| 1 |
attendant |
görevli |
n. |
|
- The flight attendants welcomed the passengers on board.
- Uçuş görevlileri yolcuları uçakta karşıladı.
- Tom worked as a gas station attendant.
- Tom benzin istasyonu görevlisi olarak çalıştı.
- I work as a museum attendant.
- Müze görevlisi olarak çalışıyorum.
- How long have you been working as a parking attendant?
- Ne zamandan beri park görevlisi olarak çalışıyorsun?
- Tom worked as a gas station attendant.
- Tom bir benzin istasyonu görevlisi olarak çalıştı.
- Tom is a parking garage attendant.
- Tom bir otopark görevlisidir.
- I work as a museum attendant.
- Bir müze görevlisi olarak çalışıyorum.
- How long have you been working as a parking attendant?
- Ne zamandır park görevlisi olarak çalışıyorsun?
- Tom is a parking garage attendant.
- Tom bir otopark görevlisi.
- The attendants anticipated all our needs.
- Görevliler tüm ihtiyaçlarımızı karşıladı.
- Tom handed his keys to the parking attendant.
- Tom anahtarlarını park görevlisine verdi.
Show More (8)
|
| 2 |
attendant |
eşlik eden |
adj. |
|
- The government is trying to overcome the terrorist groups with all their attendant dangers.
- Hükümet, eşlik eden tüm tehlikeleriyle birlikte terör örgütlerinin üstesinden gelmeye çalışıyor.
- The Commission is familiar with the whole field of expansion, and with the attendant process.
- Komisyon tüm genişleme alanına ve buna eşlik eden sürece aşinadır.
Show More (-1)
|
| 3 |
attendant |
hizmetçi |
n. |
|
- The assassin disguised as an attendant to assassinate the king.
- Suikastçı, krala suikast düzenlemek için hizmetçi kılığına girdi.
Show More (-2)
|
| 4 |
attendant |
bağlı |
adj. |
|
- Different players administer the programmes and handle the money, and the attendant risks of error also differ.
- Programları yöneten ve parayı idare eden farklı aktörler ve bunlara bağlı hata riskleri de farklılık göstermektedir.
Show More (-2)
|
