Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | sanayileşmek | industrialise v. | ||
Some of the practices of industrialised farming have threatened us all. Sanayileşmiş tarımın bazı uygulamaları hepimizi tehdit etmektedir. More Sentences |
||||
General | sanayileşmek | industrialize v. | ||
Russia's large natural resources potential is conditioned by its special place among industrialized countries. Rusya'nın büyük doğal kaynak potansiyeli, sanayileşmiş ülkeler arasındaki özel konumundan kaynaklanmaktadır. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | sanayileşmek | industrialize v. | ||
The country was industrialized very quickly. Ülke çok hızlı bir şekilde sanayileşti. More Sentences |
||||
Trade/Economic | sanayileşmek | industrialise v. | ||
There are wealthy industrialised enclaves surrounded by regions with crippling poverty. Yoksulluğun pençesinde kıvranan bölgelerle çevrili sanayileşmiş zengin yerleşim bölgeleri vardır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | sanayileşmek | become industrialized v. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
Trade/Economic | ||
Trade/Economic | yeniden sanayileşmek | reindustrialize v. |
Trade/Economic | yeniden sanayileşmek | reindustrialise v. |