Historique

teach

Sens de "teach" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 15 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
Common Usage
1	Common Usage	teach v.	ders vermek
2	Common Usage	teach v.	öğretmek
General
3	General	teach n.	öğrenim
4	General	teach v.	yetiştirmek
5	General	teach v.	eğitmek
6	General	teach v.	göstermek
7	General	teach v.	ders anlatmak
8	General	teach v.	okutmak
9	General	teach v.	öğretmenlik yapmak
10	General	teach v.	tedris etmek
11	General	teach v.	öğretmek
Irregular Verb
12	Irregular Verb	teach v.	taught - taught
Technical
13	Technical	teach v.	öğretmek
Slang
14	Slang	teach n.	öğretmen
15	Slang	teach n.	hoca (öğretmen)

Sens de "teach" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 150 résultat(s)

	Catégorie	Anglais	Turc
General
1	General	teach-in n.	okulda yapılan tartışma toplantısı
2	General	teach somebody a lesson v.	dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek
3	General	teach somebody a lesson v.	yuvasını yapmak
4	General	teach manners v.	terbiye etmek
5	General	teach one's grandmother to suck eggs v.	tereciye tere satmak
6	General	teach somebody's lesson v.	burnunu sürtmek
7	General	teach course v.	kurs vermek
8	General	teach someone how to read v.	okumayı öğretmek
9	General	teach someone how to read and write v.	okuma yazma öğretmek
10	General	teach a life lesson v.	hayat dersi vermek
11	General	teach primary school v.	ilkokul öğretmeni olmak
12	General	teach primary school v.	ilkokulda öğretmenlik yapmak
13	General	teach elementary school v.	ilkokul öğretmeni olmak
14	General	teach elementary school v.	ilkokulda öğretmenlik yapmak
15	General	read/teach a textbook v.	ders kitabı okutmak
16	General	teach yourself v.	kendi kendine öğrenmek
17	General	teach someone how to ski v.	birine kayak yapmayı öğretmek
18	General	teach new things v.	yeni şeyler öğretmek
19	General	teach physics v.	fizik öğretmek
20	General	teach physics v.	fizik eğitimi vermek
Phrasals
21	Phrasals	teach something to someone v.	birine bir şeyi öğretmek
22	Phrasals	teach someone something v.	birine bir şeyi öğretmek
23	Phrasals	teach away v.	patent hukukunda sonraki bir icatta oluşturulan bir kombinasyonu geçersiz kılmak için eleştirmek/kötülemek/kösteklemek
24	Phrasals	teach away v.	yurt dışında öğretmenlik yapmak
25	Phrasals	teach away v.	yabancı bir ülkede öğretmenlik yapmak
26	Phrasals	teach away v.	kendi ülkesi dışında bir ülkede öğretmenlik yapmak
Proverb
27	Proverb	you can not teach an old dog a new trick	can çıkar huy çıkmaz
28	Proverb	you can not teach an old dog a new trick	huylu huyundan vazgeçmez
29	Proverb	you can not teach an old dog a new trick	kırk yıllık kani olur mu yani
30	Proverb	you can't teach an old dog new tricks	eski köye yeni adet getiremezsin
31	Proverb	you cannot teach an old dog new tricks	huylu huyundan vazgeçmez
32	Proverb	you can't teach an old dog new tricks	yaşlı köpeğe yeni numara öğretemezsin
33	Proverb	you can't teach an old dog new tricks	huylu huyundan vazgeçmez
34	Proverb	you cannot teach an old dog new tricks	eski köye yeni adet getiremezsin
35	Proverb	you cannot teach an old dog new tricks	yaşlı köpeğe yeni numara öğretemezsin
36	Proverb	those who can, do; those who can't, teach	(bernard shaw tarafından öğretmenleri aşağılamak amacıyla söylemiş bir söz) elinden hiçbir iş gelmeyen öğretmen olur
37	Proverb	you can not teach an old dog new tricks	ağaç yaşken eğilir
38	Proverb	don't give me the fish but teach me to fish	bana balık verme balık tutmayı öğret
39	Proverb	those who can't do, teach	elinden hiçbir iş gelmeyen öğretmen olur
40	Proverb	those who can't do, teach	hiçbir şey yapamayan öğretmen olur
Colloquial
41	Colloquial	teach a painful lesson v.	acı bir ders vermek
42	Colloquial	teach a painful lesson v.	iyi bir ders vermek
43	Colloquial	that'll teach expr.	ders olsun
44	Colloquial	that'll teach (one) ((not) to do something) expr.	bu (birine bir şey yapmayı/yapmamayı) öğretir/öğretecek
45	Colloquial	that'll teach (one) ((not) to do something) expr.	bu (birine bir şey yapması/yapmaması) için ders olsun/olacak
Idioms
46	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	(isterse) bir iki şey öğretebilmek
