nasıl - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

nasıl



Sens de "nasıl" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 14 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
nasıl how adv.
General
nasıl how adv.
nasıl wherewith adv.
nasıl however adv.
nasıl what adv.
nasıl hoo [scotland] adv.
Colloquial
nasıl in creation? expr.
Speaking
nasıl how to expr.
nasıl how is it? expr.
nasıl what sort expr.
Archaic
nasıl whereby adv.
nasıl wherewithal adv.
Slang
nasıl how in the hell exclam.
nasıl how the hell exclam.

Sens de "nasıl" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
nasıl? how? adv.
General
-in nasıl olduğunu of how n.
nasıl davranacağı kestirilemeyen kimse unknown quantity n.
kişinin durumları nasıl yorumladığını veya karşılık verdiğini belirleyen karakteristik zihinsel tutum mentality n.
başka kuralların nasıl kullanılması gerektiğini açıklayan bir kural metarule n.
metni yazarlarının nasıl yorumlanmasını amaçladıklarını ortaya çıkararak o yönde yorumlayan kimse originalist n.
nasıl geçtiğini anlamamak beguile v.
yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek set someone right about v.
yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek put someone right about v.
nasıl cevap vermesi gerektiğini önceden söylemek (birine) prime v.
birine bir şeyin nasıl yapıldığını göstermek show someone the way to do something v.
bir şeyin nasıl yapılacağını öğrenmek learn how to do something v.
şeklinin nasıl olacağını önceden belirlemek preform v.
-in nasıl bir biri olduğunu anlamak size up v.
-in nasıl bir şey olduğunu anlamak size up v.
nasıl yapıldığını öğrenmek get the hang of v.
nasıl yapılacağını öğrenmek get the hang of v.
vaktin nasıl geçtiğini anlayamamak not realize how time flew v.
vaktin nasıl geçtiğini anlayamamak not realize how time passed v.
zamanın nasıl geçtiğini anlamamak lose track of time v.
nasıl eğleneceğini bilmek know how to enjoy himself/herself v.
akciğerlerin nasıl çalıştığı hakkında bir proje hazırlamak do a project on how the lung works v.
nasıl tepki vereceğini bilmek know how to respond v.
televizyonun nasıl çektiğine bakmak look at the tv reception v.
televizyonun nasıl çektiğine bakmak look at the television reception v.
nasıl tepki vereceğini bilmek know how someone would react v.
neden ve nasıl olduğunu merak etmek wonder why and how v.
nasıl isterseniz at your discretion adj.
hem de nasıl wicked adj.
nasıl işlediklerini anlatmadan bir çözüm elde etmek için kademeli prosedürler kullanan cookbook adj.
nasıl isterseniz within your discretion adv.
nasıl olursa olsun any old how adv.
nasıl olmuşsa somehow adv.
nasıl öyle as so adv.
nasıl olursa olsun in any case adv.
nasıl olsa somehow or other adv.
nasıl olursa olsun regardless of how adv.
her nasıl olsa somehow or other adv.
her nasıl olursa olsun somehow or other adv.
nasıl olsa anyhow adv.
nasıl? how? adv.
nasıl olursa somehow adv.
her nasıl olursa olsun no matter how adv.
nasıl olsa anyway adv.
nasıl olsa sooner or later adv.
nasıl olduğuna bakmayarak regardless how adv.
nasıl olursa olsun in any way soever adv.
nasıl olsa somehow adv.
nasıl yani how adv.
nasıl isterse at one's own sweet will adv.
nasıl olursa olsun algate adv.
nasıl olursa olsun algates adv.
allah bilir nasıl god knows how adv.
nasıl oldu bilmem god knows how adv.
nasıl olursa somegate [scotland] adv.
Nasıl olduysa however adv.
nasıl olursa olsun irregardless adv.
nasıl olduğuna bakmayarak regardless of how prep.
nasıl olursa olsun however conj.
nasıl ... öyle ... as ... so ... conj.
nasıl ki just as conj.
her nasıl however conj.
hem de nasıl! rather! interj.
işte böyle (bir şeyin nasıl olacağını gösterirken) like so interj.
nasıl yani but interj.
