatında yükselmek
come up in the business life v. iş hayatında yükselmek
lose one's life in the hospital he/she was taken v. kaldırıldığı hastanede yaşamanı yitirmek
live life in the fast lane v. hızlı yaşamak
live life in the fast lane v. uçlarda yaşamak
live life in the fast lane v. hayatı uçlarda yaşamak
be in a wheelchair one’s entire life v. hayatı boyunca tekerlekli sandalyede olmak
spend half of one's life in something v. hayatının yarısını bir şeye/bir yerde harcamak
spend half of his/her life in the music business v. hayatının yarısını müzik piyasasında harcamak
spend half of one's life in something v. hayatının yarısını bir şeyle geçirmek
well on in life adj. yaşı hayli ilerlemiş
in after life adv. yaşlandıkça
in his life adv. yaşarken
early in life adv. gençlikte
in the prime of life adv. hayatın en olgun döneminde
in every step of life adv. hayatın her adımında
in after life adv. sonradan
in the early prime of one's life adv. gençliğin ateşli çağında
in whole of my life adv. bütün hayatımda
in whole of my life adv. bütün yaşamımda
for the first time in his life adv. hayatında ilk defa
in real life adv. gerçek hayatta
Phrases
in the twilight of one's life adv. ömrünün sonbaharında
in my entire life expr. bütün yaşamımda
in my entire life expr. bütün hayatımda
in my whole life expr. bütün yaşamımda
in my whole life expr. bütün hayatımda
as in real life expr. gerçekte olduğu gibi
in day-to-day life expr. günlük yaşamda
in all fields/branches of life expr. hayatın her alanında
in daily life expr. günlük yaşamda
as it is in real life expr. gerçek hayatta olduğu gibi
in every part/aspect/facet of life expr. hayatın her alanında
as in real life expr. gerçek hayatta olduğu gibi
in every division in life expr. hayatın her alanında
in real life (irl) expr. gerçek hayatta
in jeopardy of his life expr. hayatı tehlikede
in day-to-day life expr. günlük hayatta
in every sphere of life expr. hayatın her alanında
as it is in real life expr. gerçekte olduğu gibi
in business life expr. iş hayatında
in every sphere of life expr. yaşamın her alanında
in every part/aspect/facet of life expr. yaşamın her alanında
in every division in life expr. yaşamın her alanında
in all fields/branches of life expr. yaşamın her alanında
our true mentor in life is science expr. hayatta en hakiki mürşit ilimdir
Proverb
best things in life are free hayattaki en değerli şeyler satın alınamayanlardır
best things in life are free bedava sirke baldan tatlıdır
science is the only true guide in life hayatta en hakiki mürşit ilimdir
Colloquial
all the problems in life n. hayattaki bütün sorunlar
the man/woman in (one's) life n. (birinin) hayatındaki kadın/erkek
the man/woman in (one's) life n. (birinin) birlikte olduğu kişi
the man/woman in (one's) life n. (birinin) sevgilisi/eşi
the man/woman in (one's) life n. (birinin) erkek/kız arkadaşı
the man/woman in your life n. hayatındaki kadın/erkek
the man/woman in your life n. birlikte olduğun kişi
the man/woman in your life n. sevgilin/eşin
the man/woman in your life n. erkek/kız arkadaşın
play no part in one’s life v. hayatında hiçbir rol oynamamak
in my whole life expr. bütün yaşamımda
in whole of my life expr. bütün hayatımda
in my entire life expr. bütün yaşamımda
in whole of my life expr. bütün yaşamımda
in my entire life expr. bütün hayatımda
in my whole life expr. bütün hayatımda
not in this life expr. hayatta olmaz
for the first time in my life expr. hayatımda ilk kez
like in real life expr. gerçekte olduğu gibi
in the first moments of life expr. hayatın ilk anlarında
for once in your life you listen to your father expr. hayatında bir kez olsun babanı dinle
have we ever met in real life? expr. gerçek hayatta tanıştık mı hiç?
take your life in your hands expr. hayatının kontrolünü eline al
for once in my life expr. hayatımda bir kez olsun
like in real life expr. gerçek hayatta olduğu gibi
have we ever met in real life? expr. gerçek hayatta karşılaştık mı hiç?
