not to know - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

not to know

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "not to know" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 1 résultat(s)

Anglais Turc
General
not to know v. tanımamak

Sens de "not to know" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 84 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
not know what to do v. ne yapacağını bilmemek
General
pretending not to know n. tanımazlık
pretend not to know v. tanımazlıktan gelmek
pretend not to know someone v. tanımamazlıktan gelmek
not to know any better v. yol yordam bilmemek
pretend not to know v. bilmezlikten gelmek
not to know whom to support v. iki arada kalmak
not to know which road to take v. yolunu şaşırmak
not want to know v. bilmek istememek
pretend not to know someone v. tanımazlıktan gelmek
pretend to not know v. tecahül etmek
pretend to not know v. bilmezden gelmek
pretend to not know v. bilmezden gelmek
Colloquial
not know what to do with (oneself) v. ne yapacağını bilememek
not know what to do with (oneself) v. nasıl oyalanacağını bilmemek
not know what to do with (oneself) v. nasıl vakit geçireceğini şaşırmak
not know what to do with (oneself) v. (kendiyle) nasıl baş edeceğini bilememek
not know what to do with (oneself) v. (kendini) nasıl yatıştıracağını bilememek
not know what to do with (oneself) v. ne yapacağını şaşırmak
Idioms
not know enough to come in out of the rain n. aptal
not know enough to come in out of the rain n. bön
not know where to turn v. ne yapacağını bilmemek
not know which way to turn v. ne yapacağını bilmemek
not know when to give up v. ne zaman duracağını bilmemek
not know when to quit v. ne zaman duracağını bilmemek
not know when to stop v. ne zaman duracağını bilmemek
not know where to put yourself v. utancından kaçacak/girecek delik aramak
not know where to put yourself v. utancından saklanacak delik aramak
not know where to put yourself v. utançtan kaçıp sığınılacak bir yer aramak
not know what to make of someone v. (birinin yaptığı şeye) anlam verememek/anlamamak
not know where to put oneself v. utancından saklanacak delik aramak
not know where to put oneself v. utancından kaçacak/girecek delik aramak
not know where to put oneself v. utançtan saklanacak yer aramak
not know where to put yourself v. utançtan saklanacak yer aramak
not know where to put oneself v. utançtan kaçıp sığınılacak bir yer aramak
not know/not be able to tell one end of something from the other v. hiçbir bilgisi olmamak
not know/not be able to tell one end of something from the other v. hiçbir şey anlamamak
not know/not be able to tell one end of something from the other v. hiçbir fikri olmamak
not know/not be able to tell one end of something from the other v. bir konuda zır cahil olmak
not know/not be able to tell one end of something from the other v. başını sonundan ayırt edememek
not know/not be able to tell one end of something from the other v. başını sonunu bilememek
not know where to look v. nereye bakacağını bilememek
not know where to look v. ne yapacağını bilememek
not know where to look v. nasıl davranacağını bilememek
not know where to look v. eli ayağına dolaşmak
not know where to look v. çok utanıp nereye bakacağını bilememek
not know where to look v. utançtan nasıl davranacağını bilememek
not know where to look v. ne yapacağını bilememek
not know which way to look v. çok utanıp nereye bakacağını bilememek
not know which way to look v. utançtan nasıl davranacağını bilememek
not know which way to look v. ne yapacağını bilememek
not know which way to look v. utançtan nereye bakacağını bilememek
not know which way to look v. utançtan nasıl davranacağını bilememek
not know which way to look v. utançtan ne yapacağını bilememek
not know which way to look v. utançtan eli ayağına dolaşmak
not know where to look v. utançtan nereye bakacağını bilememek
not know where to look v. utançtan nasıl davranacağını bilememek
not know where to look v. utançtan ne yapacağını bilememek
not know where to look v. utançtan eli ayağına dolaşmak
not know which way to look v. nereye bakacağını bilememek
not know which way to look v. ne yapacağını bilememek
not know which way to look v. nasıl davranacağını bilememek
not know which way to look v. eli ayağına dolaşmak
be not to know v. önceden bilememek
be not to know v. öncen bilememek
not know what to do with yourself v. ne yapacağını bilememek
not know what to do with yourself v. nasıl oyalanacağını bilmemek
not know what to do with yourself v. nasıl vakit geçireceğini şaşırmak
not know what to do with yourself v. (kendiyle) nasıl baş edeceğini bilememek
not know what to do with yourself v. (kendini) nasıl yatıştıracağını bilememek
not know what to do with yourself v. ne yapacağını şaşırmak
not know what to do with yourself v. sıkıntıdan ne yapacağını bilememek
not know what to make of v. (birinin yaptığı şeye) anlam verememek/anlamamak
not know what to make of v. '-den ne anlam çıkaracağını bilememek
not know what to make of (someone or something) v. (birine/bir şeye) bir anlam verememek
not know what to make of (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) ne anlam çıkaracağını bilememek
not know what to make of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) pek anlamamak
not know where to turn v. çaresiz kalmak
not know where to turn v. nereden yardım isteyeceğini bilememek
not know whether to laugh or cry expr. güler misin ağlar mısın
not know enough to come in out of the rain expr. salak
Speaking
I did not know what to do expr. ne yapacağımı bilmiyordum
I don't know whether to believe you or not expr. sana inansam mı inanmasam mı bilemiyorum
I want you to know you're not alone expr. yalnız olmadığını bil istiyorum