|
- We are asking a little bit too much in this report by asking for a regulation.
- Bu raporda bir düzenleme isteyerek biraz fazla şey istiyoruz.
- Could we request that the bells be rung a little bit earlier?
- Zillerin biraz daha erken çalınmasını talep edebilir miyiz?
- Both scenarios would be a little bit odd unless they were subject to an agreement among the three institutions.
- Her iki senaryo da üç kurum arasında bir anlaşmaya tabi olmadıkça biraz garip olacaktır.
- And, just for effect, if you back away a little bit.
- Ve sadece efekt için, biraz geri çekilirseniz.
- And, just for effect, if you back away a little bit.
- Ve sırf etki olsun diye, biraz geri çekilirsen.
- And, just for effect, if you back away a little bit.
- Ve, sadece efekt için, eğer biraz geriye gidersen.
- Well, "like" is a little bit of a word.
- Gerçi "hoşlanmak" kelimesi biraz fazla gibi.
- Tom said Mary didn't look even a little bit scared.
- Tom, Mary'nin biraz bile korkmuş görünmediğini söyledi.
- I'd like to stay a little bit longer.
- Biraz daha kalmak isterim.
- There's a little bit of water in the glass.
- Bardağın içinde biraz su var.
- Tom is just a little bit shorter than I am.
- Tom benden biraz daha kısa.
- I think that guy looks a little bit like Tom.
- Sanırım bu adam biraz Tom'a benziyor.
- Could you please kiss a little bit more slowly?
- Lütfen biraz daha yavaş öper misin?
- Can't you help me just a little bit?
- Bana biraz yardım edemez misin?
- Layla tried to antagonize Sami a little bit.
- Leyla, Sami'ye biraz kafa tutmaya çalıştı.
- Fortunately I'm working a little bit longer.
- Neyse ki biraz daha uzun çalışacağım.
- Could you please kiss a little bit more slowly?
- Lütfen biraz daha yavaş öpebilir misiniz?
- I want to sleep a little bit.
- Biraz uyumak istiyorum.
- I'm a little bit of a slob.
- Ben biraz pasaklıyımdır.
- Tom is a little bit mad, but we like him the way he is.
- Tom biraz deli, ama onu olduğu gibi seviyoruz.
- We're all a little bit crazy.
- Hepimiz biraz deliyiz.
- It's going to be a little bit of a problem.
- Bu biraz sorun olacak.
- Layla tried to antagonize Sami a little bit.
- Layla Sami'yi biraz kızdırmaya çalıştı.
- It's a little bit different.
- Bu biraz farklı.
- Learn a little bit about Islam.
- İslam hakkında biraz bilgi edin.
- Give me a little bit of that.
- Bana bundan biraz ver.
- It's a little bit dangerous.
- Biraz tehlikeli.
- He is a little bit unhappy today.
- O bugün biraz mutsuz.
- Could you speak up just a little bit?
- Birazcık yüksek sesle konuşabilir misin?
- I'd like to know a little bit more about you.
- Senin hakkında biraz daha fazla şey bilmek isterdim.
- Tom is only just a little bit taller than Mary.
- Tom, Mary'den sadece biraz daha uzun.
- I'm a little bit hungry.
- Ben biraz açım.
- It's always a little bit different.
- O her zaman biraz farklı.
- Tom looks a little bit like a girl.
- Tom biraz kıza benziyor.
- Are you sure you don't want to stick around a little bit longer?
- Biraz daha buralarda kalmak istemediğine emin misin?
- Don't you think you're overreacting just a little bit?
- Biraz aşırı tepki gösterdiğini düşünmüyor musun?
- There's only a little bit left.
- Sadece birazcık kaldı.
- You look a little bit like a girl.
- Birazcık bir kız gibi görünüyorsun.
- Sami felt a little bit superior to his friends.
- Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.
- Could you please speak a little bit more slowly?
- Lütfen biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?
- I got a little bit better before getting worse.
- Daha da kötüleşmeden önce biraz iyileştim.
- Tom is just a little bit shorter than Mary.
- Tom, Mary'den biraz daha kısa.
- Tom helped me a little bit.
- Tom bana biraz yardım etti.
- Tom said he wanted to relax a little bit.
- Tom biraz rahatlamak istediğini söyledi.
- This is a little bit strange.
- Bu biraz garip.
- Tell us a little bit about yourself.
- Bize biraz kendinden bahset.
