| 1 |
be fined |
ceza almak |
v. |
|
- Tom was fined for not wearing a seatbelt.
- Tom emniyet kemeri takmadığı için ceza aldı.
- If you'd parked your car here, you'd have been fined.
- Arabanı buraya park etseydin, ceza alırdın.
- Tom is going to be fined if he does that again.
- Tom bunu tekrar yaparsa ceza alacak.
- Tom was fined for speeding.
- Tom hız yaptığı için ceza aldı.
- Tom is likely going to be fined for doing that.
- Tom muhtemelen bunun yaptığı için para cezası alacak.
- I was fined a dollar.
- Bir dolar ceza aldım.
- I was fined for fishing without a license.
- Ruhsatsız balık tuttuğum için ceza almıştım.
- The driver violated the traffic rules; as a result, he was fined.
- Sürücü trafik kurallarını ihlal etti; sonuç olarak ceza aldı.
- I was fined for not wearing a seatbelt.
- Emniyet kemeri takmadığım için ceza aldım.
- I was fined $300.
- 300 dolar para cezası aldım.
- If you had parked your car here, you would have been fined.
- Arabanı buraya park etmiş olsaydın, ceza alırdın.
Show More (8)
|
| 2 |
be fined |
ceza yemek |
v. |
|
- I was fined $300.
- 300 dolar ceza yedim.
- I was fined thirty dollars for speeding.
- Hız yaptığım için otuz dolar ceza yedim.
- I was fined 20 dollars for illegal parking.
- Yasadışı park ettiğim için 20 dolar ceza yedim.
Show More (0)
|
| 3 |
be fined |
cezalandırılmak |
v. |
|
- Tom was fined for not wearing a seatbelt.
- Tom emniyet kemeri takmadığı için cezalandırıldı.
- The driver violated the traffic rules; as a result, he was fined.
- Sürücü trafik kurallarını çiğnedi, sonuç olarak da cezalandırıldı.
- I was fined for not wearing a seatbelt.
- Emniyet kemeri takmadığım için cezalandırıldım.
Show More (0)
|
