|
- I saw at once that he was ill at ease.
- Rahatının yerinde olmadığını hemen anladım.
- I'm at ease in English.
- Ben İngilizcede rahatım.
- He felt ill at ease among prominent scholars.
- Önde gelen bilim insanları arasında kendini rahat hissetmiyordu.
- Tom seemed at ease.
- Tom rahat görünüyordu.
- She is seldom at ease with strangers.
- Yabancılarla birlikte nadiren rahattır.
- He is ill at ease among strangers.
- Yabancıların arasında rahat edemez.
- Tom is ill at ease among strangers.
- Tom yabancıların arasında rahat değildir.
- I'm at ease in English.
- İngilizcede rahatım.
- Tom is totally at ease.
- Tom tamamen rahat.
- People feel most at ease when they are at home.
- İnsanlar kendilerini en çok evdeyken rahat hissederler.
- He felt ill at ease in the new surroundings.
- Yeni çevrede kendini rahat hissetmedi.
- He is ill at ease among strangers.
- Yabancıların arasında rahat edemiyordu.
- I am not at ease in a crowd.
- Kalabalıkta rahat değilim.
- I was ill at ease because I didn't speak French.
- Fransızca bilmediğim için rahat değildim.
- People feel most at ease when they are at home.
- İnsanlar en çok evde oldukları zaman rahat eder.
- She is seldom at ease with strangers.
- Yabancıların yanındayken nadiren rahattır.
Show More (14)
|