- Tom said he wanted a little bit more privacy.
- Tom biraz daha mahremiyet istediğini söyledi.
- You might want to think about this a little bit longer.
- Bunu biraz daha düşünmek isteyebilirsiniz.
- I am very happy, because I am currently learning a little bit of Dutch.
- Çok mutluyum, çünkü şu anda biraz Hollandaca öğreniyorum.
- A little bit of luck sometimes leads to an unexpected success.
- Biraz şans, bazen beklenmedik bir başarıya yol açar.
- I'd like a little bit of cake.
- Biraz kek istiyorum.
- Layla was a little bit shy.
- Layla biraz utangaçtı.
- Excuse me, can you lower your voice a little bit?
- Affedersiniz, sesinizi biraz alçaltabilir misiniz?
- Don't you think you're overreacting just a little bit?
- Biraz aşırı tepki verdiğini düşünmüyor musun?
- Tom is just a little bit shorter than Mary is.
- Tom, Mary'den biraz daha kısa.
- It's a little bit funny.
- Bu biraz komik.
- He is a little bit unhappy today.
- Bugün biraz mutsuz.
- I was a little bit disappointed.
- Biraz hayal kırıklığına uğradım.
- I was a little bit scared.
- Ben biraz korkmuştum.
- You'd be able to do the puzzle if only you had a little bit more patience.
- Biraz daha sabırlı olsaydınız bulmacayı çözebilirdiniz.
- You can rest for a little bit.
- Biraz dinlenebilirsin.
- That boy looks a little bit like Tom.
- O çocuk biraz Tom'a benziyor.
- How about adding a little bit more salt?
- Biraz daha tuz eklemeye ne dersin?
- I will bite just a little bit.
- Birazcık ısıracağım.
- Can it wait a little bit?
- Bu biraz bekleyebilir mi?
- Tom is a little bit like his father.
- Tom biraz babası gibidir.
- Tom got a little bit of pie.
- Tom biraz turta aldı.
- Maybe we can stay a little bit longer.
- Belki biraz daha kalabiliriz.
- Can we go a little bit faster?
- Biraz daha hızlı gidebilir miyiz?
- This might hurt a little bit.
- Bu biraz acıtabilir.
- This might hurt a little bit.
- Bu biraz can yakabilir.
- You should probably speak a little bit slower.
- Muhtemelen biraz daha yavaş konuşmalısın.
- Let's relax a little bit.
- Biraz dinlenelim.
- I think it's going to be a little bit of a problem.
- Sanırım biraz sorun olacak.
- Tom squirmed in his chair a little bit.
- Tom sandalyesinde biraz kıpırdandı.
- Sami was a little bit nervous.
- Sami biraz gergindi.
- Let's relax a little bit.
- Biraz rahatlayalım.
- Let's give them a little bit of advice.
- Onlara biraz tavsiye verelim.
- We just talked for a little bit.
- Demin biraz konuştuk.
- Sami felt a little bit better.
- Sami kendini biraz daha iyi hissetti.
- I am very happy, because I am currently learning a little bit of Dutch.
- Ben çok mutluyum, çünkü şu anda biraz Hollandaca öğreniyorum.
- I'm a little bit jealous.
- Ben biraz kıskancım.
- Yes, a little bit.
- Evet, birazcık.
- They chatted a little bit more and then said goodbye.
- Onlar biraz daha sohbet ettiler ve sonra hoşça kal dediler.
- Why don't you slow down a little bit?
- Neden biraz yavaşlamıyorsun?
- You could've won the race if you'd run just a little bit faster.
- Biraz daha hızlı koşsaydın yarışı kazanabilirdin.
- Sami felt a little bit better.
- Sami biraz daha iyi hissetti.
- Just a little bit is left.
- Sadece birazcık kaldı.
- We panicked a little bit.
- Biz biraz panikledik.
- I'd like to think about it a little bit longer.
- Biraz daha düşünmek istiyorum.
- You'd be able to do the puzzle if only you had a little bit more patience.
- Biraz daha sabırlı olsaydın, bulmacayı yapabilecektin.
- We got a little bit of rain overnight.
- Geceleyin biraz yağmur aldık.
- Just in case, move to the side a little bit.
- Ne olur ne olmaz, biraz kenara çekil.
- I'm in a little bit of trouble.
- Başım biraz belada.
- I think we've learned a little bit from Tom.
- Sanırım Tom'dan biraz bir şeyler öğrendik.
