olanak tanıyan - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

olanak tanıyan



Sens de "olanak tanıyan" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 2 résultat(s)

Turc Anglais
General
olanak tanıyan admitting of n.
olanak tanıyan enabler n.

Sens de "olanak tanıyan" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 26 résultat(s)

Turc Anglais
General
kayakçının geniş açılı dönüş yapmasına olanak tanıyan bir dönüş şekli telemark n.
ayarlanmaya olanak tanıyan adjustive adj.
inişe olanak tanıyan descendible adj.
defin işlemine olanak tanıyan sepelible adj.
Idioms
anneler için esnek saatler gibi faydaları olan fakat onlara yükselmek için çok az olanak tanıyan bir çalışma planı mommy track n.
çalışan anneler için çizilmiş esnek saatler gibi faydaları olan fakat onlara yükselmek için çok az olanak tanıyan bir kariyer planı mommy track n.
Law
abd yasama sürecinde önerinin değiştirilebilmesine olanak tanıyan ikinci aşama second reading n.
Industry
abd'ye ait savunma ekipmanı parçasının yabancı kurum veya kuruluşlarda imal edilebilmesine olanak tanıyan bir tür anlaşma licensed production n.
Technical
elektrik arkının kullanmasına olanak tanıyan bir osilatör arc converter n.
motorlu teknelerdeki gibi bazı motorların çalışmasına olanak tanıyan ilk hareket ipi starting rope n.
(görmeye/nefes almaya olanak tanıyan) ek maske aparatı facepiece n.
Computer
bir pencereden diğerine geçmeye olanak tanıyan tuş kombinasyonu alt tab n.
bir kalıbı dosyalar içinde aramaya olanak tanıyan komut grep n.
kullanıcının, internet üzerinde pek çok kaynağa ve hizmete ulaşmasına olanak tanıyan büyük kaynak sitesi web portal n.
konum bilgilerinize göre size yakınlardaki pokemonları haber verip onları yakalamanıza olanak tanıyan, niantic tarafından geliştirilen ve the pokémon company tarafından yayımlanan, iOS ve Android tabanlı artırılmış gerçeklik oyunu pokemon go n.
otomatik ve sürekli devam eden arşivlenmiş işlem kayıt dosyalarından tam veri kurtarmaya olanak tanıyan sql özelliği point in time recovery n.
unix emax platforumunda girilen dosyalarda değişiklik yapmaya olanak tanıyan durum top level n.
windows xp işletim sisteminde bluetooth ile çalışan cihazlarla iletişim kurmaya olanak tanıyan program bluesoleil n.
Automotive
tahliye edilmeden önce üretilen yanma ürünlerin ısısından yararlanmaya olanak tanıyan sistem recovery heat system n.
Marine
geminin başka limanlara uğramasına olanak tanıyan sözleşme maddesi deviation clause n.
geminin sabit bir şekilde çekilmesine olanak tanıyan çekme halatı guest rope n.
geminin sabit bir şekilde çekilmesine olanak tanıyan çekme halatı guess-warp n.
geminin sabit bir şekilde çekilmesine olanak tanıyan çekme halatı geswarp n.
Medical
vücudun hareket etmesine olanak tanıyan lokomotor sistem locomotorium n.
Photography
mekanik olarak kağıt üzerine resim yapmaya olanak tanıyan, sehpaya monte edilmiş, içten yansıtmalı aygıt camera lucida n.
Entomology
böceklerde labiumun dibinde bulunan, genellikle tükürük bezi işlevi görüp bazı türlerde ipek gibi maddelerin üretimine olanak tanıyan bezler labial glands n.