kükürtlü - Turc Anglais Dictionnaire

kükürtlü

Sens de "kükürtlü" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 20 résultat(s)

Turc Anglais
General
kükürtlü sulphurous adj.
It is a misconception that old engines require sulphur in the fuel and that new engines cannot handle sulphurous fuel.
Eski motorların yakıtta kükürt gerektirdiği ve yeni motorların kükürtlü yakıtla çalışamayacağı yanlış bir kanıdır.

More Sentences
kükürtlü sulphuric adj.
kükürtlü sulphureous adj.
kükürtlü sulfuric adj.
kükürtlü sulfurous adj.
kükürtlü sulfureous adj.
kükürtlü brimstony [obsolete] adj.
kükürtlü sulfury adj.
kükürtlü sulphurate [obsolete] adj.
kükürtlü sulpha- pref.
kükürtlü sulfa- pref.
Technical
kükürtlü sulfurous adj.
kükürtlü sulphurous adj.
kükürtlü sulphureous adj.
kükürtlü sulfureous adj.
kükürtlü thionic adj.
Chemistry
kükürtlü sulphurous adj.
kükürtlü sulfurous adj.
kükürtlü sulphurine adj.
kükürtlü sulphury adj.

Sens de "kükürtlü" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 55 résultat(s)

Turc Anglais
General
kükürtlü arsenik rosalgar n.
(bir cevheri) kükürtlü külçeye dönüştürmek matte v.
kükürtlü asitle işlemek sulphite v.
Technical
arıtılmamış kükürtlü bakır chili bar n.
kükürtlü gaz sulphurous gas n.
kükürtlü asitler thionic acids n.
kükürtlü külçe izabesi matte smelting n.
kükürtlü hidrojen veya organik kükürt bileşikleri içeren doğal gazlar natural gases containing hydrogen sulfide or organic sulphur compounds n.
kükürtlü bakır külçesi copper matte n.
kükürtlü doğal gas sour gas n.
kükürtlü siyanür asidi thiocyanic acid n.
kükürtlü otomat çelikleri resulphurized free machining steels n.
kükürtlü sirke asidi thioacetic acid n.
kükürtlü siyanür thiocyanate n.
kükürtlü bessemer külçesi bessemer matte n.
kükürtlü kolay işlenir çelikler resulphurized free machining steels n.
kükürtlü ham petrol sour crude n.
kükürtlü kurşun galenite n.
kükürtlü siyanür kökü thiocyano radical n.
kükürtlü külçe matte n.
kükürtlü aldehit thioaldehyde n.
kükürtlü kurşun galena n.
kükürtlü kurşunlu çelikler leaded resulphurized steels n.
kükürtlü arsenik realgar n.
yüksek kükürtlü çelik high-sulphur steel n.
yüksek kükürtlü çelikler high sulphur steels n.
kükürtlü bakır külçesi white metal n.
(kükürtlü külçeyi) bakıra dönüştürmek convert v.
kükürtlü külçeden (bakır) yapmak convert v.
iki kükürtlü disulfide adj.
iki kükürtlü disulphide adj.
Computer
kükürtlü külçe matte n.
Textile
kükürtlü boyarmadde sulphureos colouring matter n.
Automotive
çok düşük kükürtlü motorin ultra low-sulfur diesel n.
düşük kükürtlü motorin low-sulfur diesel n.
Mining
kükürtlü külçe slurry n.
Chemistry
kükürtlü siyanür thiocyanide n.
kükürtlü hidrojen sulphurous hydrogen n.
kükürtlü gaz sulphurous gas n.
kükürtlü sülfat thiosulfate n.
kükürtlü bileşik sulphur compound n.
kükürtlü sülfat thiosulphate n.
kükürtlü hidrojen gazı hepatic gas [obsolete] n.
kükürtlü arsenik ruby of arsenic n.
kükürtlü arsenik ruby sulphur n.
kükürtlü olma sulfurousness [us] n.
hidrata benzer kükürtlü bir bileşik sulphydrate n.
kükürtlü hidrojen gazı emdirmek hepatize v.
kükürtlü hidrojen gazı emdirmek hepatise v.
kükürtlü asitle işlemek sulfite v.
süper kükürtlü hale getirmek supersulphurize v.
süper kükürtlü supersulphureted adj.
aşırı kükürtlü supersulphureted adj.
Military
kükürtlü hidrojen hydrogen sulfide n.
Archaic
kükürtlü arsenik sandarac n.