- Tom is probably going to help a little bit.
- Tom muhtemelen biraz yardım edecek.
- Tom said Mary didn't look even a little bit scared.
- Tom, Mary'nin birazcık bile korkmuş görünmediğini söyledi.
- You'd be able to do the puzzle if only you had a little bit more patience.
- Biraz daha sabırlı olsaydın bulmacayı çözebilirdin.
- Tom speaks French only just a little bit better than he speaks English.
- Tom Fransızcayı İngilizceden sadece biraz daha iyi konuşuyor.
- Tom is just a little bit shorter than me.
- Tom benden birazcık daha kısa.
- I feel violated a little bit.
- Biraz ihlal edilmiş hissediyorum.
- Sami felt a little bit superior to his friends.
- Sami kendini arkadaşlarından biraz daha üstün hissediyordu.
- Your accent's good, but your pronunciation's a little bit off.
- Aksanın iyi ama telaffuzun biraz bozuk.
- The kitchen is a little bit too small.
- Mutfak biraz fazla küçük.
- Could I please have a little bit more milk for my tea?
- Çayım için biraz daha süt alabilir miyim lütfen?
- Fortunately I'm working a little bit longer.
- Neyse ki ben biraz daha uzun süre çalışıyorum.
- For starters, I want to eat a little bit of pie.
- Başlangıç olarak, biraz turta yemek istiyorum.
- Sami started to get a little bit more aggressive.
- Sami biraz daha agresifleşmeye başladı.
- I'm a little bit jealous.
- Biraz kıskandım.
- I argued with Tom a little bit.
- Tom'la biraz tartıştık.
- Tell me a little bit about yourself.
- Bana biraz kendinden bahset.
- Can't we wait a little bit longer?
- Biraz daha bekleyemez miyiz?
- Can't you just stay a little bit longer?
- Biraz daha kalamaz mısın?
- Would you like me to stay a little bit longer?
- Biraz daha kalmamı ister misin?
- I'm a little bit busy.
- Ben biraz meşgulüm.
- Tom has grown up a little bit.
- Tom biraz büyüdü.
- Tom is likely to help a little bit.
- Tom muhtemelen biraz yardımcı olacak.
- Tom is probably going to help a little bit.
- Tom muhtemelen biraz yardımcı olacak.
- I can wait a little bit longer.
- Biraz daha bekleyebilirim.
- Could you please speak a little bit more slowly?
- Lütfen biraz daha yavaş konuşur musunuz?
- Sami felt a little bit awkward.
- Sami biraz garip hissetti.
- Please turn up the AC a little bit.
- Lütfen klimayı biraz aç.
- I got a little bit better before getting worse.
- Kötüleşmeden önce biraz iyileştim.
- Turn up the radio a little bit.
- Radyonun sesini biraz açın.
- Tom is a little bit jealous.
- Tom biraz kıskanç.
- Milk is actually a little bit cheaper at the supermarket near Tom's house.
- Tom'un evinin yakınındaki süpermarkette süt aslında biraz daha ucuz.
- Esperanto sounds a little bit like Italian.
- Esperanto biraz İtalyancaya benziyor.
- Tom doesn't look even a little bit scared.
- Tom birazcık bile korkmuş görünmüyor.
- Don't you think you're overreacting just a little bit?
- Sence de biraz aşırı tepki vermiyor musun?
- We found a stream and swam a little bit.
- Bir dere bulduk ve biraz yüzdük.
- I know you've been waiting a long time, but could you wait just a little bit longer?
- Uzun süredir beklediğini biliyorum fakat sadece biraz daha bekler misin?
- I'm going to stay just a little bit longer.
- Biraz daha kalacağım.
- I was a little bit nervous.
- Ben biraz gergindim.
- Can you talk a little bit about that?
- Bunun hakkında biraz konuşabilir misin?
- I've simplified it a little bit.
- Ben bunu birazcık basitleştirdim.
- If you would drive a little bit slower, it would probably be safer.
- Biraz daha yavaş sürersen muhtemelen daha güvenli olur.
- I think that guy looks a little bit like Tom.
- Bence o adam biraz Tom'a benziyor.
- She sells sweets so she can make a little bit of money.
- Biraz para kazanabilmek için şeker satıyor.
- I feel violated a little bit.
- Birazcık ihlal hissediyorum.
- We panicked a little bit.
- Biraz panikledik.
- Can you give me a little bit longer?
