yok eden - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

yok eden



Sens de "yok eden" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 10 résultat(s)

Turc Anglais
General
yok eden eradicator n.
yok eden destructor n.
yok eden eradicative adj.
yok eden extirpative adj.
yok eden extirpatory adj.
yok eden killer adj.
yok eden obliterative adj.
yok eden poisonous adj.
yok eden poisonsome [obsolete] adj.
yok eden subversionary adj.

Sens de "yok eden" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 69 résultat(s)

Turc Anglais
General
kendini yok eden program self destructing program n.
acı ve üzüntüyü yok eden ilaç nepenthe n.
bitkileri yok eden madde herbicide n.
ıstırabı yok eden herhangi bir şey nepenthe n.
bakterileri yok eden küçücük cisimler bacteriophage n.
gezegen yok eden (nükleer silah vb) planet buster n.
yok eden kimse uprooter n.
yok eden kimse undoer n.
yok eden kimse ruiner n.
yok eden şey wind n.
zekayı yok eden şey witworm [obsolete] n.
tüm izleri yok eden şey obliterator n.
camdaki safsızlığın neden olduğu yeşilimsi kahverengini yok eden madde decolorizer [uk] n.
camdaki safsızlığın neden olduğu yeşilimsi kahverengini yok eden madde decoloriser [uk] n.
tanrı'yı yok eden kimse deicide n.
kederi yok eden şey dolorifuge n.
yok eden şey corrosive n.
kendini yok eden kimse self-destroyer n.
insanın inisiyatifini yavaş yavaş yok eden stultifying adj.
motivasyonu azaltan/yok eden demotivational adj.
hissi yok eden numbing adj.
kendini yok eden self-destructive adj.
yok eden anlamına gelen son ek -clast suf.
yok eden anlamına gelen son ek -clastic suf.
yok eden anlamına gelen son ek -phage suf.
hücreleri yok eden hücre anlamına gelen son ek -phage suf.
yok eden anlamına gelen son ek -phag suf.
hücreleri yok eden hücre anlamına gelen son ek -phag suf.
Idioms
birine etki eden bir şey yok no horse in this race expr.
Technical
kendini yok eden program self-destructing program n.
dokuyu dondurarak yok eden alet cryocautery n.
dokuya dondurarak yok eden madde uygulama cryocautery n.
Informatics
kendini yok eden program self-destructive program n.
Textile
sentetik kumaştaki parlaklığı yok eden bir kimyasal delustrant n.
Marine
torpido hücumbotunu takip edip yok eden torpido muhribi torpedo catcher n.
Medical
şeritleri yok eden ilaç taeniacide n.
şeritleri yok eden ilaç teniacide n.
bulaşıcı hastalığı yok eden anticontagious adj.
hastalık yapan mikroorganizmaları yok eden antimicrobic adj.
kan trombositlerini yok eden antiplatelet adj.
kırmızı kan hücrelerini yok eden hemolytic adj.
Physiology
bakteriyel hücrelerle birleştiğinde hücrelerin parçalanmasına neden olarak onları yok eden bir antikor bacteriolysin n.
kan serumunda antikorlarla birlikte bakteri, yabancı kan hücreleri ve diğer antijenleri yok eden termolabil madde alexin [obsolete] n.
kan serumunda antikorlarla birlikte bakteri, yabancı kan hücreleri ve diğer antijenleri yok eden termolabil madde alexine [obsolete] n.
kan serumunda antikorlarla birlikte bakteri, yabancı kan hücreleri ve diğer antijenleri yok eden termolabil madde complement n.
Pharmaceutics
damarı tıkayan pıhtıları yok eden ilaç clot-buster n.
damarı tıkayan pıhtıları yok eden thrombolytic adj.
tümörlerin büyümesi ve metastaz yapması için gereken kan damarlarını yok eden antiangiogenic adj.
retro virüsleri yok eden antiretroviral adj.
Chemistry
yok eden şey exterminator n.
Biology
virüs bulaşmış hücrenin yüzeyindeki antijenleri tanıyarak bu hücreye bağlanıp hücreyi yok eden t hücresi killer t cell n.
virüs bulaşmış hücrenin yüzeyindeki antijenleri tanıyarak bu hücreye bağlanıp hücreyi yok eden t hücresi cytotoxic t cell n.
bakterileri, yabancı proteinleri ve eskimiş kan hücrelerini yok eden özelleşmiş karaciğer hücreleri kupffer's cell n.
parazitleri yok eden parasiticidic adj.
parazitleri yok eden parasiticide adj.
Biochemistry
tiamini yok eden ve sıklıkla çiğ balıkta bulunan bir enzim thiaminase n.
tümörleri yok eden bir sitoskeletal protein merlin n.
kan serumundaki antikorlarla birlikte bakteri, yabancı kan hücreleri ve diğer antijenleri yok eden termolabil maddelerinin antijen-antikor çiftlerine bağlanması complement fixation n.
Agriculture
zararlı otlan yok eden ilaç weed killer n.
zararlı otları yok eden kimyasal weedicide n.
tahılları yok eden siyah pudralı bir mantar burnt ear n.
Environment
zararlı böcek veya hayvanları yok eden kimse exterminator n.
yumuşakçaları yok eden madde molluscacide n.
Geography
dünya'nın flora ve faunasındaki değişimlerin, birçok organizmayı yok eden ve yeni türler meydana getiren yıkıcı olaylardan kaynaklandığı görüşü neo-catastrophism n.
Geology
yaklaşık 66 milyon yıl önce dünya'ya çarparak canlıların yüzde yetmiş beşini yok eden asteroitin oluşturduğu çarpma krateri chicxulub crater n.
Military
radar algılama sistemini yok eden (füze veya başka bir silah) antiradar adj.
belirli bir yörüngedeki uyduları yok eden bir silaha ait veya ilgili antisatellite adj.
Archaic
sağırlığı yok eden ilaç acoustic n.
Ornithology
timsahların üzerindeki parazitleri yok eden ve ağızlarına giren sinekleri yakalayan bir afrika yağmurkuşu nile bird (pluvianus aegyptius) n.