|
- He was given the finest education that money could buy.
- Ona paranın satın alabileceği en iyi eğitim verildi.
- Tom needs to be given a second chance.
- Tom'a ikinci bir şans verilmesi gerekiyor.
- Nothing was given to me.
- Hiçbir şey bana verilmedi.
- Tom was given a life sentence for killing a security guard.
- Tom'a bir güvenlik görevlisini öldürdüğü için ömür boyu hapis cezası verildi.
- This book was given to me by Tom.
- Bu kitap bana Tom tarafından verildi.
- You’ll be given the report when it is written.
- Rapor yazıldığında size verilecek.
- I was given this watch by my uncle.
- Bu saat bana amcam tarafından verildi.
- You have only to ask for it and it will be given to you.
- Sadece istemelisiniz, size verilecektir.
- What name will be given to the child?
- Çocuğa hangi isim verilecek?
- Sami was given six units of blood.
- Sami'ye altı ünite kan verildi.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
- Ebeveynler, çocuklarına verilecek eğitimin türünü seçme hakkına sahiptir.
- It was given to me by the Queen herself.
- Bu, bana Kraliçe'nin kendisi tarafından verildi.
- Tom is given a bonus three times a year.
- Tom'a yılda üç kez ikramiye verilir.
- Fadil was given a second chance.
- Fadıl'a ikinci bir şans verildi.
- Nothing was given to me.
- Bana hiçbir şey verilmedi.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.
- Allen'a çözmesi imkansız bir problem verildi.
- Each month, a gift certificate worth 10,000 yen will be given to thirty people chosen at random who have completed this questionnaire.
- Her ay, bu anketi dolduran ve rastgele seçilen otuz kişiye 10.000 yen değerinde bir hediye çeki verilecektir.
- Do you think students are given enough time to eat lunch?
- Sizce öğrencilere öğle yemeği için yeterli zaman veriliyor mu?
- I was given this ticket.
- Bana bu bilet verildi.
- Again this year a lot of concerts are being given by amateur musicians.
- Bu yıl yine amatör müzisyenler tarafından birçok konser veriliyor.
- I've been given a three-year sentence.
- Bana üç yıllık bir ceza verildi.
- Judgement will be given tomorrow.
- Karar yarın verilecek.
- This present was given to me by Ann.
- Bu hediye bana Ann tarafından verildi.
- We've been given another chance.
- Bize bir şans daha verildi.
- Tom drank the water that he was given.
- Tom ona verilen suyu içti.
- This was given to me.
- Bu bana verildi.
- Tom has just been given another chance.
- Tom'a bir şans daha verildi.
- Tom should be given the death penalty.
- Tom'a ölüm cezası verilmeli.
- I was given this ticket.
- Bu bilet bana verildi.
- He was given an evasive answer.
- Ona kaçamak bir cevap verildi.
- Give, and it will be given to you.
- Siz verin, size de verilecektir.
- I'm being given a second chance.
- Bana ikinci bir şans veriliyor.
- The woman to whom the prize money was given had faked her identity.
- Para ödülü verilen kadın kendine sahte kimlik uydurmuştu.
- Mother Teresa was given the Nobel prize.
- Rahibe Teresa'ya Nobel ödülü verildi.
- This watch was given me by my uncle.
- Bu saat bana amcam tarafından verildi.
- Tom wasn't given the chance you and I were given.
- Sana ve bana verilen şans Tom'a verilmedi.
- Tom has never been given anything.
- Tom'a hiçbir şey verilmedi.
- Tom was given a 20-week prison sentence.
- Tom'a 20 haftalık hapis cezası verildi.
- Many poor students are given bursaries.
- Birçok fakir öğrenciye burs veriliyor.
- Food and blankets were given to the refugees.
- Mültecilere yiyecek ve battaniye verildi.
- Numerous examples can be given.
- Çok sayıda örnek verilebilir.
- Tom was given a life sentence.
- Tom'a bir ömür boyu hapis cezası verildi.
- Tom drank the water that he was given.
- Tom kendisine verilen suyu içti.
- Each one of us was given three hundred dollars.
- Her birimize üç yüz dolar verildi.
- Tom was given thirty years.
- Tom'a otuz yıl verildi.
- Three ships were given to him by the queen.
- Ona kraliçe tarafından üç gemi verildi.
- Tom was given three units of blood.
- Tom'a üç ünite kan verildi.
- I was given a medal.
- Bana bir madalya verildi.
- Tom should be given the death penalty.
- Tom'a ölüm cezası verilmeliydi.
- He was given a gold watch as a reward.
- Ona bir ödül olarak altın bir saat verildi.
- Instructions will be given to you.
- Talimatlar size verilecektir.
- Tom is never going to be given the chance to do that, is he?
- Tom'a bunu yapma şansı asla verilmeyecek, değil mi?