47	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	(isterse) birkaç şey anlatmak
48	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	(isterse) birçok şey söyleyebilmek
49	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	bir iki şey öğretmek (gerek)
50	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	bir iki söz/laf söylemek (gerek)
51	Idioms	can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.	bir iki şey öğretebilmek
52	Idioms	can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.	birkaç şey göstermek
53	Idioms	can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.	bir iki konuda yardımcı olmak
54	Idioms	can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.	bir iki şey söyleyebilmek
55	Idioms	can/could teach/tell somebody a thing or two (about somebody/something) v.	birkaç şey anlatmak
56	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	bir iki şey öğretmek
57	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	(bir konuda) yardımcı olabilmek
58	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	birkaç şey öğretebilmek
59	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	birini bilgilendirmek
60	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	haddini bildirmek
61	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	ağzının payını vermek
62	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	ipliğini pazara çıkarmak
63	Idioms	can teach somebody a thing or two (about somebody/something) v.	bir iki şey öğretmek
64	Idioms	can teach somebody a thing or two (about somebody/something) v.	(bir konuda) yardımcı olabilmek
65	Idioms	can teach somebody a thing or two (about somebody/something) v.	birkaç şey öğretebilmek
66	Idioms	can teach somebody a thing or two (about somebody/something) v.	birini bilgilendirmek
67	Idioms	can teach somebody a thing or two (about somebody/something) v.	haddini bildirmek
68	Idioms	can teach somebody a thing or two (about somebody/something) v.	ağzının payını vermek
69	Idioms	can teach somebody a thing or two (about somebody/something) v.	ipliğini pazara çıkarmak
70	Idioms	teach someone a thing or two v.	(birine) bir iki şey anlatmak
71	Idioms	teach someone a thing or two v.	(bir konuda) yardımcı olabilmek
72	Idioms	teach someone a thing or two v.	birkaç şey öğretebilmek
73	Idioms	teach someone a thing or two v.	birini bilgilendirmek
74	Idioms	teach someone a thing or two v.	birini düzeltmek/hatasını gidermek
75	Idioms	teach someone a lesson v.	birine bir ders vermek
76	Idioms	teach someone the hang of something v.	birine bir şeyin püf noktasını öğretmek
77	Idioms	teach somebody the ropes v.	birine bir işin nasıl yapılacağını göstermek
78	Idioms	teach someone a life lesson v.	birisine hayat dersi vermek
79	Idioms	teach somebody a lesson v.	birine bir ders vermek
80	Idioms	teach a lesson to somebody v.	birine bir ders vermek
81	Idioms	teach a life lesson v.	hayat dersi vermek
82	Idioms	teach one's place v.	haddini bildirmek
83	Idioms	teach one's place v.	kim olduğu göstermek
84	Idioms	teach the ins and outs of the game v.	oyunun püf noktalarını öğretmek
85	Idioms	teach one's grandmother to suck eggs v.	müslüman mahallesinde salyangoz satmak
86	Idioms	teach school v.	öğretmenlik yapmak
87	Idioms	teach one's grandmother to suck eggs v.	tereciye tere satmak
88	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	(birisi veya bir şey hakkında birisine) bir şeyler anlatmak
89	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	(birisi veya bir şey hakkında birisine) bir şeyler öğretmek
90	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	(birisi veya bir şey hakkında birisine) ders vermek
91	Idioms	could teach (someone) a thing or two (about someone or something) v.	(birisi veya bir şey hakkında birisine) bir iki şey öğretmek
92	Idioms	teach a man to fish v.	birine balık tutmayı öğretmek
93	Idioms	teach a man to fish v.	bir şeyi birinin yerine yapmaktansa ona nasıl yapacağını öğretmek
94	Idioms	teach a man to fish v.	birine bir şeyi nasıl yapacağını öğretmek
95	Idioms	teach a man to fish v.	birine bir meziyet kazandırmak
96	Idioms	teach a man to fish v.	birine bir şeyi hazır vermektense ona nasıl yapacağını öğretmek
97	Idioms	teach a man to fish v.	bir kişiye iyilik yapmak istiyorsan ona balık verme, balık tutmayı öğret
