make do

Sens de "make do" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 5 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	make do v.	idare etmek
That is why the visitors have to make do with hotels which are not in Strasbourg but in the surrounding area. Bu nedenle ziyaretçiler Strazburg'da değil, çevredeki otellerle idare etmek zorunda kalıyor. More Sentences
2	General	make do v.	yetiştirmek
3	General	make do v.	yetinmek
4	General	make do v.	var olanla idare etmek
5	General	make do v.	var olanla yetinmek

Sens de "make do" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 108 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	make do with v.	ile yetinmek
At the moment, they have to make do with American websites. Şu anda Amerikan web siteleri ile yetinmek zorundalar. More Sentences
2	General	make-do n.	temin edilemeyen bir şeyin ikamesi
3	General	make-do n.	geçici çare
4	General	make a vow to do something v.	bir şey yapmaya ant içmek
5	General	make it do v.	idare etmek
6	General	make somebody do a tiresome job v.	pösteki saydırmak
7	General	make do with v.	ile idare etmek
8	General	make do with something v.	ile idare etmek
9	General	make it possible (for somebody) to do something v.	zemin sunmak
10	General	make (someone) straighten up and do as he is supposed to do v.	yola getirmek
11	General	make someone do something v.	birisine bir şey yaptırmak
12	General	make so bold as to do something v.	(bir şeyi yapmak için) cesaretini toplamak
13	General	make so bold as to do something v.	(bir şeyi yapmaya) cesareti olmak
14	General	make ready to do v.	yapmaya hazırlanmak
15	General	make-do adj.	ikame eden
16	General	make-do adj.	geçici olarak kullanılan
Phrases
17	Phrases	smooth seas do not make good sailors expr.	dalgasız denizde usta denizci yetişmez
Proverb
18	Proverb	two wrongs do not make a right	iki yanlıştan bir doğru çıkmaz
19	Proverb	two wrongs do not make a right	iki yanlış bir doğru etmez
20	Proverb	clothes do not make the man	kıyafet seni adam etmez
21	Proverb	clothes do not make the man	eşeğe altın semer vursan eşek yine eşektir
Colloquial
22	Colloquial	make a to-do about something v.	mesele yapmak
23	Colloquial	make do and mend v.	idare etmek
24	Colloquial	make do and mend v.	onarıp kullanmak
25	Colloquial	make arrangements to do something v.	bir şeyi yapmak için planlama yapmak
26	Colloquial	make arrangements to do something v.	bir şeyi yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak
27	Colloquial	(do) (you) want to make something of it? expr.	ne yapacaksın?
28	Colloquial	(do) (you) want to make something of it? expr.	sanki bir şey yapacaksın/yapabileceksin
29	Colloquial	(do) (you) want to make something of it? expr.	kavga mı/kapışmak mı istiyorsun?
30	Colloquial	(do) (you) want to make something of it? expr.	gel kapışalım
31	Colloquial	what do you make of (someone or something)? expr.	(biri/bir şey) hakkından e düşünüyorsun?
32	Colloquial	what do you make of (someone or something)? expr.	(birini/bir şeyi) nasıl buldun?
33	Colloquial	what do you make of (someone or something)? expr.	(birini/bir şeyi) nasıl değerlendiriyorsun?
34	Colloquial	what do you make of (someone or something)? expr.	(biri/bir şey) hakkındaki düşüncen nedir?
35	Colloquial	what do you make of (someone or something)? expr.	(biri/bir şey) ne sence?
Idioms
36	Idioms	make every effort to do v.	elinden geleni yapmak
37	Idioms	make every effort to do v.	her çareye başvurmak
38	Idioms	make it one's business to do something v.	kendine vazife edinmek
39	Idioms	make it a point to (do something) v.	(bir şeyi yaptığından) emin olmak
40	Idioms	make do with v.	yasak savmak
41	Idioms	make so bold (as to do something) v.	haddini aşmayacaksa (bir şey yapmak)
42	Idioms	make so bold (as to do something) v.	haddini aşmak gibi olmazsa (bir şey yapmak)
43	Idioms	make so bold (as to do something) v.	haddi olmadan (bir şey yapmak)
44	Idioms	make a mental note of something/to do something v.	bir şeyi/bir şey yapmayı unutmamaya çalışmak
45	Idioms	make a mental note of something/to do something v.	bir şeyi/bir şey yapmayı aklına yazmak
46	Idioms	make an effort (to do something) v.	(bir şey yapmaya) çabalamak
47	Idioms	make an effort (to do something) v.	(bir şey yapmaya) gayret etmek
48	Idioms	make an effort (to do something) v.	(bir şey yapmaya) uğraşmak
49	Idioms	make arrangements to do v.	-i yapmak için planlama yapmak
50	Idioms	make arrangements to do v.	i yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak
51	Idioms	make arrangements to do v.	'-i yapmak için bazı düzenlemeler yapmak
