|
- Tom baked a cake for Mary's birthday party.
- Tom, Mary'nin doğum günü partisi için pasta yaptı.
- Tom wasn't able to talk Mary into baking a cake for John's birthday party.
- Tom, Mary'yi John'un doğum günü partisi için pasta yapmaya ikna edemedi.
- I hate birthday parties.
- Doğum günü partilerinden nefret ederim.
- I don't want a birthday party.
- Doğum günü partisi istemiyorum.
- Tom invited Mary to his birthday party.
- Tom, Mary'yi doğum günü partisine davet etti.
- I wasn't able to talk Tom into baking a cake for Mary's birthday party.
- Tom'u Mary'nin doğum günü partisi için bir kek yapmaya ikna edemedim.
- I'm excited for my housemate's birthday party tomorrow.
- Ev arkadaşımın yarınki doğum günü partisi için heyecanlıyım.
- We surprised my cousin with a birthday party.
- Kuzenime bir doğum günü partisi düzenleyerek sürpriz yaptık.
- It seemed unlikely that Tom wouldn't come to Mary's birthday party.
- Tom'un Mary'nin doğum günü partisine gelmemesi olası görünmüyordu.
- I expect you to get back home in time for Tom's birthday party.
- Tom'un doğum günü partisi için eve zamanında dönmeni bekliyorum.
- If you don't want to attend Tom's birthday party, you don't have to.
- Tom'un doğum günü partisine katılmak istemiyorsan katılmak zorunda değilsin.
- Aren't you going to Tom's birthday party?
- Tom'un doğum günü partisine gitmiyor musun?
- Tom would probably be disappointed if we didn't go to his birthday party.
- Doğum günü partisine gitmezsek Tom muhtemelen hayal kırıklığına uğrayacaktı.
- When do you want to have your birthday party?
- Doğum günü partini ne zaman yapmak istiyorsun?
- It seemed unlikely that Tom wouldn't come to Mary's birthday party.
- Tom'un Mary'nin doğum günü partisine gelmemesi pek olası görünmüyordu.
- Tom talked Mary into baking a cake for John's birthday party.
- Tom, Mary'yi John'un doğum günü partisi için pasta yapmaya ikna etti.
- I received an invitation to the birthday party.
- Doğum günü partisine bir davetiye aldım.
- Tom spent all afternoon getting ready for Mary's birthday party.
- Tom bütün öğleden sonrayı Mary'nin doğum günü partisi için hazırlanarak geçirdi.
- Tom is throwing a surprise birthday party for Mary next Saturday.
- Tom gelecek cumartesi Mary için sürpriz bir doğum günü partisi düzenliyor.
- My cousin invited me to her big birthday party.
- Kuzenim beni büyük doğum günü partisine davet etti.
- We plan to have a birthday party for Tom.
- Tom için bir doğum günü partisi vermeyi planlıyoruz.
- The boy accepted the gift her friend gave her for the birthday party.
- Çocuk, arkadaşının doğum günü partisi için verdiği hediyeyi kabul etti.
- Tom began to suspect that Mary was planning a surprise birthday party.
- Tom, Mary'nin sürpriz bir doğum günü partisi planladığından şüphelenmeye başladı.
- Tom wasn't able to talk Mary into baking a cake for John's birthday party.
- Tom Mary'yi John'un doğum günü partisi için bir kek pişirmeye ikna edemedi.
- Tom just told us he wouldn't be able to come to Mary's birthday party.
- Tom az önce Mary'nin doğum günü partisine gelemeyeceğini söyledi.
- Do you remember what happened after your birthday party?
- Doğum günü partinden sonra ne olduğunu hatırlıyor musun?
- We had a birthday party for the old lady.
- Yaşlı kadın için bir doğum günü partisi yaptık.
- Tom invited me to his birthday party.
- Tom beni doğum günü partisine davet etti.
- I couldn't come to his birthday party.
- Onun doğum günü partisine gelemedim.
- Thank you for helping me organize Tom's birthday party.
- Tom'un doğum günü partisini organize etmemde bana yardım ettiğin için teşekkürler.
- Let's have a birthday party for Tom.
- Tom için bir doğum günü partisi verelim.
- He wanted her to come to his birthday party.
- Doğum günü partisine onun gelmesini istiyordu.
- My schedule has changed, so I'll be able to be at your birthday party after all.
- Programım değişti, yani doğum günü partinize gelebileceğim.
- Tom is going to bake a cake for Mary's birthday party.
- Tom, Mary'nin doğum günü partisi için pasta yapacak.
- Was Tom invited to your birthday party?
- Tom doğum günü partine davet edildi mi?
- We're going to Tom's birthday party tomorrow, right?
- Yarın Tom'un doğum günü partisine gidiyoruz, değil mi?
- We came all the way from Boston just for your birthday party.
- Boston'dan onca yolu sırf senin doğum günü partin için geldik.
- Aren't you going to Tom's birthday party?
- Tom'un doğum günü partisine gitmeyecek misin?
- I don't want to go to Tom's birthday party.
