not anymore - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

not anymore

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "not anymore" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 2 résultat(s)

Anglais Turc
General
not anymore interj. artık yok
Speaking
not anymore expr. artık değil

Sens de "not anymore" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 35 résultat(s)

Anglais Turc
General
be not oneself anymore v. kendi olmaktan çıkmak
not necessary anymore v. gerek kalmamak
not see anymore v. görüşmemek
Idioms
be not in kansas anymore v. artık bildiği/tanıdığı yerde olmamak
be not in kansas anymore v. artık kendini rahat/güvende hissettiği yerde olmamak
be not in kansas anymore v. artık tanımadığı/aşina olmadığı bir yerde olmak
be not in kansas anymore v. bildiği/tanıdığı yerin dışına çıkmış olmak
not a kid anymore expr. artık çocuk değil
Speaking
we're not married anymore n. artık evli değiliz
it is not important anymore expr. artık bir önemi kalmadı
it's not necessary anymore expr. artık gerek kalmadı
I'm not a kid anymore expr. artık çocuk değilim
I'm not a child anymore expr. artık çocuk değilim
I am not a child anymore expr. artık çocuk değilim
I am not a kid anymore expr. artık çocuk değilim
I'm not a cop anymore expr. artık polis değilim
I'm not taking orders from you anymore expr. artık senden emir almayacağım
you're not a kid anymore expr. artık çocuk değilsin
you're not a child anymore expr. artık çocuk değilsin
you are not a child anymore expr. artık çocuk değilsin
you are not a kid anymore expr. artık çocuk değilsin
she's not married anymore expr. artık evli değil
let's not see each other anymore expr. artık görüşmeyelim
you'd better not drink anymore expr. artık içmesen
you're not welcome anymore expr. artık istenmiyorsun
you're not a little girl anymore expr. artık küçük bir kız değilsin
it's not important anymore expr. artık önemi yok
you're not welcome anymore expr. artık yerin yok
you're not in charge anymore expr. bundan böyle yetki sende değil
this is not your house anymore expr. bu ev senin değil artık
I'm not in that business anymore expr. benim o taraklarda bezim yok artık
you're not welcome anymore expr. istenmiyorsun artık
he's not a kid anymore expr. o artık bir çocuk değil
i̇ do not love you anymore expr. seni artık sevmiyorum
it's not bearable anymore expr. bıçak kemiğe dayandı