for the first time in my life expr. hayatımda ilk defa
for the first time in my life expr. ömrümde ilk kez
in my whole life expr. tüm yaşamımda
in my whole life expr. tüm hayatımda
in my entire life expr. tüm hayatımda
in my entire life expr. tüm yaşamımda
in whole of my life expr. tüm yaşamımda
just as in real life expr. tam da gerçek hayatta olduğu gibi
in whole of my life expr. tüm hayatımda
just like in real life expr. tam da gerçek hayatta olduğu gibi
in the first moments of life expr. yaşamın ilk anlarında
(one's) life is in (someone's) hands expr. (birinin) hayatı (birinin) ellerinde
(one's) life is in (someone's) hands expr. (birinin) iyi olması (birine) bağlı
(one's) life is in (someone's) hands expr. (birinin) hayatı (birine) bağlı
(I'll) see you in another life expr. başka bir hayatta görüşürüz
(I'll) see you in another life expr. elveda
(I'll) see you in another life expr. başka bir hayatta görüşmek üzere
(I'll) see you in another life expr. başka bir dünyada görüşmek üzere
(I'll) see you in another life expr. elveda
(I'll) see you in another life expr. başka bir yaşamda görüşürüz
(I'll) see you in another life expr. hadi sana hayatta başarılar
(I'll) see you in another life expr. başka bir dünyada görüşürüz
cuial (see you in another life) abrev. elveda
cuial (see you in another life) abrev. başka bir yaşamda görüşürüz
cuial (see you in another life) abrev. hadi sana hayatta başarılar
mirl (meet in real life) abrev. çevrimiçi platformlarda olmayıp yüz yüze yapılan buluşma
meirl (me in real life) abrev. bu tam ben
Idioms
(one's) mission in life n. hayat amacı
mission in life n. hayat amacı
(one's) mission in life n. hayat gayesi
mission in life n. hayat gayesi
(one's) mission in life n. hayattaki amacı
important milestone in someone's life n. hayatındaki/yaşamındaki önemli bir dönüm noktası
milestone in someone's life n. hayatının/yaşamının dönüm noktası
life in the raw n. zorluklarla dolu/zorlu/zor yaşam
life in the slow lane n. sakin yaşam
life in the slow lane n. ihtiyatlı yaşam
life in the slow lane n. uçlarda olmayan bir yaşam tarzı
life in the slow lane n. dikkatli bir yaşam tarzı
life in the slow lane n. pek yoğun olmayan bir yaşam tarzı
life in the slow lane n. pek hareketli olmayan bir yaşam tarzı
(important) milestone in (one's) life n. (birinin) hayatındaki (önemli) bir dönüm noktası
life in the fast lane n. uçlarda yaşam
life in the fast lane n. hızlı yaşam
milestone in life n. hayatın/yaşamın dönüm noktası
the finer things (in life) n. (hayattaki) zevkler
the finer things (in life) n. (hayattaki) lüksler
the finer things (in life) n. pahalı şeyler
have one's name inscribed in the book of life v. hakk'ın rahmetine kavuşmak
take one's life in one's hands v. hayatını riske sokmak
take one's life in one's hands v. hayatını tehlikeye atmak
have one's name inscribed in the book of life v. ölmek
take one's life in one's hands v. kelleyi koltuğa almak
take one's life in one's hands v. kelle koltukta
take one's life in one's hands v. ölüm tehlikesiyle karşılaşmak
have one's name inscribed in the book of life v. rahmetli olmak
have one's name inscribed in the book of life v. vefat etmek
end your days/life (in something) v. hayatının son günlerini bir yerde/bir şekilde geçirmek
go in fear of (one's) life v. sürekli (kendi) hayatından korkmak
go in fear of (one's) life v. sürekli (kendi) hayatından endişe etmek
go in fear of (one's) life v. sürekli öldürülmekten korkmak
go in fear of (one's) life v. öldürülme korkusuyla yaşamak
go in fear of (one's) life v. ölüm korkusuyla yaşamak
go in fear of (one's) life v. can korkusuyla yaşamak
go in fear of (one's) life v. sürekli canından korkmak
go in fear of (one's) life v. sürekli canının tehlikede olduğundan korkmak
be in fear of one's life v. öldürülmekten korkmak
be in fear of one's life v. öldürülme korkusuyla yaşamak
be in fear of one's life v. canının tehlikede olduğundan korkmak
be in fear of one's life v. can korkusuyla yaşamak
be in fear of one's life v. hayatının tehlikede olduğundan korkmak
go in fear of one's life v. öldürülmekten korkmak
go in fear of one's life v. öldürülme korkusuyla yaşamak
go in fear of one's life v. canının tehlikede olduğundan korkmak
go in fear of one's life v. can korkusuyla yaşamak
go in fear of one's life v. hayatının tehlikede olduğundan korkmak
be in fear of your life v. hayatından endişe etmek/duymak
be in fear of your life v. can güvenliği olmamak
be in fear of your life v. öldürülme/saldırıya uğrama korkusuyla yaşamak