Phrasals
nasıl biri olduğunu kestirmek size up v.
davranışlarıyla/yaptıklarıyla nasıl erdemli/bilge bir insan olunacağını göstermek exemplify (something) by (something) v.
davranışlarıyla/yaptıklarıyla nasıl erdemli/bilge bir insan olunacağını göstermek exemplify something by something v.
zamanın nasıl geçtiğini fark etmemek slide by v.
zamanın nasıl geçtiğini anlamamak zip by v.
birine bir şey(in nasıl çalıştığını) göstermek demonstrate something to someone v.
nasıl çalıştığını/çalışıp çalışmadığını test etmek test out v.
(birinin/bir şeyin) nasıl olduğuna bakmak check in on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak check in on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) nasıl olduğuna bakmak check on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak check on (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) nasıl olduğuna bakmak check up on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak check up on (someone or something) v.
nasıl çalıştığı anlaşılamayan aletle bir şeyler yapmak muck about v.
(birine bir şeyin) nasıl çalıştığını göstermek demonstrate (something) to (one) v.
(birine bir şeyin) nasıl yapıldığını göstermek demonstrate (something) to (one) v.
(birinin) nasıl olduğunu sormak enquire after (one) v.
(bir şeyin nasıl olduğunu, başarıldığını) araştırmak game out v.
(bir şeyin nasıl olduğuyla ilgili senaryoları, olasılıkları, stratejileri) incelemek/araştırmak game out v.
Phrases
zaman nasıl geçti/zamanın nasıl geçtiğini anlamadan/fark etmeden before you know where you are adv.
zaman nasıl geçti/zamanın nasıl geçtiğini anlamadan/fark etmeden before you know it adv.
dağ başı mı burası nasıl konuşuyorsun/ne yapıyorsun öyle there ought to be a law! (tobal) expr.
ne biçim/nasıl bir dünyada yaşıyoruz what a time to be alive expr.
başına bir şey geldiğinde ne yapılacak (sorun nasıl çözülecek anlamında) what will become of (someone or something) expr.
(biri veya bir şey) nasıl sonuçlanacak what will become of (someone or something) expr.
(biri veya bir şey) nasıl sonuçlandı what has become of (someone or something)? expr.
(biri veya bir şey) nasıl sonuçlandı what became of (someone or something)? expr.
(belli bir iş) çocukları nasıl etkileyeceğini düşün think of the children expr.
önemli olan kendini nasıl gördüğündür what matters most is how you see yourself expr.
nasıl öyle as therefore expr.
nasıl olur da It beggars the imagination expr.
sana nasıl davranılmasını istiyorsan diğerlerine öyle davran treat others as you would have them treat you expr.
sana nasıl davranmalarını istiyorsan diğerlerine öyle davran treat others as you would have them treat you expr.
(içki vb) sen nasıl hazırlarsan (öyle olsun) as it comes expr.
nasıl olursa olsun olduğu gibi kabul et good, bad, or indifferent expr.
siz nasıl isterseniz (just) as you wish [uk] expr.
siz nasıl arzu ederseniz (just) as you wish [uk] expr.
nasıl isterseniz (just) as you wish [uk] expr.
Proverb
bir şeyin yapmaya değer olup olmadığı ona nasıl baktığına bağlıdır whether a thing is worth doing or not really depends on how you look at it
nasıl başlarsan öyle gider a good beginning makes a good ending
dünyanın yarısının diğer insanların nasıl yaşadığından haberi yok one half of the world does not know how the other half lives
Colloquial
5n soruları (ne, nerede, ne zaman, nasıl, kim) the w5 questions n.
işin nasıl yapılacağını bilmek handle the jandal v.
nasıl çalıştığını bilmek/anlamak know (one's) way around v.
insanlarla/durumlarla nasıl başa çıkacağını bilmek know one's way around v.
insanları/durumları nasıl idare edeceğini bilmek know one's way around v.
insanlarla/durumlarla nasıl başa çıkacağını bilmek know one's way about v.
insanları/durumları nasıl idare edeceğini bilmek know one's way about v.
nasıl bir şey kaçırdığını bilmemek not know what (one is) missing v.
nasıl oyalanacağını bilmemek not know what to do with (oneself) v.
nasıl vakit geçireceğini şaşırmak not know what to do with (oneself) v.
(kendiyle) nasıl baş edeceğini bilememek not know what to do with (oneself) v.
