| 1 |
peel |
soymak |
v. |
|
- You should peel the paper on the bandage before sticking it on your body.
- Bandajı vücudunuza yapıştırmadan önce üzerindeki kağıdı soymalısınız.
- Peel the apple and start slicing it.
- Elmayı soy ve dilimlemeye başla.
- Who, nowadays, peels their carrots and potatoes themselves?
- Bugünlerde kim havuç ve patateslerini kendisi soyuyor?
- I have to peel a whole bucket of apples for a jam.
- Reçel yapmak için koca bir kova elmayı soymam gerekiyor.
- I have to peel a whole bucket of apples for a jam.
- Reçel için bir kova elmanın hepsini soymak zorundayım.
- I'll peel an orange for you.
- Sizin için bir portakal soyacağım.
- Tom peeled the potatoes and cooked them.
- Tom patatesleri soydu ve onları pişirdi.
- Tom peeled the apple for Mary.
- Tom, Mary için elmayı soydu.
- Tom peeled the banana and ate it.
- Tom muzu soydu ve onu yedi.
- I have to peel the apples.
- Elmaları soymak zorundayım.
- I peeled the carrots.
- Havuçları soydum.
- Tell her that I am peeling the potatoes.
- Ona patatesleri soyduğumu söyle.
- Maybe we should've peeled the apples before we ate them.
- Belki de elmaları yemeden önce soymalıydık.
- He peels his apple.
- O kendi elmasını soyuyor.
- I am peeling apples.
- Elmaları soyuyorum.
- She peeled a potato.
- O bir patates soydu.
- Tom peeled the banana and ate it.
- Tom muzu soyup yedi.
- I like to peel apples.
- Elmaları soymayı severim.
- Tell her that I am peeling the potatoes.
- Patatesleri soyduğumu ona söyle.
- Tom is too young to peel an apple.
- Tom elma soymak için çok genç.
- I peeled one.
- Birini soydum.
- Peel the orange and give me a piece.
- Portakalı soy ve bana bir parça ver.
- Peel the lemon.
- Limonu soy.
- I can peel an apple.
- Elma soyabiliyorum.
- Tom ate the orange without peeling it first.
- Tom portakalı soymadan yedi.
- Peel the apples or wash them.
- Elmaları soy veya yıka.
- Have you ever peeled onions?
- Hiç soğan soydun mu?
- He peels his apple.
- Elmasını soyuyor.
- I'll peel an orange for you.
- Senin için bir portakal soyacağım.
- Tom peeled the potatoes and then boiled them.
- Tom patatesleri soydu ve sonra haşladı.
- Please peel the potatoes.
- Lütfen patatesleri soy.
- I'm peeling the celery and the potatoes.
- Kerevizi ve patatesleri soyuyorum.
- It's difficult to peel chestnuts.
- Kestane soymak zordur.
- Can't you peel an orange?
- Portakal soyamaz mısın?
- I peeled the potatoes.
- Patatesleri soydum.
- I peeled the apple.
- Elmayı soydum.
- I got out my knife and peeled the apple.
- Bıçağımı çıkardım ve elmayı soydum.
- Could you peel these carrots?
- Bu havuçları soyabilir misin?
- Peel and dice the onions.
- Soğanları soyun ve küp küp doğrayın.
- Where did you peel them?
- Nerede soydunuz?
- Peel the onion.
- Soğanı soyun.
- Tom picked up the knife and peeled the apple.
- Tom bıçağı aldı ve elmayı soydu.
- Tom peeled the banana for Mary.
- Tom, Mary için muzu soydu.
- She peeled a potato.
- Patates soydu.
- Where did you peel them?
- Onları nerede soydun?
- Can't you peel an orange?
- Bir portakalı soyamaz mısın?
- Why are you peeling the apple?
- Neden elmayı soyuyorsun?
- Could you peel these carrots?
- Bu havuçları soyar mısın?
- Tom peeled an apple for Mary.
- Tom, Mary için bir elma soydu.
- Tom peeled the apple.
- Tom elmayı soydu.
- Peel the apple.
- Elmayı soyun.
- Tom had trouble peeling the apple with his pocket knife.
- Tom çakısıyla elmayı soymakta zorlandı.
- Peel the lemon.
- Limonu soyun.
- Could you peel this orange for me?
- Bu portakalı benim için soyar mısın?
- She peeled him an apple.
- Ona bir elma soydu.
- He peels her apple.
- O elmasını soyuyor.
- I don't eat cucumbers without peeling them.
- Salatalıkları soymadan yemem.
- He peels her apple.
- Onun elmasını soyuyor.
- I'm peeling the celery and the potatoes.
- Kereviz ve patatesleri soyuyorum.
- Peel the onion.
- Soğanı soy.
- Mary asked Tom to peel an orange.
- Mary Tom'dan bir portakal soymasını istedi.
- Tom peeled the potatoes and cooked them.
