(something) permitting - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
(something) permitting (bir şey) izin verirse expr.
  • In Vietnam, permitting freedom of opinion and freedom of religion are of paramount importance to the European Union.
  • Vietnam'da fikir ve din özgürlüğüne izin verilmesi Avrupa Birliği için büyük önem taşımaktadır.
  • Weather permitting, I'll start tomorrow.
  • Hava izin verirse, yarın başlayacağım.
  • Weather permitting, let's go on a picnic.
  • Hava izin verirse, pikniğe gidelim.
Show More (16)
(something) permitting (bir şey) müsait olursa expr.
  • We'll go out tomorrow if the weather permits.
  • Hava müsait olursa yarın dışarı çıkacağız.
  • I will come, time permitting.
  • Zamanım müsait olursa, gelirim.
Show More (-1)