(kendini) nasıl yatıştıracağını bilememek not know what to do with (oneself) v.
nasıl bilirse öyle yapmak get your (own) way v.
nasıl bilirse öyle yapmak have your (own) way v.
nasıl bilirse öyle yapmak have it (all) your (own) way v.
nasıl bilirse öyle yapmak have things (all) your (own) way v.
nasıl bilirse öyle yapmak have everything (all) your (own) way v.
nasıl olur da in (the) blazes? interj.
nasıl oluyor da in (the) blazes? interj.
nasıl olur da in blue blazes? interj.
nasıl oluyor da in blue blazes? interj.
nasıl olur da the blazes interj.
nasıl oluyor da the blazes interj.
nasıl olur da what/where/who the ˈblazes...? interj.
nasıl oluyor da what/where/who the ˈblazes...? interj.
nasıl olur da what the (blue) blazes interj.
nasıl oluyor da what the (blue) blazes interj.
nasıl olur da in blue blazes? expr.
nasıl oluyor da in blue blazes? expr.
nasıl olur da what the (blue) blazes expr.
nasıl oluyor da what the (blue) blazes expr.
nasıl bu kadar (bir şey) olunur/olunabilir? how (something) can you be? expr.
nasıl bu kadar (bir şey) olunur/olunabilir anlamıyorum! how (something) can you be? expr.
nasıl yani give me a break expr.
çay nasıl demlenir? how to brew tea? expr.
gençler büyüklerinin yanında nasıl davranacaklarını/davranmaları gerektiğini bilmeliler teenagers should know how to behave around adults expr.
iyidir nasıl olsun işte yuvarlanıp gidiyoruz not so bad just surviving expr.
nasıl kullanılırsa kullanılsın regardless of how it is used expr.
nasıl bakarsan bak in all aspects expr.
nasıl bakarsan bak whichever way you look at it expr.
nasıl desem for lack of a better word expr.
nasıl bakarsan bak in any case expr.
nasıl olduysa kendimi burada buldum somehow I ended up here expr.
neresinden/nasıl bakarsan bak by any stretch of the imagination expr.
zaman nasıl geçmiş anlamamışım (geç oldu) time's kind of escaped me expr.
nasıl olur da in creation? expr.
izle bak nasıl yapacağım watch my dust expr.
izle bak nasıl yapacağım watch my smoke expr.
nasıl olur! on earth expr.
nasıl oluyor da… in creation expr.
nasıl olur da… in creation expr.
nasıl oluyor da… in the world expr.
nasıl olur da… in the world expr.
nasıl espri ama? see what I did there? expr.
cinsel hayatın nasıl? getting any? expr.
size başka nasıl yardımcı olabilirim? anything else can I do for you? expr.
nasıl yani gmab (give me a break) expr.
nasıl gidiyor? you guys bitchin’? expr.
(birinin) bir konuda nasıl/ne düşündüğü where (one) is at expr.
(biri) buna nasıl cüret ediyor? where does (one) get the nerve? expr.
(biri) nasıl bu kadar arsız olabiliyor? where does (one) get the nerve? expr.
(birinin) bir konuda nasıl/ne düşündüğü where (one's) head is at expr.
nasıl gidiyor? how are you going? [australia] expr.
nasıl yaparsın how could you expr.
nasıl yapabildin how could you expr.
(bunu) nasıl yaparsın? how could you (do something)? expr.
(böyle bir şeyi) nasıl yapabildin? how could you (do something)? expr.
(böyle bir şeyi) nasıl yapabildin? how could you (do something)? expr.
nasıl yaparsın! how can/could you! expr.
nasıl yapabildin! how can/could you! expr.
nasıl gidiyor? what's poppin' expr.
nasıl bakarsan bak whichever way you slice it expr.
nasıl yani kiss mi neck back expr.
(birinin/bir şeyin) nasıl davranacağını önceden tahmin etmek zor you never know with (someone or something) expr.
(birinin/bir şeyin) ne yapacağı/nasıl davranacağı belli olmaz you never know with (someone or something) expr.
nasıl gidiyor canım? alright me luvver [bristol-uk] expr.
nasıl gidiyor canım? alright my luvver [bristol-uk] expr.
(birisinin) tuzu kuru nasıl olsa it's all right for some expr.
bu nasıl soru the answer's a lemon [old-fashioned] [uk] expr.
nasıl olursa any way expr.
sen nasıl istersen anything you say expr.
(biri) nasıl isterse as (one) pleases expr.
(birinin) canı nasıl isterse as (one) pleases expr.