- Bana biraz daha zaman verebilir misiniz?
- You look a little bit like a girl.
- Biraz kıza benziyorsun.
- I'd like a little bit of help.
- Birazcık yardım istiyorum.
- I was offended a little bit.
- Biraz kırıldım.
- We found a stream and swam a little bit.
- Bir akarsu bulduk ve biraz yüzdük.
- Tom has gained a little bit of weight.
- Tom biraz kilo aldı.
- I'm a little bit busy.
- Birazcık meşgulüm.
- Could you please speak a little bit more slowly?
- Biraz daha yavaş konuşabilir misiniz?
- You should rest a little bit longer.
- Biraz daha dinlenmelisin.
- Only a little bit of milk remains in the bottle.
- Şişede sadece biraz süt kalmıştır.
- Could I please have a little bit more milk for my tea?
- Çayıma biraz daha süt alabilir miyim?
- Are you sure you don't want to stick around a little bit longer?
- Biraz daha oyalanmak istemediğinden emin misin?
- I'd like a little bit of cake.
- Ben birazcık pasta istiyorum.
- Please turn down the volume a little bit more.
- Lütfen sesi biraz daha kısın.
- That was just a little bit weird.
- Bu biraz garipti ya.
- Tom is likely to help a little bit.
- Tom muhtemelen biraz yardım edecek.
- Tom looks a little bit like my father.
- Tom biraz babama benziyor.
- Sami started to get a little bit scared.
- Sami biraz korkmaya başladı.
- Please tell me a little bit about yourself.
- Lütfen bana biraz kendinden bahset.
- Let's stay a little bit longer.
- Biraz daha kalalım.
- I speak German a little bit.
- Biraz Almanca konuşuyorum.
- I think it's going to be a little bit of a problem.
- Sanırım bu biraz sorun olacak.
- I know you've been waiting a long time, but could you wait just a little bit longer?
- Uzun zamandır beklediğini biliyorum, ama biraz daha bekleyebilir misin?
- Can you give me a little bit more?
- Bana biraz daha verebilir misiniz?
- I know I should stay a little bit longer.
- Biraz daha kalmam gerektiğini biliyorum.
- Can you give me a little bit longer?
- Bana biraz daha zaman verir misin?
- I was a little bit surprised.
- Biraz şaşırmıştım.
- Please be a little bit quieter.
- Lütfen biraz daha sessiz olun.
- I was sweating a little bit.
- Biraz terliyordum.
- Tom wanted Mary to stay a little bit longer.
- Tom, Mary'nin biraz daha kalmasını istedi.
- I'd appreciate it if you'd wait a little bit longer.
- Biraz daha beklerseniz memnun olurum.
- When he came to, he needed a little bit of time to figure out where he was.
- Kendine geldiğinde, nerede olduğunu anlamak için biraz zamana ihtiyacı vardı.
- I'm a little bit nervous.
- Ben biraz gerginim.
- I want to sleep a little bit.
- Birazcık uyumak istiyorum.
- I was a little bit scared.
- Biraz korkmuştum.
- It's a little bit different.
- Biraz farklı.
- Layla tried to antagonize Sami a little bit.
- Leyla, Sami'yi biraz kışkırtmaya çalıştı.
- You'd be able to do the puzzle if only you had a little bit more patience.
- Birazcık daha sabırlı olsaydın yapbozu bitirebilirdin.
- If you would drive a little bit slower, it would probably be safer.
- Biraz daha yavaş sürerseniz, muhtemelen daha güvenli olur.
- Can you give me a little bit more?
- Bana birazcık daha verebilir misin?
- I want to sleep a little bit.
- Biraz uyumayı isterim.
- I was a little bit nervous.
- Biraz gergindim.
- Danish pronunciation is a little bit difficult.
- Danca telaffuz biraz zor.
- I suppose I could wait a little bit longer.
- Sanırım biraz daha bekleyebilirim.
- I'm a little bit nervous.
- Biraz gerginim.
- He looks a little bit tense.
- Biraz gergin görünüyor.
- Only a little bit of milk remains in the bottle.
- Şişede sadece biraz süt kaldı.
- Please be a little bit quieter.
- Lütfen biraz daha sessiz ol.
- Sami had a little bit of blood coming from his nostril.
- Sami'nin burun deliğinden biraz kan geliyordu.
- Why don't you tell me a little bit about yourself?
- Neden bana biraz kendinden bahsetmiyorsun?