go in fear of your life v. hayatından endişe etmek/duymak
go in fear of your life v. can güvenliği olmamak
go in fear of your life v. öldürülme/saldırıya uğrama korkusuyla yaşamak
have name inscribed in the book of life v. vefat etmek
have name inscribed in the book of life v. ölmek
have name inscribed in the book of life v. hakk'ın rahmetine kavuşmak
have name inscribed in the book of life v. rahmetli olmak
take (one's or someone's) life in(to) (one's) (own) hands v. (kendinin/birinin) hayatını riske atacak (bir şeye) kalkışmak
take (one's or someone's) life in(to) (one's) (own) hands v. kelleyi koltuğa almak
take (one's or someone's) life in(to) (one's) (own) hands v. hayati bir riske girmek/birinin hayatını riske atmak
take life in hands v. kellesini koltuğuna almak
take life in hands v. hayatını tehlikeye atmak
take life in hands v. hayatını riske sokmak
take life in hands v. ölüm tehlikesiyle karşılaşmak
take life in hands v. kelleyi koltuğa almak
late in life adj. ilerlemiş yaşta
in the prime of life expr. hayatının baharında
late in life expr. yaşlanınca
there's life in the old dog yet expr. yaşlı kurtta hala iş var
change is the only constant in life expr. hayatta değişmeyen tek şey değişimin kendisidir
change is the only constant in life expr. hayatta değişmeyen tek şey değişimdir
your life is in someone's hands expr. hayatı birinin ellerinde
your life is in someone's hands expr. iyi olması birine bağlı
your life is in someone's hands expr. hayatı birine bağlı
Speaking
do you have someone special in your life n. hayatında özel biri var mı
the worst moment in my life n. hayatımın en kötü anı
I've never seen this book before in my life expr. bu kitabı daha önce hayatımda hiç görmedim
you have your whole life in front of you expr. daha yolun başındasın
you have your whole life in front of you expr. daha yolun başındasınız
get your life in order expr. hayatını düzene sok
you only get out of life what you put in expr. hayatta ne ekersen onu biçersin
what's your purpose in life? expr. hayattaki amacın ne?
the worst moment in my life expr. hayatımdaki en kötü an
what do you want most in life? expr. hayatta en çok istediğin şey nedir?
what do you want most in life? expr. hayatta en çok istediğin şey ne?
it's never too late for a new beginning in your life expr. hayatında yeni bir başlangıç için asla çok geç değil
it's never too late for a new beginning in your life expr. hayatında yeni bir başlangıç yapmak için asla çok geç değil
I've never seen you read a book in my life expr. hayatımda bir kez olsun senin kitap okuduğunu görmedim
late in his/her life expr. hayatının son yıllarında
what's your aim in life? expr. hayattaki amacın ne?
is this really what i want in my life? expr. hayatımda yapmak istediğim şey gerçekten bu mu?
do you have someone in your life? expr. hayatında birisi var mı?
my mission in life is to help people expr. hayattaki amacım insanlara yardım etmektir
I have never done homework in my life expr. hayatımda hiç ödev yapmadım
I have never heard such nonsense in my entire life! expr. hayatımda böyle saçmalık duymadım!
do you have someone in your life? expr. hayatında biri var mı?
never in my life expr. hayatımda hiç/asla
what has changed in your life? expr. hayatında neler değişti?
what has changed in your life? expr. hayatınızda neler değişti?
is that the most important thing in life? expr. hayattaki en önemli şey bu mu?
what interests you most in life? expr. hayatta ilgini en çok ne çekiyor?
I had never seen anything so beautiful in my life expr. hayatımda daha önce hiç bu kadar güzel bir şey görmemiştim
there's life in the old dog yet expr. yaşlı kurtta hala hayat var
my principle in life is hidden in these words expr. hayattaki prensibim şu sözlerde gizlidir
something is lacking in my life expr. hayatımda bir şeyler eksik
Law
station in life n. içtimai mevki
station in life n. sosyal durum
station in life n. sosyal statü
Politics
interference in private life n. hayat tarzlarına müdahale
interference in private life n. özel hayata müdahale
right to participation in social life n. toplumsallaşma hakkı
Insurance
transfer of accumulations in life insurance to individual pension system n. birikimli hayat sigortalarından bireysel emeklilik sistemine aktarım
Technical
in-service boiler life expectancy calculation n. işletmedeki ortalama kazan ömrü hesaplaması
Medical
improvement in quality of life and survival rate n. hayat kalitesinin ve yaşam süresinin iyileştirilmesi
Military
in service life n. hizmet süresi