parlatılmış - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

parlatılmış



Sens de "parlatılmış" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 3 résultat(s)

Turc Anglais
General
parlatılmış glossed adj.
Technical
parlatılmış polished adj.
Automotive
parlatılmış glazed adj.

Sens de "parlatılmış" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 43 résultat(s)

Turc Anglais
General
işlenmiş veya parlatılmış çelik yüzey üzerindeki sertleştirilmiş malzeme bölgesini gösteren açık renkli şerit ghost n.
parlatılmış yüzeyler slikensides n.
büyük bir özen ile parlatılmış high-finished adj.
Technical
açılı parlatılmış demir halka angle-polished ferrules n.
açılı parlatılmış yüksüklerin uç yüzünün açısı end-face angle of angle-polished ferrules n.
alevle parlatılmış ağız fire finished rim n.
alevle parlatılmış kenar fire finished edge n.
aşırı parlatılmış yüzey overpolished surface n.
küresel olarak parlatılmış demir halkası spherically polished ferrule n.
küre biçiminde parlatılmış yüksük spherically polished ferrule n.
küresel olarak parlatılmış demir halka spherically-polished ferrule n.
küresel olarak parlatılmış yüksük spherically polished ferrule n.
parlatılmış rod polished rod n.
parlatılmış altın burnished gold n.
parlatılmış metal polished metal n.
parlatılmış yüzey polished surface n.
parlatılmış telli cam polished wired glass n.
parlatılmış çelik yüzeyi polished steel surface n.
parlatılmış üfleme cam eşya rock crystal n.
parlatılmış kenar polished edge n.
cila ile parlatılmış metal parçalar brightwork n.
cila ile parlatılmış lacquered adj.
açılı parlatılmış angle-polished adj.
alevle parlatılmış fire finished adj.
japon verniğiyle parlatılmış japan adj.
Textile
parlatılmış kumaş ciré n.
optik olarak parlatılmış optically brightened adj.
Construction
parlatılmış ve aşındırılmış deney numuneleri polished and etched test pieces n.
Woodworking
cila ile parlatılmış ahşap yüzeyler brightwork n.
Food Engineering
parlatılmış pirinç parboiled rice n.
Gastronomy
üstü parlatılmış bir tür ekmek bloomer [uk] n.
Geography
parlatılmış kayaç polished rock n.
Geology
çift tarafı parlatılmış ince kesit doubly polished thin section n.
parlatılmış yüzey slickens n.
parlatılmış yüzeyler slickensides n.
(bir şeyin üzerinde) parlatılmış yüzey oluşturmak slickenside v.
Baseball
bir yanı parlatılmış diğer yanı kirletilmiş beyzbol topu shine ball n.
bir yanı parlatılmış diğer yanı kirletilmiş beyzbol topuyla yapılan atış shine ball n.
Printery
parlatılmış kuşe karton cast coated board n.
parlatılmış kuşe kağıt cast coated paper n.
Archaic
yüzeyi parlatılmış nesne amel n.
parlatılmış pirinç renginde brasen adj.
parlatılmış pirinç kadar parlak brasen adj.