- Tom patatesleri soydu ve pişirdi.
- Peel and finely chop the horseradish.
- Yaban turpunu soyun ve ince ince doğrayın.
- Please peel this orange for me.
- Lütfen bu portakalı benim için soy.
- I like to peel apples.
- Elma soymayı severim.
- Tom peeled the apple for Mary.
- Tom Mary için elmayı soydu.
- I peeled one.
- Ben bir tane soydum.
- Peel the apple before you eat it.
- Yemeden önce elmayı soy.
- Peeling an orange can be tricky at times, you never know if it will squirt you in the face.
- Portakal soymak bazen zor olabiliyor, yüzünüze fışkırıp fışkırmayacağını asla bilemezsiniz.
- Tom washed the apple before he peeled it.
- Tom elmayı soymadan önce yıkadı.
- Please peel this orange for me.
- Lütfen benim için bu portakalı soyun.
- Peel the apple.
- Elmayı soy.
- Tom is peeling the potatoes, isn't he?
- Tom patatesleri soyuyor, değil mi?
- I don't peel their fruits.
- Meyvelerini ben soymuyorum.
- Why are you peeling the apple?
- Elmayı neden soyuyorsun?
- He peels the potatoes and divides them into pieces.
- O patatesleri soyar ve parçalara böler.
- Tom accidentally cut himself while peeling an apple.
- Tom bir elma soyarken kazara kendini kesti.
- I have to peel a whole bucket of apples for a jam.
- Reçel için bir kova elmayı soymam gerekiyor.
- Peel the orange.
- Portakalı soy.
- Lend me a knife with which to peel this pear.
- Bu armudu soymak için bana bir bıçak ver.
- Peel the potatoes and carrots.
- Patatesleri ve havuçları soy.
- Tom cut himself peeling an apple.
- Tom elma soyarken kendini kesti.
- I don't eat cucumbers without peeling them.
- Salatalığı soymadan yemem.
- I peeled the carrots.
- Ben havuçları soydum.
- I am peeling apples.
- Elma soyuyorum.
- Tom always peels apples before he eats them.
- Tom her zaman elmaları yemeden önce soyar.
- It's difficult to peel chestnuts.
- Kestaneleri soymak zordur.
- I can peel an apple.
- Bir elmayı soyabilirim.
- Tom is peeling the potatoes.
- Tom patatesleri soyuyor.
- Peel the apples or wash them.
- Elmaları soy ya da yıka.
- Tom peeled the potatoes.
- Tom patatesleri soydu.
- Tom accidentally cut himself while peeling an apple.
- Tom elma soyarken yanlışlıkla kendini kesti.
- I have to peel a whole bucket of apples for a jam.
- Reçel için tam bir kova elmayı soymak zorundayım.
- He peels the potatoes and divides them into pieces.
- Patatesleri soyup parçalara ayırıyor.
- Peel two of the bananas.
- Muzlardan ikisini soy.
- Tom peeled an apple.
- Tom bir elma soydu.
- Tom peeled the carrots.
- Tom havuçları soydu.
- Please peel the potatoes.
- Lütfen patatesleri soyun.
- Tom handed Mary a knife so she could peel the apples.
- Tom, Mary'ye elmaları soyması için bir bıçak verdi.
- Peel and dice the onions.
- Soğanları soy ve küp küp kes.
Show More (99)
|
| 2 |
peel |
kabuk |
n. |
|
- Can you throw these apple peels in the trash bin, please?
- Bu elma kabuklarını çöp kutusuna atabilir misiniz lütfen?
- Mary was amazed when Tom ate an orange, peel and all.
- Tom kabuğuyla birlikte bir portakal yediğinde Mary çok şaşırdı.
- You can't eat the orange and throw the peel away—a man is not a piece of fruit.
- Siz portakalı yiyemezsiniz ve kabuğunu atamazsınız. Bir insan bir parça meyve değildir.
- You can't eat the orange and throw the peel away—a man is not a piece of fruit.
- Portakalı yiyip kabuğunu atamazsın. İnsan bir meyve parçası değildir.
Show More (1)
|
| 3 |
peel |
soyulmak |
v. |
|
- We need to fix the walls, they peeled throughout the years, probably because of the damp.
- Duvarları onarmamız gerekiyor, muhtemelen rutubet yüzünden yıllar boyunca soyulmuşlar.
- My skin is peeling.
- Cildim soyuluyor.
Show More (-1)
|
| 4 |
peel |
pul pul dökülmek |
v. |
|
- If you buy a cheap wallpaper, the paper on it is going to start peeling soon.
- Ucuz bir duvar kağıdı alırsanız üzerindeki kağıt yakında pul pul dökülmeye başlayacaktır.
Show More (-2)
|
| 5 |
peel |
derisi soyulmak (bronzlaşmaktan vb. dolayısı ile) |
v. |
|
- My skin is peeling.
- Derim soyuluyor.
Show More (-2)
|