(birine) nasıl uygunsa as (one) pleases expr.
nasıl olursa as it comes [uk/australia] expr.
nasıl olduğu önemli olmayan as it comes [uk/australia] expr.
nasıl gidiyor? been keeping busy? expr.
sıcaklarla aran nasıl? been keeping cool? expr.
nasıl gidiyor? been keeping out of trouble? expr.
nasıl gidiyor? been okay? expr.
sen nasıl arkadaşsın? call yourself a friend? expr.
(nasıl, ne) diye düşünmek bile beni ürkütüyor I dread to think (how, what) expr.
(nasıl olduğunu, ne olduğunu) düşünmek bile istemiyorum I dread to think (how, what) expr.
(nasıl olduğunu, ne olduğunu ) düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyor I dread to think (how, what) expr.
(nasıl, ne) diye düşünmek bile beni ürkütüyor I shudder to think (how, what) expr.
(nasıl olduğunu, ne olduğunu) düşünmek bile istemiyorum I shudder to think (how, what) expr.
(nasıl olduğunu, ne olduğunu ) düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyor I shudder to think (how, what) expr.
nasıl espri/şaka ama? dyswidt? (do you see what I did there?) expr.
havalar nasıl? how about this weather? expr.
nasıl gidiyor? how are things (with you)? expr.
nasıl gidiyor? how goes it (with you)? expr.
nasıl gidiyor? how is making out? expr.
nasıl oluyor da … how on earth expr.
nasıl olur da … how on earth expr.
nasıl oluyor da … what on earth expr.
nasıl olur da … what on earth expr.
nasıl oluyor da … why on earth expr.
nasıl olur da … why on earth expr.
orada/yukarıda havalar nasıl? how's the weather up there? [cliché] expr.
google'da nasıl arama yapılacağını gösteren videonun linki lmgtfy (let me google that for you) expr.
her nasıl olsa somehow or another expr.
her nasıl olsa somehow or other expr.
nasıl baktığına bağlı that (all) depends expr.
sence nasıl? wdyt (what do you think) expr.
sana/size nasıl yardımcı olabilirim? what can I do you for? expr.
(birini/bir şeyi) nasıl buldun? what do you make of (someone or something)? expr.
(birini/bir şeyi) nasıl değerlendiriyorsun? what do you make of (someone or something)? expr.
nasıl anladın ya? what was your first clue? expr.
canı nasıl isterse whatever turns (one) on expr.
işine nasıl gelirse whatever turns (one) on expr.
nasıl isterse whatever turns (one) on expr.
(biri) sana nasıl ulaşabilir? where can (one) find you? expr.
(biri) seninle nasıl iletişim kurabilir? where can (one) find you? expr.
(biri bir şey yapmaya) nasıl cüret ediyor? where does (one) get off (doing something)? expr.
(biri bir şey yapmaya) nasıl cesaret ediyor? where does (one) get off (doing something)? expr.
sen kendine nasıl arkadaş diyebiliyorsun? call yourself a friend? expr.
nasıl gidiyor canım? alright me babber [bristol] [uk] exclam.
nasıl gidiyor canım? alright me babber [bristol] [uk] exclam.
nasıl oldu? do tell exclam.
nasıl ama! how about that! exclam.
nasıl ama? how about that? exclam.
nasıl olur? how come? exclam.
nasıl yani? how come? exclam.
nasıl gidiyor? how is everything? exclam.
durumlar nasıl? how is everything? exclam.
her şey nasıl gidiyor? how is everything? exclam.
nasıl yani? how so? exclam.
o nasıl olacak? how so? exclam.
nasıl gidiyor? how ya doin'? exclam.
bu nasıl! how/what about that! exclam.
(o zaman,) bu nasıl! how/what about ˈthat (, then)! exclam.
… nasıl? how/what about...? exclam.
nasıl gidiyor? how they hanging? exclam.
nasıl gidiyor? how're they hanging? exclam.
nasıl gidiyor? how's it hanging? exclam.
nasıl gidiyor? how-de-do [us] exclam.
nasıl gidiyor? how're things? exclam.
… yapsan, yapsak nasıl olur? how's about...? exclam.
nasıl gidiyor? how's it going exclam.
nasıl gidiyor? how's life (treating you)? exclam.
bu nasıl … how's that for exclam.
ailen nasıl? how's the/your family? exclam.
seninkiler/sizinkiler nasıl? how's the/your family? exclam.
bu nasıl (bir şey)? how's this/that for (something)? exclam.
bu nasıl …? how's this/that for a...? exclam.
nasıl gidiyor? wha gwan [jamaica] exclam.