- Tom'un doğum günü partisine gitmek istemiyorum.
- Tom is planning a birthday party for Mary.
- Tom Mary için bir doğum günü partisi planlıyor.
- My cousin invited me to her big birthday party.
- Kuzenim beni onun büyük doğum günü partisine davet etti.
- Tom has been helping me plan Mary's birthday party.
- Tom, Mary'nin doğum günü partisini planlamama yardım ediyor.
- I could not come to your birthday party.
- Doğum günü partine gelemedim.
- Who have you invited to your birthday party?
- Doğum günü partinize kimi davet ettiniz?
- We're going to have a birthday party for Tom Monday evening.
- Pazartesi akşamı Tom için bir doğum günü partisi vereceğiz.
- I wasn't able to talk Tom into baking a cake for Mary's birthday party.
- Tom'u Mary'nin doğum günü partisi için pasta yapmaya ikna edemedim.
- Was Tom invited to your birthday party?
- Tom doğum günü partinize davet edildi mi?
- I wasn't able to go to his birthday party.
- Onun doğum günü partisine gidemedim.
- I have to go home and get ready for Tom's birthday party.
- Eve gitmeliyim ve Tom'un doğum günü partisi için hazırlanmalıyım.
- Tom spent all afternoon getting ready for Mary's birthday party.
- Tom Mary'nin doğum günü partisi için bütün öğleden sonrayı hazırlanmakla geçirdi.
- There were more people present at the birthday party than was expected.
- Doğum günü partisinde beklenenden daha fazla insan vardı.
- Her birthday party will be given next evening.
- Doğum günü partisi gelecek akşam verilecek.
- We surprised my cousin with a birthday party.
- Bir doğum günü partisiyle kuzenimi şaşırttık.
- She is looking forward to her birthday party.
- Doğum günü partisini sabırsızlıkla bekliyor.
- Tom doubts if Mary will come to his birthday party.
- Tom, Mary'nin doğum günü partisine gelip gelmeyeceğinden şüphe ediyor.
- Tom talked Mary into baking a cake for John's birthday party.
- Tom Mary'yi John'un doğum günü partisi için bir kek pişirmeye ikna etti.
- Her birthday party will be given next evening.
- Onun doğum günü partisi yarın akşam verilecek.
- I couldn't come to the birthday party.
- Doğum günü partisine gelemedim.
- Tell Tom I'm sorry I wasn't able to be at his birthday party.
- Tom'a doğum günü partisine gelemediğim için üzgün olduğumu söyle.
- She is looking forward to her birthday party.
- Doğum günü partisini dört gözle bekliyor.
- It's very kind of you to invite me to your birthday party.
- Beni doğum günü partinize davet ettiğiniz için çok naziksiniz.
- I was unable to go to his birthday party.
- Doğum günü partisine gidemedim.
- It was Tom's idea to have a surprise birthday party for Mary.
- Mary için sürpriz bir doğum günü partisi vermek Tom'un fikriydi.
- She invited us to her birthday party.
- Bizi doğum günü partisine davet etti.
- We are giving him a birthday party.
- Ona doğum günü partisi veriyoruz.
- My schedule has changed, so I'll be able to be at your birthday party after all.
- Programım değişti, o yüzden doğum günü partinizde olabileceğım.
- He was very kind to invite me to his birthday party.
- Beni doğum günü partisine davet etmesi çok kibarcaydı.
- Next Tuesday is my birthday, and I'm having a birthday party.
- Önümüzdeki salı benim doğum günüm ve ben bir doğum günü partisi veriyorum.
- I don't want a birthday party.
- Bir doğum günü partisi istemiyorum.
- Was Tom invited to Mary's birthday party?
- Tom, Mary'nin doğum günü partisine davet edildi mi?
- She returned home from a birthday party.
- O bir doğum günü partisinden eve döndü.
- Pat's going to Jim's birthday party.
- Pat, Jim'in doğum günü partisine gidiyor.
- Tom is going to Mary's birthday party tomorrow, isn't he?
- Tom yarın Mary'nin doğum günü partisine gidiyor, değil mi?
- Tom came to Mary's birthday party.
- Tom, Mary'nin doğum günü partisine geldi.
- I have to go home and get ready for Tom's birthday party.
- Eve gidip Tom'un doğum günü partisi için hazırlanmalıyım.
- Thank you for inviting me to your birthday party.
- Beni doğum günü partine davet ettiğin için teşekkür ederim.
- The boy accepted the gift her friend gave her for the birthday party.
- Çocuk arkadaşının ona doğum günü partisi için ona verdiği hediyeyi kabul etti.
- Are you going to Tom's birthday party?
- Tom'un doğum günü partisine gidiyor musun?
- Dan came to Linda's birthday party.
- Dan Linda'nın doğum günü partisine geldi.
- Were you invited to her birthday party?
- Onun doğum günü partisine davet edildin mi?
- Tom began to suspect that Mary was planning a surprise birthday party.
- Tom Mary'nin sürpriz bir doğum günü partisi planladığından şüphelenmeye başladı.
