one by one - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

one by one

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "one by one" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 10 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
one by one adv. birer birer
one by one adv. tek tek
General
one by one adj. sırayla
one by one adv. teker teker
one by one adv. ayrı ayrı
one by one adv. bir bir
one by one adv. birer ikişer
one by one adv. başka başka
Idioms
one by one adv. birer birer
one by one expr. teker teker

Sens de "one by one" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 137 résultat(s)

Anglais Turc
General
have money owed to one (by) v. alacaklanmak
keep something by one v. elinin altında bulundurmak
compensate for one thing by another v. bir şeyi başka bir şeyle telafi etmek
(for any desired thing) to come to (one) by itself v. ayağına gelmek
be so affected by something that one can't think of anything else v. dünyayı gözü görmemek
shoot one by one v. birer birer vurmak
shoot one by one v. teker teker vurmak
receive one by one v. tek tek almak
take one by one v. tek tek almak
catch the abductor by day one v. (çocuğu vb) kaçıran kişiyi kaçırdığı gün yakalamak
climb the steps one by one v. basamakları tek tek çıkmak
be so affected by something that one can't think of anything else v. gözü başka hiçbir şeyi göremeyecek kadar bir şeyden etkilenmek
Phrasals
oblige (one) by (doing something) v. (biri) için (bir şey yapma) iyiliğini göstermek
oblige (one) by (doing something) v. (birine bir şey) lütfetmek
oblige (one) by (doing something) v. (birine bir şey yapma) lütfunda bulunmak
oblige (one) by (doing something) v. (bir şey yaparak birini) minnettar bırakmak/borçlu kılmak
oblige (one) by (doing something) v. (birinin) isteğini/ricasını yerine getirmek
oblige (one) by (doing something) v. (birine) iyilik/yardım etmek
repay (one) by (doing something) v. (bir şey yaparak) ödeşmek
repay (one) by (doing something) v. (bir şey yaparak) karşılığını ödemek/vermek
repay (one) by (doing something) v. karşılığında (bir şey) yapmak
repay (one) by (doing something) v. (iğneleyici/sitemkar bir şekilde) (bir şey yaparak) karşılığını ödemek/vermek
repay (one) by (doing something) v. karşılığında (bir şey) yapmak/(birine bir şeyi) layık görmek
repay (one) by (doing something) v. cezasını (bir şey yaparak) vermek
repay (one) by (doing something) v. (bir şey yaparak) ödeşmek/karşılığını ödetmek
repay (one) by (doing something) v. karşılığında (bir şey yaparak) gününü göstermek
oblige (one) by (doing something) v. (bir şey yaparak birini) minnettar/borçlu bırakmak
repay (one) by (doing something) v. (bir şey yaparak) hakkını ödemek
repay (one) by (doing something) v. karşılığını saygısızca (bir şey yaparak) vermek
repay (one) by (doing something) v. karşılığını nankörce (bir şey yaparak) vermek
repay (one) by (doing something) v. karşılığında (bir şey yaparak) öcünü almak
repay (one) by (doing something) v. karşılığında (bir şey yaparak) intikam almak
repay (one) by (doing something) v. karşılığında (bir şey yaparak) cezalandırmak/cezasını vermek
run (something) by (one) v. (birine bir şeyi) anlatmak
run (something) by (one) v. (birine bir şeyi) açıklamak
run (something) by (one) v. (birine bir şeyi) söylemek
run (something) by (one) v. (birini bir şey) hakkında bilgilendirmek
run (something) by (one) v. (birini bir şeyden) haberdar etmek
run (something) by (one) v. (birine bir şeyi) bildirmek
run (something) by (one) v. (birine bir şeyi) tarif etmek
run (something) by (one) v. (bir şey) için (birinin) iznini almak
run (something) by (one) v. (bir şey) için (birinden) izin almak
do (something) by (one) v. (birine bir şekilde) davranmak
do (something) by (one) v. (biriyle bir şekilde) konuşmak
do (something) by (one) v. (birine bir şekilde) yaklaşmak
do (something) by (one) v. (birine bir şey) yapmak
panic (one) by (doing something) v. (birini bir şey yaparak) panikletmek
panic (one) by (doing something) v. (birini bir şey yaparak) paniğe kaptırmak
panic (one) by (doing something) v. (birinde bir şey yaparak) panik yaratmak
surprise (one) by (doing) (something) v. (bir şey yaparak birini) şaşırtmak
Proverb
one must put by for a rainy day ak akçe kara gün içindir
Colloquial
let (one) by v. (birinin) geçmesine/girmesine izin vermek
let (one) by v. (birine) yanından/önüne geçmesi için yol vermek
do all right by (one) v. (birine) öncelik tanımak
do well by (one) v. (birinin) hakkını vermek
do well by (one) v. (birine) gerçek değerini vermek
do well by (one) v. (birine) gereken saygıyı göstermek
do well by (one) v. (birine) hak ettiği saygıyı göstermek
do well by (one) v. (birine) hak ettiği şekilde iyi davranmak
run that by me one more time expr. bana bunu tekrar/son bir kez daha açıkla
run that by me one more time expr. bana bunu tekrar/son bir kez daha söyle
run that by me one more time expr. bana bunu tekrar/son bir kez daha bildir
