Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | köleler | slaves n. | ||
I did not see any slaves, though that is not to say they are not there. Ben hiç köle görmedim ancak bu onların orada olmadığı anlamına gelmiyor. More Sentences |
||||
History | ||||
History | köleler | helotry n. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | kaçak köleler | fugitive slavers n. |
General | edebiyatta kölelik ve köleler | slavery and slaves in literature n. |
General | kaçak köleler | runaway slaves n. |
General | köleler için kullanılan | slave adj. |
General | köleler ile ilişkili | slave adj. |
Politics | ||
Politics | köleler arasında evlenme | contubernium n. |
Politics | köleler tarafından yönetilme | doulocracy n. |
Social Sciences | ||
Social Sciences | (güney hindistan ve burma'da) işçiler ve köleler kastına mensup kimse | pariah n. |
History | ||
History | antik dönemlerde atina'da polis görevi gören köleler | toxotae n. |
History | azat edilmiş köleler bürosu | freedmen's bureau n. |
History | azat edilmiş köleler bürosu | bureau of refugees n. |
History | azat edilmiş köleler bürosu | freedmen and abandoned lands n. |
History | kadınları beyaz köleler olmaya ikna eden veya zorlayan kimse | white slaver n. |
History | siyahi köleler | black ivory [obsolete] n. |
Music | ||
Music | güney amerika’daki siyahi köleler arasında çıkan bir tür dini şarkı | negro spiritual n. |