Idioms
nasıl işlediğini bilmeseniz de belli bir amacı olduğunu bildiğiniz süreç ya da sistem a black box n.
kadınlar nasıl tavlanır topluluğu pick-up community n.
nasıl olacağı tahmin edilemeyen şey veya durum wild card n.
bir şeyin nasıl çalıştığı hakkında bilgi x's and o's n.
bir şeyin doğru kullanıldığında nasıl hissettirdiğini algılama feel of something n.
nasıl davranması gerektiğini bilen adam blade n.
-in nasıl yapılacağı/yapıldığı the hang of n.
(bir şeyin) nasıl yapılacağı/yapıldığı the hang of (something) n.
rengi (nasıl biri olduğu) your, his, her true colours [uk] n.
rengi (nasıl biri olduğu) your, his, her true colors [us] n.
oyunun nasıl ilerlediğini görmek see how the squares go v.
bir yerde veya konumda neyi nasıl yapacağını bilmek find (one's) bearings v.
bir yerde veya konumda neyi nasıl yapacağını bilmek find your bearings v.
bir yerde veya konumda neyi nasıl yapacağını bilmek get your bearings v.
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek have the measure of someone v.
birinin gerçekte nasıl biri olduğunu anlamak see someone for what one is v.
birinin gerçekte nasıl biri olduğunu anlamak see someone for what one really is v.
birine bir işin nasıl yapılacağını göstermek teach somebody the ropes v.
birine bir işin nasıl yapılacağını göstermek show somebody the ropes v.
işin nasıl yapıldığını öğrenmek learn the ropes v.
nasıl bilirse öyle yapmak get one's own way v.
nasıl davranılacağını unutmak forget one's manners v.
o an canı nasıl istiyorsa/plansız hareket etmek/karar vermek play by ear v.
nasıl yapılacağı konusunda hiçbir fikri olmamak have no clue how to do v.
(bir yere) nasıl gidileceğini bilmek know one's way about v.
(bir yere) nasıl gidileceğini bilmek know one's way around v.
(birine) (bir işin) nasıl yapılacağını/inceliklerini öğretmek show somebody the ropes v.
(birine bir şeyin) nasıl çalıştığını göstermek demo (someone) on (something) v.
(birine bir şeyin) nasıl işlediğini göstermek demo (someone) on (something) v.
bir şeyi birinin yerine yapmaktansa ona nasıl yapacağını öğretmek teach a man to fish v.
birine bir şeyi nasıl yapacağını öğretmek teach a man to fish v.
birine bir şeyi hazır vermektense ona nasıl yapacağını öğretmek teach a man to fish v.
bir şey yapıp sonrasında nasıl devam edeceğine karar vermek take it from here/there v.
nasıl davranacağını bilmemek not know (any) better v.
nasıl davranacağını bilememek not know where to look v.
utançtan nasıl davranacağını bilememek not know where to look v.
utançtan nasıl davranacağını bilememek not know which way to look v.
utançtan nasıl davranacağını bilememek not know which way to look v.
utançtan nasıl davranacağını bilememek not know where to look v.
nasıl davranacağını bilememek not know which way to look v.
nasıl biri/bir şey olduğunu anlayıp ona göre davranmak get (someone or something) taped [uk/australia] v.
(birine) neyi nasıl yapacağını iyice anlaması için yardım etmek give (one) the feel of (something) v.
(birine) neyi nasıl yapacağını iyice anlaması için yardım etmek give (one) a feel of (something) v.
işlerin gerçekte nasıl olduğunu bilmek know where it’s at v.
ne zaman/nasıl isterse yapmak do something in your own sweet time/way v.
(bir şeyin) nasıl yapıldığını özümsemek/anlamak have the feel of (something) v.
(zamanın) nasıl geçtiğini anlamamak let slip by v.
zamanın nasıl geçtiğini anlamamak let something slip by v.
zamanın nasıl geçtiğini anlamamak let something slide by v.
biri tarafından nasıl görüldüğünü/algılandığını bilmek know where (one) stands v.