52	Idioms	make as if to (do something) v.	(bir şey yapacakmış) gibi yapmak
53	Idioms	make as if to (do something) v.	(bir şey yapar) gibi yapmak
54	Idioms	make as if to (do something) v.	(bir şey yapma) süsü vermek
55	Idioms	make as if to (do something) v.	(bir şey yapacak) gibi davranmak
56	Idioms	make as if to do v.	yapacakmış gibi yapmak
57	Idioms	make as if to do v.	yapar gibi yapmak
58	Idioms	make as if to do v.	yapma süsü vermek
59	Idioms	make as if to do v.	yapacak gibi davranmak
60	Idioms	make every effort (to do something) v.	(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak
61	Idioms	make every effort (to do something) v.	(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak
62	Idioms	make every effort (to do something) v.	(bir şey yapmak için) her yolu denemek
63	Idioms	make every effort (to do something) v.	(bir şey yapmak için) çok büyük çaba sarf etmek
64	Idioms	make it a rule to (do something) v.	(bir şey yapmayı) prensip edinmek
65	Idioms	make it a rule to (do something) v.	(bir şey yapmayı) kural haline getirmek
66	Idioms	make it a rule to (do something) v.	(bir şey yapmayı) kural edinmek
67	Idioms	make it a rule to (do something) v.	(bir şey yapmayı) sürekli hale getirmek
68	Idioms	make like a (something) and (do something) v.	hemen/derhal terk etmek
69	Idioms	make like a (something) and (do something) v.	toz olmak
70	Idioms	make like a (something) and (do something) v.	uzamak
71	Idioms	make like a (something) and (do something) v.	basıp gitmek
72	Idioms	make like a (something) and (do something) v.	sıvışmak
73	Idioms	make like a (something) and (do something) v.	çekip gitmek
74	Idioms	make like a (something) and (do something) v.	fıymak
75	Idioms	make like a (something) and (do something) v.	tüymek
76	Idioms	make ready to (do something) v.	(bir şey yapmaya) hazırlanmak
77	Idioms	make ready to (do something) v.	(bir şey yapmak) için kolları sıvamak
78	Idioms	make every effort to do expr.	her yolu denemek
79	Idioms	clothes do not make the man expr.	kürk ile börk ile adam olunmaz
80	Idioms	wild horses (would not make you do something) expr.	dünyada
81	Idioms	wild horses (would not make you do something) expr.	dünya yansa
82	Idioms	wild horses (would not make you do something) expr.	feriştahı gelse
Speaking
83	Speaking	why do you always make a list before shopping? expr.	alışveriş öncesi neden hep bir liste yapıyorsun?
84	Speaking	do I make myself clear? expr.	anlaşıldı mı?
85	Speaking	do I make myself clear? expr.	anlatabiliyor muyum
86	Speaking	do I make myself perfectly clear? expr.	anlatabiliyor muyum?
87	Speaking	what do you make of that? expr.	bundan ne anlam çıkarıyorsun?
88	Speaking	try to make do with this for now expr.	bununla idare ediver şimdilik
89	Speaking	try to make do with this expr.	bununla idare ediver işte
90	Speaking	don't make me do this expr.	beni bunu yapmaya zorlama
91	Speaking	what would make me happy has nothing to do with money expr.	beni mutlu edecek şeyin parayla ilgisi yok
92	Speaking	do some research and make some calls expr.	biraz araştırma ve birkaç arama yap
93	Speaking	don't make me do this expr.	bana bunu yaptırtma
94	Speaking	do you have to make so much noise? expr.	bu kadar çok ses çıkartmak zorunda mısın?
95	Speaking	do you want to make something of it? expr.	erkeksen al/yap gibi meydan okuma ifade eden bir söz
96	Speaking	try to make do expr.	idare et (işte)
97	Speaking	try to make do expr.	idare ediver
98	Speaking	you make a better door than you do a window expr.	manzarayı kapatıyorsun
99	Speaking	do I make myself clear? expr.	kendimi açıkça ifade edebildim mi?
100	Speaking	you make a better door than you do a window expr.	önümü kapatıyorsun
101	Speaking	why do you have to make everything so difficult? expr.	neden her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsun ki?
102	Speaking	why do you have to make everything so difficult? expr.	neden her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsunuz ki?
103	Speaking	why do you have to make everything so difficult? expr.	niye her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsun ki?
104	Speaking	how much money do you make? expr.	ne kadar kazanıyorsun?
105	Speaking	don’t do something to make him suspicious expr.	onu şüphelendirecek bir şey yapma
106	Speaking	why do you have to make everything so difficult? expr.	niye her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsunuz ki?
107	Speaking	what do you make of all this? expr.	sen ne diyorsun bu işe?
Law
108	Law	do not make illegal copies of disc expr.	bu diski yasadışı çoğaltmayın