Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
become evident
ortaya çıkmak
v.
However, whether attestations will be sufficient will
become evident
from the evaluation.
Ancak, tasdiklerin yeterli olup olmayacağı değerlendirme sonucunda
ortaya çıkacaktır.
Furthermore, the President's disregard for the rule of law
became evident.
Dahası, Başkan'ın hukukun üstünlüğünü hiçe saydığı da açıkça
ortaya çıkmıştır.
Show More (-1)
2
become evident
belli olmak
v.
It is already
becoming evident
that a majority in the Convention favours this position.
Sözleşme'de çoğunluğun bu tutumu desteklediği şimdiden
belli olmaya
başlamıştır.
It is already
becoming evident
that a majority in the Convention favours this position.
Konvansiyon'da çoğunluğun bu tutumu desteklediği şimdiden
belli olmaya
başladı.
Show More (-1)