Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
comité de cooperación para el istmo centroamericano
developmental cytology
lateral reticular nucleus
non-soliciting clauses
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
be desired
arzulanmak
v.
His performance left nothing to
be desired.
Performansı
arzulanan
her şeyi sunuyordu.
Tom's boss told him that his performance left a lot to
be desired.
Tom'un patronu ona performansının
arzulanan
çok şey bıraktığını söyledi.
Your idea leaves nothing to
be desired.
Fikriniz
arzulanan
bir şey bırakmıyor.
His report leaves much to
be desired.
Raporu
arzulanan
çok şey bırakıyor.
We all want to
be desired.
Hepimiz
arzulanmak
isteriz.
We all want to
be desired.
Hepimiz
arzulanmak
istiyoruz.
This stadium's facilities leave much to
be desired.
Bu stadyumun tesisleri
arzulanan
çok şey bırakıyor.
Your French leaves a lot to
be desired.
Fransızcanız
arzulanan
çok şey bırakıyor.
Show More (5)
2
be desired
istenmek
v.
This result leaves much to
be desired.
Bu sonuç hiç
istendiği
gibi değil.
There remains nothing to
be desired.
İstenilen
bir şey yok.
Your idea leaves nothing to
be desired.
Fikrin,
istenecek
bir şey bırakmıyor.
Evening dress
is desired.
Gece elbisesi
istenmektedir.
Show More (1)