(birinin) nereden/nasıl baktığını bilmek know where (one) stands v.
tecrübeli birinin yaptıklarını izleyip tekrarlayarak işi nasıl en iyi şekilde yapacağını öğrenmek sit next to nellie [old-fashioned] v.
nasıl geldiyse öyle gitmek hide in plain view v.
işin nasıl yapılacağı gösterilmek be shown the ropes v.
nasıl davranılacağını unutmak forget manners v.
yarışta nasıl koşulacağını göstermek make the running v.
bir şeyin nasıl çalıştığını anlamak/öğrenmek get the feel of something v.
bir şeyin nasıl yapılacağını/çalıştığını öğrenmek get the hang of something v.
'-in nasıl yapıldığını öğrenmek get the knack of v.
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek get/have/take the measure of somebody v.
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek get/have/take somebody's measure v.
ile nasıl baş edeceğini bilmek have a way with v.
'-i nasıl idare edeceğini bilmek have a way with v.
biriyle/bir şeyle nasıl baş edeceğini bilmek have a way with someone or something v.
birini/bir şeyi nasıl idare edeceğini bilmek have a way with someone or something v.
birinin nasıl biri olduğunu anlamak have someone's number v.
(birini/bir şeyi) anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek have the measure of (someone or something) v.
(birinin/bir şeyin) aslında nasıl biri/bir şey olduğunu bilmek know (someone or something) for what (they or it) is v.
ne olduğunu/nasıl bir şey olduğunu çok iyi bilmek know only too well v.
nasıl gideceğini bilmek know way around v.
(birinin bir konuya) nereden/nasıl baktığını bilmek know where (one) stands on (something) v.
nasıl görüldüğünü/algılandığını bilmek know where stands v.
nereden/nasıl baktığını bilmek know where stands v.
nasıl oyalanacağını bilmemek not know what to do with yourself v.
nasıl vakit geçireceğini şaşırmak not know what to do with yourself v.
(kendiyle) nasıl baş edeceğini bilememek not know what to do with yourself v.
(kendini) nasıl yatıştıracağını bilememek not know what to do with yourself v.
dikey veya yatay olmayan bir çizginin eğiminin nasıl hesaplanacağını hatırlamak için kullanılan anımsatıcı ifade rise over run v.
işler/olaylar nasıl seyredecek (diye bakmak/beklemek) how the wind blows expr.
başka bir yerde saat beş nasıl olsa it's five o'clock somewhere expr.
bu nasıl oldu! how do you like them apples! expr.
canın nasıl isterse whatever turns you on expr.
hem de nasıl! and how! expr.
işine nasıl gelirse whatever turns you on expr.
nasıl mutlu oluyorsan öyle yap whatever humps your camel expr.
nasıl çalışıyor/onu çalıştıran ne? what makes it tick? expr.
nasıl istiyorsan öyle yap whatever floats your boat expr.
nasıl hoşuna gitti mi! how do you like them apples! expr.
nasıl olursa olsun by fair means or foul expr.
nasıl biliyorsan öyle yap whatever floats your boat expr.
nasıl gidiyor? how goes it? expr.
nasıl mutlu oluyorsan öyle yap whatever floats your boat expr.
nasıl mutlu oluyorsan öyle yap whatever tickles your pickle expr.
nasıl istersen whatever turns you on expr.
nasıl desem for want of a better word expr.
nasıl biliyorsan öyle yap whatever tickles your pickle expr.
nasıl biliyorsan öyle yap whatever humps your camel expr.
nasıl istersen be my guest expr.
nasıl olursa olsun by hook or by crook expr.
nasıl gidiyor? how are you keeping? expr.
sıcaklarla aran nasıl? (have you) been keeping cool? expr.
sıcaklarla aran nasıl? (have you been) keeping cool? expr.
sıcaklarla aran nasıl? you been keeping cool? expr.
nasıl isterse in (one's) own sweet way expr.
işlerin nasıl yapılması gerektiğini gösterme how the cow ate the cabbage [us] expr.
durumun nasıl/ne yöne geliştiği how the wind lies expr.
o nasıl bir geğirmeydi bring that up again and we'll vote on it expr.
nasıl gidiyor canım? alright me lover [bristol-uk] expr.
nasıl gidiyor canım? alright my lover [bristol-uk] expr.
geceleri nasıl uyuyorsun? how can you sleep at night? expr.
geceleri nasıl uyuyorsunuz? how can you sleep at night? expr.
nasıl olursa no matter how you slice it expr.
