Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
unlawful loan
subtropical pygmy owl
solución de reiser
dispositivo de canal p
fit for military service
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
aforementioned
söz konusu
adj.
Of the
aforementioned
amounts, a sum of EUR 12 billion is to be earmarked for the ten new Member States.
Söz konusu
meblağın 12 milyar Euro'luk kısmı on yeni Üye Devlet için ayrılacaktır.
The Presidency is currently preparing the mandate for the
aforementioned
initiative.
Başkanlık şu anda
söz konusu
girişim için yetki belgesini hazırlıyor.
Show More (-1)
2
aforementioned
bahsi geçen
adj.
We are critical of the
aforementioned
reports on the reform of the common agricultural policy.
Ortak tarım politikası reformuna ilişkin yukarıda
bahsi geçen
raporları eleştiriyoruz.
This became the subject of the
aforementioned
investigations.
Bu, yukarıda
bahsi geçen
soruşturmaların konusu oldu.
Show More (-1)