|
- Furthermore, those groups which are in a weaker position are at risk of becoming doubly discriminated against.
- Ayrıca, daha zayıf konumda olan bu gruplar iki kat ayrımcılığa maruz kalma riski altındadır.
- More than 60 million people are living at risk of poverty.
- 60 milyondan fazla insan yoksulluk riski altında yaşamaktadır.
- More than 60 million people are living at risk of poverty.
- 60 milyondan fazla insan yoksulluk riski altında yaşıyor.
- Social policy is now at risk of being made completely subordinate to economic policy.
- Sosyal politika şu anda tamamen ekonomik politikaya tabi hale getirilme riski altındadır.
- The UN estimates that seven and a half million people are at risk of famine in this devastated country.
- BM, bu harap olmuş ülkede yedi buçuk milyon insanın kıtlık riski altında olduğunu tahmin ediyor.
- Things have to be done properly, especially when our fishermen are clearly at risk of being seriously harmed.
- Özellikle de balıkçılarımız ciddi zarar görme riski altındayken işlerin düzgün bir şekilde yapılması gerekir.
- Social policy is now at risk of being made completely subordinate to economic policy.
- Sosyal politika artık tamamen ekonomi politikasına tabi hale getirilme riski altındadır.
- Things have to be done properly, especially when our fishermen are clearly at risk of being seriously harmed.
- Özellikle de balıkçılarımız ciddi zarar görme riski altındayken, işlerin düzgün bir şekilde yapılması gerekir.
- Specific vitamins break down over time, leaving astronauts at risk of inadequate nutrition.
- Belirli vitaminler zamanla parçalanarak astronotları yetersiz beslenme riski altında bırakır.
Show More (6)
|