| 1 |
appealing |
çekici |
adj. |
|
- The novel has an appealing fictional universe.
- Romanda çekici bir kurgusal evren yer alıyor.
- The US is still far more appealing.
- ABD hala çok daha çekici.
- This is appealing and necessary.
- Bu çekici ve gereklidir.
- It doesn't sound too appealing.
- Kulağa çok çekici gelmiyor.
- It does sound appealing.
- Kulağa çekici geliyor.
- A place like that is not really appealing.
- Böyle bir yer pek çekici değil.
- I think that's really appealing.
- Bence o gerçekten çekici.
- That sounds really appealing.
- Kulağa çok çekici geliyor.
- It doesn't sound too appealing.
- Çok çekici görünmüyor.
- She gave me an appealing look.
- Bana çekici bir bakış attı.
- It is possible to launder language to make it more appealing and uplifting.
- Dili daha çekici ve canlandırıcı hale getirmek için aklamak mümkün.
- I think that's really appealing.
- Bence bu gerçekten çekici.
Show More (9)
|
| 2 |
appealing |
cazip |
adj. |
|
- That is a laborious business and far less appealing that the work on the forthcoming Budget year.
- Bu zahmetli bir iştir ve önümüzdeki bütçe yılı için yapılacak çalışmalardan çok daha az caziptir.
- That is a laborious business and far less appealing that the work on the forthcoming Budget year.
- Bu zahmetli bir iştir ve önümüzdeki Bütçe yılı ile ilgili çalışmalardan çok daha az caziptir.
- This will also afford the profession more standing, which is very important, and will also make it more appealing.
- Bu aynı zamanda mesleğe daha fazla itibar kazandıracaktır ki bu çok önemlidir ve mesleği daha cazip hale getirecektir.
- To be genuinely appealing such a programme requires financing.
- Böyle bir programın gerçekten cazip olabilmesi için finansman gerekiyor.
- The US is still far more appealing.
- ABD hala çok daha cazip.
- She gave me an appealing look.
- Bana cazip bir bakış fırlattı.
Show More (3)
|
| 3 |
appealing |
hitap eden |
adj. |
|
- Rigoberta Menchu is someone who appealed strongly to the indigenous population.
- Rigoberta Menchu, yerli nüfusa güçlü bir şekilde hitap eden biridir.
- Rigoberta Menchu is someone who appealed strongly to the indigenous population.
- Rigoberta Menchu yerli nüfusa güçlü bir şekilde hitap eden biridir.
- This nude poster appeals visually to the young.
- Bu çıplak poster görsel açıdan gençlere hitap ediyor.
Show More (0)
|
| 4 |
appealing |
albenili |
adj. |
|
- I think that's really appealing.
- Bence o gerçekten albenilidir.
Show More (-2)
|
