shine - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
shine parlamak v.
  • The candles were shining in the dark room.
  • Karanlık odada mumlar parlıyordu.
  • The car has a shining red colour.
  • Arabanın parlak kırmızı bir rengi var.
  • It has been a pleasure to note and observe their commitment, which also shines through here in Parliament today.
  • Bugün burada Parlamento'da da parlayan kararlılıklarını not etmek ve gözlemlemekten memnuniyet duyuyorum.
Show More (113)
shine parlatmak v.
  • The floorboards were shined by the old man.
  • Döşeme tahtaları yaşlı adam tarafından parlatıldı.
  • She had her shoes shined.
  • O, ayakkabılarını parlattı.
  • He shined his shoes.
  • Ayakkabılarını parlattı.
Show More (12)
shine parıldamak v.
  • It has been a pleasure to note and observe their commitment, which also shines through here in Parliament today.
  • Bugün burada Parlamento'da da parıldayan bağlılıklarını not etmek ve gözlemlemek benim için bir zevkti.
  • The sun shines for everyone.
  • Güneş herkes için parıldar.
  • The moon shines at night.
  • Ay, geceleyin parıldar.
Show More (4)
shine ışıldamak v.
  • The girl's eyes were shining with happiness after seeing the gifts.
  • Hediyeleri gören kızın gözleri mutlulukla ışıldadı.
  • It's shining for us, like that first night.
  • Bizim için ışıldıyor, tıpkı o ilk geceki gibi.
  • The sun was shining brightly.
  • Güneş parlak bir şekilde ışıldıyordu.
Show More (0)
shine çevirmek (bir ışığı bir yere) v.
  • The guard shined the flashlight in the backyard.
  • Muhafız el fenerini arka bahçeye çevirdi.
Show More (-2)
shine çok başarılı olmak (belirli bir konuda) v.
  • The U18 league gives a chance to young players to shine.
  • U18 ligi genç oyunculara çok başarılı olma şansı veriyor.
Show More (-2)
shine ışık n.
  • I closed the curtains to block the sun's shine.
  • Güneş ışığını engellemek için perdeleri kapattım.
Show More (-2)
shine parlaklık n.
  • The floor had a good shine.
  • Zeminin iyi bir parlaklığı vardı.
Show More (-2)
shine cilalamak v.
  • Tom shined his shoes.
  • Tom ayakkabılarını cilaladı.
Show More (-2)