98	Idioms	can/could teach/tell somebody a thing or two v.	birine bir iki şey öğretebilmek
99	Idioms	can/could teach/tell somebody a thing or two v.	birine birkaç şey göstermek
100	Idioms	can/could teach/tell somebody a thing or two v.	birine bir iki konuda yardımcı olmak
101	Idioms	can/could teach/tell somebody a thing or two v.	birine bir iki şey söyleyebilmek
102	Idioms	can/could teach/tell somebody a thing or two v.	birine birkaç şey anlatmak
103	Idioms	could teach someone a thing or two v.	birine bir iki söz/laf söylemek
104	Idioms	could teach someone a thing or two v.	birine bir iki şey öğretmek
105	Idioms	could teach someone a thing or two v.	birine bir ders vermek
106	Idioms	could teach someone a thing or two v.	birine bir iki şey söyleyebilmek
107	Idioms	teach (one's) grandmother (how) to suck eggs v.	tereciye tere satmak
108	Idioms	teach (one's) grandmother (how) to suck eggs v.	müslüman mahallesinde salyangoz satmak
109	Idioms	teach an old dog new tricks v.	eski köye yeni adet getirmek
110	Idioms	teach an old dog new tricks v.	yaşlı köpeğe yeni numara öğretmek
111	Idioms	teach grandmother to suck eggs v.	tereciye tere satmak
112	Idioms	teach grandmother to suck eggs v.	müslüman mahallesinde salyangoz satmak
113	Idioms	tell (or teach) someone a thing or two v.	birine bir iki şey anlatmak
114	Idioms	tell (or teach) someone a thing or two v.	birine bazı bilgiler vermek
115	Idioms	tell (or teach) someone a thing or two v.	birine bir iki şey söylemek
116	Idioms	teach a painful lesson v.	acı bir ders vermek
117	Idioms	don't teach your grandmother to suck eggs expr.	tereciye tere satılmaz
118	Idioms	teach one's grandmother to suck eggs expr.	tereciye tere satma
119	Idioms	one can't teach an old dog new tricks expr.	eski köye yeni adet getiremezsin
120	Idioms	one can't teach an old dog new tricks expr.	huylu huyundan vazgeçmez
121	Idioms	one can't teach an old dog new tricks expr.	yaşlı köpeğe yeni numara öğretemezsin
122	Idioms	it's hard to teach an old dog new tricks expr.	eski köye yeni adet getiremezsin
123	Idioms	it's hard to teach an old dog new tricks expr.	huylu huyundan vazgeçmez
124	Idioms	it's hard to teach an old dog new tricks expr.	yaşlı köpeğe yeni numara öğretemezsin
Speaking
125	Speaking	can you teach me? expr.	bana öğretebilir misin?
126	Speaking	can you teach me how to do that? expr.	bunu nasıl yapıldığını öğretir misin?
127	Speaking	could you teach me english? expr.	bana ingilizce öğretir misin?
128	Speaking	can you teach me how to do that? expr.	bunu nasıl yaptığını öğretir misin?
129	Speaking	what does this teach us? expr.	bu bize ne öğretir?
130	Speaking	can you teach me english? expr.	bana ingilizce öğretir misin?
131	Speaking	I would teach you Turkish expr.	ben de sana türkçe öğretirim
132	Speaking	that'll teach (someone) expr.	bu sana/ona ders olsun
133	Speaking	you have to teach me that trick sometime expr.	bu numarayı bir ara bana da öğretmelisin
134	Speaking	I teach english expr.	ben ingilizce öğretiyorum
135	Speaking	don't teach your grandmother how to suck eggs expr.	bilene ne yapacağını söyleme
136	Speaking	can you teach me english? expr.	bana ingilizce öğretir misiniz?
137	Speaking	don't teach your grandmother how to suck eggs expr.	bana ne yapacağımı söyleme
138	Speaking	what subjects do you teach? expr.	hangi dersleri veriyorsun?
139	Speaking	what subjects do you teach? expr.	hangi konuları/dersleri öğretiyorsun?
140	Speaking	what do you teach? expr.	ne öğretmenisiniz?
141	Speaking	teach me expr.	öğret bana
142	Speaking	what subjects do you teach? expr.	ne öğretiyorsun?
143	Speaking	what do you teach? expr.	ne öğretmenisin?
144	Speaking	teach the value of sharing expr.	paylaşmanın önemini öğretmek
145	Speaking	can you teach me english? expr.	sen bana ingilizce öğretir misin?
146	Speaking	we're going to teach you a lesson expr.	sana haddini bildireceğiz
147	Speaking	don't teach your grandmother how to suck eggs expr.	tereciye tere satma
Computer
148	Computer	teach pendant n.	el kumandası (robot programlama)
Education
149	Education	teach-back method n.	öğrenileni geri anlatma metodu/yöntemi
150	Education	teach a lesson v.	ders işlemek