İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | belie f. | yalanlamak | ||
This policy belies all the United States' talk over the years about a trade-oriented agenda. Bu politika, Amerika Birleşik Devletleri'nin yıllardır ticaret odaklı bir gündemden söz etmesini yalanlamaktadır. More Sentences |
||||
Genel | belie f. | çelişmek | ||
Genel | belie f. | yanıltmak | ||
Genel | belie f. | gizlemek | ||
Genel | belie f. | yalancı çıkarmak | ||
Genel | belie f. | maskelemek | ||
Genel | belie f. | örtmek (sahte bir şey gerçek bir şeyi) | ||
Genel | belie f. | ters düşmek | ||
Genel | belie f. | gerçek olduğunu gizlemek |