Anglais | Turc | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | sharia law n. | şeriat kanunu | ||
The latest reports of women having been stoned to death according to ancient sharia laws are utterly hair-raising. Eski şeriat kanunlarına göre taşlanarak öldürülen kadınlarla ilgili son haberler tüyler ürpertici. More Sentences |
||||
General | sharia law n. | şeriat | ||
This is an Islamic state, and yet a democracy; it has Sharia law, and yet a parliament. Burası bir İslam devleti ama aynı zamanda bir demokrasi; şeriat hukuku var ama aynı zamanda bir parlamentosu da var. More Sentences |