neresinden/nasıl bakarsan bak by any stretch expr.
nasıl olursa olsun by hook or crook expr.
büyük bir hedefe nasıl ulaşırsın? adım adım/yavaş yavaş/aşama aşama how do you eat an elephant? one bite at a time expr.
nasıl ama? how 'bout them apples? expr.
diğerlerinin nasıl yaşadığı how the other half lives expr.
zengin/fakir tabakanın nasıl yaşadığı how the other half lives expr.
toplumun diğer kısmının/yarısının hayatı/nasıl yaşadığı how the other half lives expr.
işin perde arkasında nasıl yürüdüğü how the sausage gets made expr.
her nasıl, nereye, kim? in (the) sam hill? [us] expr.
önemli olan özünde nasıl biri olduğundur it's what's inside that counts [cliché] expr.
önemli olan içerisinde ne olduğu/içerisinin nasıl olduğu it's what's inside that counts [cliché] expr.
önemli olan özünde nasıl biri olduğundur it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
önemli olan içerisinde ne olduğu/içerisinin nasıl olduğu it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
deneyelim bakalım nasıl bir tepki olacak let's run it up the flagpole (and see who salutes) expr.
işlerin nasıl ilerlediği which way the wind is blowing expr.
Speaking
arkadaşın nasıl how is your friend n.
annenizle nasıl tanıştığımın hikayesi the story of how i met your mother n.
nasıl ya? anan interj.
nasıl ya? anon [dialect] interj.
aile üyeleri nasıl hissediyorlar? how do the family members feel? expr.
ablan nasıl? how is your sister? expr.
adını nasıl heceliyorsun? how do you spell your name? expr.
ailen nasıl? how are your family? expr.
ailen nasıl? how's the family? expr.
ailen nasıl? how are your parents? expr.
ailen nasıl? how's your family? expr.
ailen nasıl? how's your family holding up? expr.
ankara'da hava nasıl? how is the weather in ankara? expr.
ankara'da hava nasıl? what is the weather like in ankara? expr.
anne baban nasıl? how are your parents? expr.
annen baban nasıl? how are your parents? expr.
annen nasıl biri? what's your mother like? expr.
annen nasıl? how's your mother? expr.
aynı şey sana yapılsa nasıl hissederdin? how'd you like it if somebody did the same to you? expr.
bunu yapmam nasıl mümkün olabilir? how am I supposed to do that? expr.
biraz yakamdan düşsen nasıl olur? why don't you get off my back a little bit? expr.
buraya nasıl geldin? how did you get here? expr.
bunu nasıl yapıyorsun? how are you doing that? expr.
boş zamanını nasıl değerlendirirsin? what do you do in your spare time? expr.
bunu nasıl ortaya çıkardın? how did you find out about it? expr.
buraya nasıl geldik? how did we come here? expr.
bize nasıl baktıklarını görmüyor musun? don't you see the way they look at us? expr.
bu gece eve nasıl gideceksin? how are you getting home tonight? expr.
bunu kibarca nasıl söyleyebilirim bilmiyorum I don't know how to put this nicely expr.
buraya nasıl geldiğini anlat tell me how you come here expr.
bize işimizi nasıl yapacağımızı öğretmeyin don't tell us how to do our job expr.
bunu bana nasıl yaparsın? how could you do this to me? expr.
başka türlü nasıl? how else? expr.
bu nasıl bir his? what does it feel like? expr.
bizi nasıl buldun? how did you find us? expr.
bekarlık nasıl gidiyor? how’s single life? expr.
bu nasıl gözümüzden kaçtı? how did that go under the radar? expr.
bu hallere nasıl düştük? how the hell did we get here? expr.
bana nasıl ulaşacağını biliyorsun you know how to reach me expr.
başka nasıl? how else? expr.
bizi nasıl buldun? how did you find us? expr.
bu hislerin üstesinden gelmeyi nasıl başardın? how did you overcome those feelings? expr.
bugün hava nasıl? what is the weather like today? expr.
bunun nasıl kullanıldığını biliyor musun? do you know how to use this? expr.
bu numarayı nasıl buldun? how did you get this number? expr.
bu nasıl oldu yahu? how the hell did that happen? expr.
burada olduğumu nasıl bildin? how did you know i was here? expr.
bu işten nasıl haberdar oldun? how did you hear about this job? expr.