- I've been given until tomorrow to finish this.
- Bunu bitirmem için yarına kadar süre verildi.
- Tom was given antibiotics.
- Tom'a antibiyotik verildi.
- I was given coffee for you.
- Bana senin için kahve verildi.
- Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
- İnsana da aşırı sıcaklara karşı koruyucu cihazlar verilmiştir.
- A computer game was given to me by my father.
- Bana babam tarafından bir bilgisayar oyunu verildi.
- The prize won't be given to her.
- Ödül ona verilmeyecek.
- If you were given ten million dollars, how would you spend it?
- Size on milyon dolar verilse, bunu nasıl harcardınız?
- You have only to ask for it and it will be given to you.
- Yeter ki isteyin, size verilecektir.
- Three ships were given to him by the queen.
- Kraliçe tarafından kendisine üç gemi verilmiştir.
- Nothing is given to mortals without effort.
- Hiçbir şey çaba harcamadan ölümlülere verilmez.
- It was given to me by the Queen herself.
- Bana bizzat Kraliçe tarafından verildi.
- I've been given assurances.
- Bana güvence verildi.
- Food and blankets were given to the refugees.
- Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.
- This camera was given me by my uncle.
- Bu kamera bana amcam tarafından verildi.
- Nothing is given to mortals without effort.
- Çaba göstermeden ölümlülere hiçbir şey verilmez.
- This study grant was given to me by the departmental council.
- Bu çalışma bursu bana bölüm konseyi tarafından verildi.
- Three ships were given to Columbus by Queen Isabella.
- Kraliçe İsabella tarafından Colomb'a üç gemi verildi.
- No other details were given.
- Başka ayrıntı verilmedi.
- I've been given a death sentence.
- Bana ölüm cezası verildi.
- Each of them was given a prize.
- Her birine bir ödül verildi.
- Three ships were given to Columbus by Queen Isabella.
- Kraliçe Isabella tarafından Kolomb'a üç gemi verildi.
- The information may be given in cipher.
- Bilgi şifreli verilebilir.
- Instructions will be given to you.
- Talimatlar size verilecek.
- Taking everything into consideration, they ought to be given another chance.
- Her şeyi göz önünde bulundurarak, onlara bir şans daha verilmeli.
- He was given a book by me.
- Benim tarafımdan ona bir kitap verildi.
- Tom was given a second chance.
- Tom'a ikinci bir şans verildi.
- The reason why we cannot support his view will be given below.
- Onun görüşünü desteklemememizin nedeni aşağıda verilecektir.
- Intermediate and advanced language courses are given in the language being learned.
- Orta ve ileri seviye dil kursları öğrenilen dilde verilir.
- Tom needs to be given a second chance.
- Tom'a ikinci bir şans verilmeli.
- Sami was given a life sentence.
- Sami'ye ömür boyu hapis cezası verildi.
- I was given an unfavorable prognosis.
- Bana olumsuz bir prognoz verildi.
- Sami believed he deserved more than what he had been given in life.
- Sami hayatta ona verilenden fazlasını hak ettiğine inanıyordu.
- No answer was given.
- Cevap verilmedi.
- Tom was given a 20-week prison sentence.
- Tom'a 20 hafta hapis cezası verildi.
- Information is given in English at every airport.
- Bilgiler her havaalanında İngilizce olarak verilir.
- The prisoner was given his freedom.
- Mahkuma özgürlüğü verildi.
- Tom was given a medal.
- Tom'a bir madalya verildi.
- Tom should be given a chance.
- Tom'a bir şans verilmeli.
- An important post was given Tom.
- Tom'a önemli bir görev verildi.
- It was given to me.
- O bana verildi.
- Allen was given a problem that was impossible to solve.
- Allen'e çözülmesi imkânsız bir problem verilmişti.
- He was given an important mission.
- Ona önemli bir görev verildi.
- Tom was given a life sentence.
- Tom'a ömür boyu hapis cezası verildi.
- Tom was given a six-month suspended sentence.
- Tom'a altı ay ertelenmiş hapis cezası verildi.
- We've been given a second chance.
- Bize ikinci bir şans verildi.
- Everyone was given enough food and clothing.
- Herkese yeterli yiyecek ve giyecek verildi.
- Tom has just been given an invitation.
- Tom'a bir davetiye verildi.
- A dinner will be given next Saturday.
- Gelecek Cumartesi bir yemek verilecek.
- If he were given another chance, he'd do his best.
- Eğer ona bir şans daha verilirse o elinden gelenin en iyisini yapar.
- Women were given the right to vote.
- Kadınlara oy kullanma hakkı verildi.
- I was given this present by Ann.
- Bu hediye bana Ann tarafından verildi.
- No further details were given.
- Daha fazla ayrıntı verilmemiştir.
- The prisoner was given his freedom.
- Tutukluya özgürlüğü verildi.
