|
- That neighborhood is full of beggars asking for money.
- O mahalle para isteyen dilencilerle dolu.
- I gave the beggar all the money I had on me.
- Üzerimdeki bütün parayı dilenciye verdim.
- Tom gave the beggar both food and money.
- Tom dilenciye hem yemek hem de para verdi.
- Have you ever given money to a beggar?
- Bir dilenciye hiç para verdin mi?
- Tom disguised himself as a beggar.
- Tom bir dilenci kılığına girdi.
- I gave the beggar all the money I had.
- Dilenciye elimdeki tüm parayı verdim.
- Beggars can't be choosers.
- Dilenciler seçici olamazlar.
- Adam was the first lucky beggar because he didn't have a mother-in law.
- Adam ilk şanslı dilenciydi çünkü kayınvalidesi yoktu.
- Mr Yamaha gave some walnuts to a beggar.
- Bay Yamaha bir dilenciye biraz ceviz verdi.
- They were beggars.
- Onlar dilenciydi.
- He is rich yet he lives like a beggar.
- Zengin ama yine de bir dilenci gibi yaşıyor.
- I'm not a beggar.
- Ben dilenci değilim.
- We've become a nation of beggars.
- Dilenci bir ulus haline geldik.
- Dan was disguised as a beggar.
- Dan dilenci kılığına girdi.
- One should always give something to beggars.
- İnsan dilencilere her zaman bir şeyler vermeli.
- Tom gave the beggar both food and money.
- Tom dilenciye hem yiyecek hem de para verdi.
- The beggar was dizzy with hunger and fatigue.
- Dilencinin açlık ve yorgunluktan başı dönüyordu.
- Tom was disguised as a beggar.
- Tom bir dilenci kılığındaydı.
- Have you ever given money to a beggar?
- Hiç bir dilenciye para verdiniz mi?
- Tom dropped a coin into the beggar's cup.
- Tom dilencinin kupasına bozuk para attı.
- Adam was the first lucky beggar because he didn't have a mother-in law.
- Adam bir kaynanası olmadığı için ilk şanslı dilenciydi.
- I'm not a beggar.
- Ben bir dilenci değilim.
- Dan was disguised as a beggar.
- Dan dilenci kılığına girmişti.
- If wishes were horses, beggars would ride.
- Eğer dilekler at olsaydı, dilenciler binerdi.
- He's rich, but he lives like a beggar.
- O zengin fakat bir dilenci gibi yaşar.
- He is no better than a beggar.
- O bir dilenciden daha iyi değildir.
- You don't need language to understand the beggar.
- Dilenciyi anlamak için dile ihtiyacın yok.
- Tom gave the beggar some food and money.
- Tom dilenciye biraz yiyecek ve para verdi.
- Sooner or later, bankruptcy hangs over our heads and we will all die penniless like beggars.
- Er ya da geç iflas başımıza bela olacak ve hepimiz dilenciler gibi beş parasız öleceğiz.
- The beggar is asking for a piece of bread.
- Dilenci bir parça ekmek istiyor.
- He is rich yet he lives like a beggar.
- Zengin olmasına rağmen bir dilenci gibi yaşıyor.
- He's rich, but he lives like a beggar.
- Zengin ama dilenci gibi yaşıyor.
- I am no better than a beggar.
- Bir dilenciden daha iyi değilim.
- Beggars cannot be choosers.
- Dilenciler seçici olamazlar.
- Honesty is a beggar on crutches; roguery is a princess with a crown.
- Dürüstlük koltuk değneği üzerinde bir dilenci; dolandırıcılık taçlı bir prensestir.
- I gave the beggar all the money I had.
- Sahip olduğum tüm parayı dilenciye verdim.
- We've become a nation of beggars.
- Bir dilenci milleti haline geldik.
- He is no better than a beggar.
- Bir dilenciden farkı yok.
- If wishes were horses, beggars would ride.
- Dilekler at olsaydı, dilenciler sürerdi.
- Beggars can't be choosers.
- Dilenciler seçici olamaz.
- He is rich yet he lives like a beggar.
- O zengin ve bir dilenci gibi yaşıyor.
- Honesty is a beggar on crutches; roguery is a princess with a crown.
- Dürüstlük, koltuk değnekli bir dilencidir; düzenbazlık ise taçlı bir prensestir.
- Beggars cannot be choosers.
- Dilenciler seçici olamaz.
Show More (40)
|