- I argued with Yoko a little bit.
- Yoko ile biraz tartıştım.
- She pleaded with him to stay a little bit longer.
- Biraz daha kalması için yalvardı.
- Sami felt a little bit awkward.
- Sami kendini biraz garip hissetti.
- Can you give me a little bit more time?
- Bana biraz daha zaman verebilir misiniz?
- I was sweating a little bit.
- Ben biraz terliyordum.
- I did a little bit of everything.
- Her şeyden biraz yaptım.
- Learn a little bit about Islam.
- İslam hakkında biraz bilgi edinin.
- I'm a little bit tired today.
- Bugün biraz yorgunum.
- I speak German a little bit.
- Biraz Almanca biliyorum.
- I will bite just a little bit.
- Sadece biraz ısıracağım.
- It's always a little bit different.
- Her zaman biraz farklıdır.
- Turn up the radio a little bit.
- Radyonun sesini biraz aç.
- Tom is a little bit crazy.
- Tom biraz deli.
- We're all a little bit crazy.
- Biz hepimiz biraz deliyiz.
- I was offended a little bit.
- Biraz gücendim.
- Tom surprised me a little bit.
- Tom beni biraz şaşırttı.
- You could've won the race if you'd run just a little bit faster.
- Sadece biraz daha hızlı koşabilseydin yarışı kazanabilirdin.
- I guess I could wait a little bit longer.
- Sanırım biraz daha bekleyebilirim.
- Tom squirmed in his chair a little bit.
- Tom sandalyesinde biraz kıvrandı.
- I'd like a little bit of help.
- Biraz yardım istiyorum.
- Give me a little bit of that.
- Bana biraz ver.
- Sami started to get a little bit more aggressive.
- Sami biraz daha agresif olmaya başladı.
- I argued with Tom a little bit.
- Tom'la biraz tartıştım.
- A little bit of luck sometimes leads to an unexpected success.
- Biraz şans, bazen beklenmedik bir başarıya götürür.
- Tom is just a little bit shorter than you.
- Tom senden birazcık daha kısa.
- Can't we wait a little bit longer?
- Biz biraz daha bekleyemez miyiz?
- Can it wait a little bit?
- Biraz bekleyebilir mi?
- I was a little bit surprised.
- Ben biraz şaşırmıştım.
- Sometimes, a little bit of pride is what we need.
- Bazen ihtiyacımız olan şey biraz gururdur.
- I've simplified it a little bit.
- Biraz basitleştirdim.
- Sometimes, a little bit of pride is what we need.
- Bazen, birazcık gurur ihtiyacımız olan şeydir.
- Layla was a little bit shy.
- Leyla birazcık utangaçtı.
- You might want to think about this a little bit longer.
- Bunun hakkında biraz daha düşünmek isteyebilirsin.
- My room is really good, though a little bit chilly.
- Biraz soğuk olsa da odam gerçekten çok iyi.
- This shirt is a little bit loose.
- Bu gömlek biraz bol.
- The man has a little bit of rice.
- Adamın biraz pirinci var.
- If only you could have stayed a little bit longer.
- Biraz daha kalsaydın keşke ya.
- If only you could have stayed a little bit longer.
- Keşke biraz daha kalabilseydin.
- They chatted a little bit more and then said goodbye.
- Biraz daha sohbet ettiler ve sonra vedalaştılar.
- First, I want to eat a little bit of cake.
- Önce biraz kek yemek istiyorum.
- Esperanto sounds a little bit like Italian.
- Esperanto kulağa biraz İtalyanca gibi geliyor.
- I can speak French, but only a little bit.
- Fransızca konuşabilirim ama sadece birazcık.
- Tom is a little bit like his father.
- Tom biraz babasına benziyor.
- There's a little bit of water in the glass.
- Bardakta birazcık su var.
- It's a little bit dangerous.
- Bu biraz tehlikeli.
- I've put a little bit of milk in my coffee.
- Kahveme biraz süt koydum.
- Let's rest a little bit.
- Biraz dinlenelim.
- Tom is a little bit mad, but we like him the way he is.
- Tom biraz deli, ama biz onu olduğu gibi seviyoruz.
- That boy looks a little bit like Tom.
- Bu çocuk biraz Tom'a benziyor.
- Can we wait a little bit longer?
- Biraz daha bekleyebilir miyiz?
- We got a little bit of rain overnight.
- Gece biraz yağmur yağdı.
Show More (238)
|