|
- I guess it was our bad luck.
- Sanırım bu bizim kötü şansımızdı.
- Some superstitious people in America believe that if a black cat crosses your path, you'll have bad luck.
- Amerika'daki bazı batıl inançlı insanlar, yolunuza kara bir kedi çıkarsa kötü şans getireceğine inanır.
- It's bad luck to say that.
- Bunu söylemek kötü şans getirir.
- He blames his failure on bad luck.
- Hatası için kötü şansını suçluyor.
- Luck makes us arrogant, bad luck makes us wise.
- İyi şans bizi kibirlendirir, kötü şans ise bilgeleştirir.
- He often attributes his failures to bad luck.
- Başarısızlıklarını genellikle kötü şansa bağlar.
- Some superstitious people in America believe that if a black cat crosses your path, you'll have bad luck.
- Amerika'daki bazı batıl inançlı insanlar eğer bir kedi sizin yolunuzdan geçerse, kötü şansınız olacağına inanıyor.
- Our bad luck was temporary.
- Kötü şansımız geçiciydi.
- He often attributes his failures to bad luck.
- Başarısızlıklarını çoğunlukla kötü şansa bağlıyor.
- This is really bad luck!
- Bu gerçekten kötü şans!
- Tom couldn't believe his bad luck.
- Tom kötü şansına inanamadı.
- You can't blame all your bad luck on Tom.
- Bütün kötü şansının suçunu Tom'a atamazsın.
- I have such bad luck.
- Çok kötü şansım var.
- Do you really believe that black cats cause bad luck?
- Kara kedilerin kötü şans getirdiğine gerçekten inanıyor musun?
- He has very bad luck.
- Çok kötü şansı var.
- He attributed his failure to bad luck.
- Başarısızlığını kötü şansa bağladı.
- He attributed his failure to bad luck.
- Başarısızlığını kötü şansa dayandırdı.
- Tom couldn't believe his bad luck.
- Tom kötü şansına inanamıyordu.
- I've been having some bad luck.
- Biraz kötü şansım var.
- Do you really believe that black cats cause bad luck?
- Kara kedilerin kötü şansa yol açtığına gerçekten inanıyor musun?
- We've had some bad luck here.
- Burada kötü şansımız var.
- He has very bad luck.
- Onun çok kötü şansı var.
- She blamed her failure on bad luck.
- Başarısızlığını kötü şansa bağladı.
- Maybe it's bad luck.
- Belki de kötü şanstır.
- Tom said his failure was due to bad luck.
- Tom başarısızlığının kötü şans nedeniyle olduğunu söyledi.
- Sometimes a ladder is a sign of bad luck.
- Bazen bir merdiven kötü şans işaretidir.
- Luck makes us arrogant, bad luck makes us wise.
- Şans bizi kibirli yapar, kötü şans bizi bilge yapar.
- Black cats are bad luck.
- Kara kediler kötü şans demektir.
- Tom said his failure was due to bad luck.
- Tom başarısızlığının kötü şanstan kaynaklandığını söyledi.
- We have too much bad luck.
- Çok kötü şansımız var.
- He blames his failure on bad luck.
- Başarısızlığını kötü şansa bağlıyor.
- I don’t believe that black cats cause bad luck.
- Kara kedilerin kötü şans getirdiklerine inanmıyorum.
- We sprinkle salt to ward off bad luck.
- Kötü şansı önlemek için tuz serpiyoruz.
- Maybe it's bad luck.
- Belki kötü şanstır.
Show More (31)
|