İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | scales i. | terazi | ||
Stand on the scales. Teraziye çık. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | scales i. | terazi | ||
The seller weighs the cheese on the copper scales. Satıcı peyniri bakır terazide tartıyor. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | scales | terazi | ||
Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume. Birçok Avrupa mutfağında terazi vardır çünkü orada kuru malzemeler ağırlıkla ölçülür, Amerika'dakinin aksine hacimle ölçülür. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | scales i. | kantar | ||
Genel | scales i. | tartı | ||
Genel | scales i. | tartaç | ||
Genel | scales i. | terazi burcu | ||
Genel | scales i. | bakkal terazisi | ||
Genel | scales i. | iki kefeli terazi | ||
Genel | scales i. | gerçekleri görmeyi engelleyen sebep | ||
Genel | scales i. | gerçeklere kör olma | ||
Computer | ||||
Bilgisayar | scales i. | birimler | ||
Bilgisayar | scales | ölçekler | ||
Religious | ||||
Dini | scales i. | (incil'de) paul'u geçici olarak kör eden hastalık | ||
Sport | ||||
Spor | scales | tartı aleti |