on a line - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

on a line

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "on a line" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 4 résultat(s)

Anglais Turc
General
on a line adv. aynı hizada
on a line adv. bir sırada
Colloquial
on a line expr. kuyrukta
on a line expr. sırada

Sens de "on a line" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 37 résultat(s)

Anglais Turc
General
get a line on v. bilgi almak
get a line on v. hatta kalmak
wait on a line v. sırada beklemek
wait on a line v. kuyrukta beklemek
Idioms
a dead cat on the line n. yanlışlık
a dead cat on the line n. yanlış
a dead cat on the line n. ters/yanlış giden bir şey
a line on (someone or something) n. (birinin/bir şeyin) iletişim bilgisi
have a line on v. bir konuda bilgi almak
get a line on v. bir konuda bilgi edinmek
get a line on v. bir konuda bilgi almak
have a line on v. bir konuda bilgi edinmek
get a line on v. gerekli bilgilere ulaşmak
get a line on v. gerekli bilgiye ulaşmak
have a line on v. gerekli bilgilere ulaşmak
have a line on v. gerekli bilgiye ulaşmak
take a firm line (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak
take a firm line (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek
take a firm line (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek
take a firm line (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak
take a firm line (on or against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) tutumundan vazgeçmemek
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) kararlı bir duruş/tutum sergilemek
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şey karşısında) geri adım atmamak
take a firm line/stand (on/against something) v. (bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) duruşunu inatla sürdürmek
get a line on someone [us] v. biri hakkında bilgi almak
get a line on someone [us] v. biri hakkında bilgi edinmek
get a line on someone [us] v. biri hakkında gerekli bilgilere ulaşmak
get a line on someone [us] v. biri hakkında gerekli bilgiye ulaşmak
have a line on (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında bilgi edinmek
have a line on (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında bilgi almak
have a line on (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında gerekli bilgilere ulaşmak
have a line on (someone or something) v. (biri/bir şey) hakkında gerekli bilgiye ulaşmak
walk on a thin line between (something) and (something else) v. (bir şeyle başka bir şey) arasında ince bir çizgi üzerinde yürümek/ilerlemek
Technical
guided type fall arrester on a flexible anchorage line n. esnek bir ankraj hattı üzerindeki kılavuz tip düşmeyi önleme tertibatı
guided type fall arrester on a rigid anchorage line n. sert bir ankraj hattı üzerindeki kılavuz tip düşmeyi önleme tertibatı