fine by (one) expr. (birine) uyar
fine by (one) expr. (biri) için hava hoş
fine by (one) expr. (biri) için sorun değil
run that by one more time expr. tekrar söyle
run that by one more time expr. tekrar anlat/açıkla
Idioms
something to remember (one) by n. (birini) hatırlatacak/anımsatacak bir şey
something to remember (one) by n. (birini) hatırlatacak/anımsatacak hatıra/
something to remember (one) by n. (birini) hatırlatacak/anımsatacak yadigar
do all right by (one) v. (birine) daha çok önem vermek/
do all right by (one) v. (birine) daha çok yardımcı olmak
do all right by (one) v. (birine) daha iyi davranmak
do all right by (one) v. (birine) yardımcı olacak/nazik bir şekilde davranmak
get (one) by the short and curlies v. (birini) ensesinden yakalamak
get (one) by the short and curlies v. (birinin) ensesine binmek
get (one) by the short and curlies v. (birinin) yakasına yapışmak
get (one) by the short and curlies v. (birinin) ensesinde boza pişirmek
get (one) by the short and curlies v. (birinin) iplerini ele geçirmek/elinde tutmak
get (one) by the short and curlies v. (biri) üzerinde hakimiyet kurmak
get (one) by the short and curlies v. (birini) kontrolü altına almak
get (one) by the short and curlies v. (birinin) yakasını ele geçirmek
get (one) by the short and curlies v. (birini) paçasından yakalamak
lay (one) by the heels [obsolete] v. tutuklamak
lay (one) by the heels [obsolete] v. hapse atmak
lay (one) by the heels [obsolete] v. hapsetmek
lay (one) by the heels [obsolete] v. prangaya vurmak
lay (one) by the heels [obsolete] v. ayaklarına pranga bağlamak
lay (one) by the heels [obsolete] v. ellerini ayaklarını kelepçelemek
let (one) go by v. (birinin) geçmesine/girmesine izin vermek
let (one) go by v. öne/yanından geçmesi için (birine) yol vermek
run (something) by (one) one more time v. (birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha açıklamak
run (something) by (one) one more time v. (birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha söylemek
run (something) by (one) one more time v. (birine bir şeyi) tekrar/son bir kez daha bildirmek
catch (one) by surprise v. (birini) gafil avlamak
catch (one) by surprise v. (birini) şaşırtmak
catch (one) by surprise v. (birini) hazırlıksız yakalamak
get (one) by the short hairs v. (birini) ensesinden yakalamak
get (one) by the short hairs v. (birinin) ensesine binmek
get (one) by the short hairs v. (birinin) yakasına yapışmak
get (one) by the short hairs v. (birinin) iplerini ele geçirmek/elinde tutmak
get (one) by the short hairs v. (biri) üzerinde hakimiyet kurmak
get (one) by the short hairs v. (birini) kontrolü altına almak
get (one) by the short hairs v. (birini) paçasından yakalamak
give (one) the go-by v. (birini) görmezlikten gelmek
give (one) the go-by v. (birini) umursamamak
have (one) by the balls v. (birinin) ipi ellerinde olmak
have (one) by the balls v. (birini) köşeye sıkıştırmak
have (one) by the balls v. (birini) tamamen kontrolü altına almak
have (one) by the short and curlies v. (birini) ensesinden yakalamak
have (one) by the short and curlies v. (birinin) ensesine binmek
have (one) by the short and curlies v. (birinin) yakasına yapışmak
have (one) by the short and curlies v. (birinin) ensesinde boza pişirmek
have (one) by the short and curlies v. (birinin) iplerini ele geçirmek/elinde tutmak
have (one) by the short and curlies v. (biri) üzerinde hakimiyet kurmak
have (one) by the short and curlies v. (birini) kontrolü altına almak
have (one) by the short and curlies v. (birinin) yakasını ele geçirmek
have (one) by the short and curlies v. (birini) paçasından yakalamak
lead (one) (around) by the nose v. (birinin) yuları elinde olmak
lead (one) (around) by the nose v. (birini) parmağında oynatmak
lead (one) (around) by the nose v. (birinin) iplerini elinde tutmak
lead (one) (around) by the nose v. (birini) yönetmek/kontrol etmek
let (one) get by v. (birinin) geçmesine izin vermek
let (one) get by with (something) v. (birinin yaptığının) yanına kar kalmasına izin vermek
let (one) pass by v. (birinin) geçmesine izin vermek
run (something) by (one) again v. (birine bir şeyi) tekrar söylemek
run (something) by (one) again v. (birine bir şeyi) tekrar anlatmak/açıklamak
run (something) by (one) again v. (birine bir şeyi) tekrar bildirmek
the parade passed (one) by expr. (birinin) hayatı boşa geçmiş
the parade passed (one) by expr. (biri) hayatı yakalayamamış/kaçırmış
the parade passed (one) by expr. (biri) hayatın fırsatlarını, güzelliklerini, zevklerini yaşamamış/deneyimlememiş
the parade passed (one) by expr. (biri) treni kaçırmış
Speaking
there's no one here by that name expr. burada öyle birisi yok
there's no one here by that name expr. burada öyle biri yok
there's no one here by that name expr. burada o isimde biri yok
Technical
walking aids manipulated by one arm n. bir kol ile kullanılan yürümeye yardımcı aletler
easily moved by one person adj. bir kişi tarafından kolayca hareket ettirilen