1 |
bars |
barlar |
n. |
|
- In which of this Parliament's bars and restaurants is fairly traded coffee served?
- Bu Parlamentonun hangi bar ve restoranında adil ticareti yapılan kahve servis ediliyor?
- In which of this Parliament's bars and restaurants is fairly traded coffee served?
- Bu Parlamento'nun hangi bar ve restoranında adil ticareti yapılan kahve servis ediliyor?
- A female friend of mine loves to go to gay bars with me.
- Bir kadın arkadaşım benimle gey barlara gitmeyi çok seviyor.
- He's a regular at the bars and pubs around here.
- Buralardaki bar ve pubların müdavimlerindendir.
- After his father's death, John took to spending his time in bars.
- Babasının ölümünden sonra, zamanını barlarda geçirmeye başladı.
- Are all the bars shut?
- Bütün barlar kapalı mı?
- I don't go to bars anymore.
- Artık barlara gitmiyorum.
- I seldom go to bars.
- Nadiren barlara giderim.
- I think granola bars are healthy.
- Bence granola barlar sağlıklı.
- Why are many bars closed on Mondays?
- Neden birçok bar pazartesi günleri kapalı?
- Layla was behind bars.
- Leyla barların arkasındaydı.
- Do you go to bars often?
- Bara çok gider misin?
- The local government closed all bars and saloons.
- Yerel yönetim tüm barları ve salonları kapattı.
- Monkey bars are dangerous.
- Maymun barları tehlikelidir.
- He's a regular at the bars and pubs around here.
- Bu civardaki barlara ve birahanelere sürekli takılır.
- I don't go to bars.
- Ben barlara gitmem.
- I don't like smoky bars.
- Dumanlı barlardan hoşlanmıyorum.
- Cute shopping mall full of great restaurants and bars.
- Harika restoranlar ve barlarla dolu şirin bir alışveriş merkezi.
- Tom disapproved of Mary singing in bars.
- Tom Mary'nin barlarda şarkı söylemesini onaylamadı.
- Tom disapproved of Mary singing in bars.
- Tom, Mary'nin barlarda şarkı söylemesini onaylamıyordu.
- Governor Gavin Newsom ordered the closure of all bars and wineries in California.
- Vali Gavin Newsom, Kaliforniya'daki tüm bar ve şarap imalathanelerinin kapatılmasını emretti.
- I think granola bars are healthy.
- Granola barlarının sağlıklı olduğunu düşünüyorum.
- Tom doesn't go to bars.
- Tom barlara gitmez.
- Tom disapproved of Mary singing in bars.
- Tom, Mary'nin barlarda şarkı söylemesini onaylamadı.
- I don't like smoky bars.
- Dumanlı barları sevmiyorum.
- Tom remains behind bars.
- Tom barların arkasında kalıyor.
- I seldom go to bars.
- Ben nadiren barlara giderim.
- Do you go to bars often?
- Sık sık bara gider misin?
- Why are many bars closed on Mondays?
- Neden birçok bar pazartesi günleri kapalıdır?
- After his father's death, John took to spending his time in bars.
- Babasının ölümünden sonra John zamanını barlarda geçirmeye başladı.
- Do you go to bars often?
- Sık sık bara gidiyor musun?
- Tom performed in bars and pubs.
- Tom barlarda ve publarda çaldı.
Show More (29)
|
2 |
bars |
parmaklıklar |
n. |
|
- The textile factory's windows are fitted with iron bars so when a fire broke out inside the factory, most of the workers died.
- Tekstil fabrikasının pencereleri demir parmaklıklarla donatılmıştı, bu nedenle fabrikanın içinde yangın çıktığında işçilerin çoğu öldü.
- Are all the bars shut?
- Bütün parmaklıklar kapalı mı?
- Tom looked through the bars.
- Tom parmaklıkların arkasından baktı.
- Tom looked through the bars.
- Tom parmaklıklardan baktı.
Show More (1)
|
3 |
bars |
çubuklar |
n. |
|
- Patents on trivial software, such as progress bars, are a cause for concern and are not desirable.
- İlerleme çubukları gibi önemsiz yazılımlar üzerindeki patentler endişe kaynağıdır ve arzu edilen bir durum değildir.
- Monkey bars are disappearing.
- Maymun çubukları yok oluyor.
Show More (-1)
|