bir gününüz nasıl geçiyor? how do you spend your day? expr.
bu nasıl olabilir? how is that even possible? expr.
bu işlerin nasıl olduğunu bilirim I know how these things go expr.
buyrun nasıl yardımcı olabilirim yes how can I help you expr.
böyle bir şeyden sonra nasıl yaşamak istersin ki? how do you want to live after something like this? expr.
bu kokuya nasıl katlanıyorsun? how do you deal with this smell? expr.
bunu nasıl yapmış olabilirim ki? how could i have done that? expr.
bana nasıl baktığını gördüm I saw the way you were looking at me expr.
boyumu nasıl uzatabilirim? how can I increase my height? expr.
beni nasıl buldun? how did you find me? expr.
bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum I don't know how to say this expr.
buraya nasıl geldin? how did you get here? expr.
baban nasıl? how is your father? expr.
beni nasıl buluyorsun how do you find me? expr.
bu nasıl bir his? what's that like? expr.
buraya nasıl girdin? how did you get in here? expr.
bebek nasıl? how's the baby? expr.
başka nasıl diyeceğimi bilemedim I didn't know how else to say it expr.
bu kokuya nasıl dayanıyorsun? how do you deal with that smell? expr.
bu kokuya nasıl dayanıyorsun? how do you deal with this smell? expr.
buna nasıl cüret edersin? where do you get off? expr.
bunu nasıl yaptın? how did you do that? expr.
bu kokuya nasıl dayanıyorsun? how do you bear that smell? expr.
bunun nasıl hissettirdiğini bilirim I know how that feels expr.
bugün kendini nasıl hissediyorsun? how are you feeling today? expr.
bugün (kendini) nasıl hissediyorsun how are you feeling today expr.
bunu mahvetmeyi nasıl becerdin? how could you fuck this up? expr.
babanın durumu nasıl? how is your father getting along? expr.
beni nasıl etkiliyor? how does it affect me? expr.
bunu nasıl karşılayacağız? how are we going to afford it? expr.
bu fikir nasıl? (bir konuda başkalarının görüşünü almak için kullanılır) how does that sound? expr.
baban nasıl? how is your father getting along? expr.
birbirinizle nasıl tanıştınız? how did you two meet? expr.
bu işler nasıl olur/yürür bilirsin you know the deal expr.
buna nasıl cesaret edersin? where do you get off? expr.
bu nasıl sevgi? what kind of love is this? expr.
bu sonuca nasıl ulaştın? how did you draw that conclusion? expr.
bunun nasıl kullanacağını biliyor musun? do you know how to use this? expr.
bunca sene buraya nasıl katlanabildin? how could you stand it here all these years? expr.
bütün bunlarla nasıl başa çıkıyorsun? how are you handling all this? expr.
bu nasıl gözümüzden kaçtı? how did we miss this? expr.
buraya nasıl geldiğini anlat tell me how you got here expr.
bu kokuya nasıl dayanıyorsun? how do you stand that smell? expr.
bunu nasıl yapıldığını öğretir misin? can you teach me how to do that? expr.
bunu nasıl yapabilirim? how can I do this? expr.
böyle bir şey nasıl olabilir? how does something like that happen? expr.
boyayı ellerimden nasıl çıkartabilirim? how do I get dye off my hands? expr.
beni/adımı nereden/nasıl duydunuz/buldunuz? how did you learn of me? expr.
bugün hava nasıl? how is the weather today? expr.
bu nasıl? how about that? expr.
bundan nasıl haberin oldu? what did you know about it? expr.
bu nasıl bir cevap? what kind of answer is this? expr.
bu nasıl bir cevap? what kind of answer is that? expr.
bu sonuca nasıl ulaştınız? how did you reach this conclusion? expr.
buna nasıl cüret edersin? how dare you? expr.
bu sabah beni arayıp kolumun nasıl olduğunu sordu he called this morning asking me how my arm was expr.
bu sonuca nasıl vardınız? how did you reach this conclusion? expr.
bugün nasıl hissediyorsun? how do you feel today? expr.
bu sonuca nasıl vardınız? how did you reach that conclusion? expr.
bunun nasıl yürüdüğünü biliyorum I know how this works expr.
bu nasıl bir his? how does that feel? expr.
bu savaşın nasıl başladığını bilmiyorum I don't know how this war started expr.
bunu bana nasıl yapabildin? how could you do that to me? expr.