- Do you think students are given enough time to eat lunch?
- Öğle yemeği yemek için öğrencilere yeterli zaman verildiğini düşünüyor musun?
- He was given a book by me.
- Ona benim tarafımdan bir kitap verildi.
- Tom has been given a second chance.
- Tom'a ikinci bir şans verildi.
- The information may be given in cipher.
- Bilgi şifreli olarak verilebilir.
- The gold cup was given to the winner of the final match.
- Altın kupa final maçının galibine verildi.
- If he were given another chance, he'd do his best.
- Eğer ona bir şans daha verilseydi, elinden gelenin en iyisini yapardı.
- Guard what has been given to you.
- Sana verileni koru.
- Each of them was given a prize.
- Onların her birine bir ödül verildi.
- Her birthday party will be given next evening.
- Onun doğum günü partisi yarın akşam verilecek.
- If you were to be given a million yen, what would you do with it?
- Size bir milyon yen verilse, onunla ne yapardınız?
- You have only to ask for it and it will be given to you.
- Size verilecektir, sadece istemeniz yeterli.
- Dan was given a ten-year sentence at a state penitentiary.
- Dan'e eyalet hapishanesinde on yıl hapis cezası verildi.
- You have only to ask for it and it will be given to you.
- Sadece istemeniz yeterli, size verilecektir.
- No new date was given.
- Yeni bir tarih verilmemiştir.
- Tom is given a bonus three times a year.
- Tom'a yılda üç kez ikramiye veriliyor.
- If you were to be given a million yen, what would you do with it?
- Sana bir milyon yen verilecek olsa, onunla ne yaparsın?
- Again this year a lot of concerts are being given by amateur musicians.
- Bu yıl da amatör müzisyenler tarafından birçok konser veriliyor.
- A prize was given in honor of the great scientist.
- Büyük bilim insanının onuruna bir ödül verildi.
- Tom was given full custody of the children.
- Tom'a çocukların tam velayeti verildi.
- This study grant was given to me by the departmental council.
- Bu öğrenim hibesi bana bölüm konseyi tarafından verildi.
- I've been given great opportunities.
- Bana harika fırsatlar verildi.
- Guard what has been given to you.
- Sana verilen şeyi koru.
- I've been given assurances.
- Bana güvenceler verildi.
- Sami believed he deserved more than what he had been given in life.
- Sami hayatta kendisine verilenden daha fazlasını hak ettiğine inanıyordu.
- The reason why we cannot support his view will be given below.
- Onun görüşünü destekleyemememizin nedeni aşağıda verilecektir.
- Many poor students are given bursaries.
- Pek çok yoksul öğrenciye burs verilmektedir.
- He will be given American citizenship.
- Ona Amerikan vatandaşlığı verilecek.
- After fifteen years at a building firm, Bill Pearson was given the responsible position of area manager.
- Bir inşaat şirketinde on beş yıldan sonra, Bill Pearson'a, sorumlu bölge müdürü pozisyonu verildi.
- Everyone was given enough food and clothing.
- Herkese yeterince yiyecek ve giyecek verildi.
- Tom wasn't given the chance you and I were given.
- Tom'a sana ve bana verilen şans verilmedi.
- I've been given great opportunities.
- Bana büyük fırsatlar verildi.
- No further details were given.
- Daha fazla ayrıntı verilmedi.
- Women were given the right to vote.
- Kadınlara oy hakkı verildi.
- I've been given until tomorrow to finish this.
- Bunu bitirmek için bana yarına kadar süre verildi.
- The book was given to him by me.
- Kitap ona benim tarafımdan verildi.
- Tom was given detention for talking during class.
- Tom'a, ders sırasında konuştuğu için okuldan geç çıkma cezası verildi.
- He was given a gold watch as a reward.
- Ödül olarak altın bir saat verildi.
- You'll be given two weeks severance pay.
- Sana iki hafta kıdem tazminatı verilecek.
- I should be given a chance.
- Bana bir şans verilmeli.
- The man was given a life sentence.
- Adama ömür boyu hapis cezası verildi.
- Taking everything into consideration, they ought to be given another chance.
- Her şeyi göz önünde bulundurursak, onlara bir şans daha verilmeli.
- A dinner will be given next Saturday.
- Gelecek Cumartesi bir akşam yemeği verilecek.
- Tom was given the post.
- Tom'a görev verildi.
- Tom has just been given an invitation.
- Az önce Tom'a bir davetiye verildi.
- Tom has been given a tough job.
- Tom'a zor bir iş verildi.
- Her birthday party will be given next evening.
- Doğum günü partisi gelecek akşam verilecek.
- I was given a new jacket.
- Bana yeni bir ceket verildi.
- The woman to whom the prize money was given had faked her identity.
- Para ödülünün verildiği kadın sahte kimlik kullanmıştı.
Show More (150)
|