- His birthday party will take place tomorrow evening.
- Onun doğum günü partisi yarın akşam gerçekleşecek.
- We're going to have to have a birthday party for Tom.
- Tom için bir doğum günü partisi yapmamız gerekecek.
- I couldn't come to your birthday party.
- Doğum günü partine gelemedim.
- Tom will be going to Mary's birthday party.
- Tom Mary'nin doğum günü partisine gidiyor olacak.
- He explained to Mary why he was late for her birthday party.
- Mary'ye doğum günü partisine neden geç kaldığını açıkladı.
- I received an invitation to the birthday party.
- Doğum günü partisi için bir davetiye aldım.
- I was unable to go to his birthday party.
- Onun doğum günü partisine gidemedim.
- Next Tuesday is my birthday, and I'm having a birthday party.
- Önümüzdeki Salı benim doğum günüm ve bir doğum günü partisi veriyorum.
- She invited me to her birthday party.
- Beni doğum günü partisine davet etti.
- Tom wants you to come to his birthday party.
- Tom doğum günü partisine gelmeni istiyor.
- I gave a speech at Tom's birthday party.
- Ben Tom'un doğum günü partisinde bir konuşma yaptım.
- I wasn't able to go to his birthday party.
- Doğum günü partisine gidemedim.
- Tom just told us he wouldn't be able to come to Mary's birthday party.
- Tom sadece bize Mary'nin doğum günü partisine gelemeyeceğini söyledi.
- I couldn't go to your birthday party.
- Doğum günü partine gidemedim.
- Tom baked a cake for Mary's birthday party.
- Tom Mary'nin doğum günü partisi için bir kek pişirdi.
- Her birthday party will be held tomorrow evening.
- Doğum günü partisi yarın akşam yapılacak.
- Tom is going to bake a cake for Mary's birthday party.
- Tom Mary'nin doğum günü partisi için bir kek pişirecek.
- Tom is looking forward to his birthday party.
- Tom doğum günü partisini dört gözle bekliyor.
- I don't want a birthday party this year.
- Bu yıl doğum günü partisi istemiyorum.
- Tom has been helping me plan Mary's birthday party.
- Tom Mary'nin doğum günü partisini planlamama yardım ediyor.
- Tom is planning a surprise birthday party for Mary.
- Tom, Mary için sürpriz bir doğum günü partisi planlıyor.
- We are giving him a birthday party.
- Ona bir doğum günü partisi veriyoruz.
- I'm sorry for ruining your birthday party.
- Doğum günü partini mahvettiğim için özür dilerim.
- Tom is going to have a birthday party for Mary Monday evening.
- Tom Pazartesi akşamı Mary için bir doğum günü partisi düzenleyecek.
- It's very kind of you to invite me to your birthday party.
- Beni doğum günü partinize davet etmeniz çok nazik bir davranış.
- His birthday party will take place tomorrow evening.
- Doğum günü partisi yarın akşam gerçekleşecek.
- Her birthday party will be tomorrow evening.
- Doğum günü partisi yarın akşam olacak.
- Tom invited Mary to his birthday party.
- Tom Mary'yi doğum günü partisine davet etti.
- It was Tom's idea to have a surprise birthday party for Mary.
- Mary için sürpriz bir doğum günü partisi düzenlemek Tom'un fikriydi.
- She has tried to invite him to her birthday party.
- Onu doğum günü partisine davet etmeye çalıştı.
- He wanted her to come to his birthday party.
- Doğum günü partisine gelmesini istedi.
- If you don't want to attend Tom's birthday party, you don't have to.
- Tom'un doğum günü partisine katılmak istemiyorsan, gitmek zorunda değilsin.
- He was very kind to invite me to his birthday party.
- Beni doğum günü partisine davet edecek kadar nazikti.
- Daniel came to his birthday party dressed as a clown.
- Daniel doğum günü partisine palyaço kılığında geldi.
- Let's have a birthday party for Tom.
- Tom için bir doğum günü partisi yapalım.
- Tell Tom I'm sorry I wasn't able to be at his birthday party.
- Tom'a doğum günü partisinde olamayacağım için üzgün olduğumu söyle.
- Tom wants me to throw him a birthday party next Monday evening.
- Tom önümüzdeki pazartesi akşamı ona doğum günü partisi vermemi istiyor.
- We came all the way from Boston just for your birthday party.
- Boston'dan bütün yolu sadece senin doğum günü partin için geldik.
- Don't you want to invite Tom to your birthday party?
- Tom'u doğum günü partine davet etmek istemiyor musun?
- We are giving Tom a birthday party.
- Tom'a bir doğum günü partisi veriyoruz.
- Tom is planning a birthday party for Mary.
- Tom, Mary için bir doğum günü partisi planlıyor.
- Did you have a birthday party on your last birthday?
- Son doğum gününde doğum günü partisi yaptın mı?
- Her birthday party will be tomorrow evening.
- Onun doğum günü partisi yarın akşam olacak.
- Tom is going to have a birthday party for Mary.
- Tom, Mary için bir doğum günü partisi düzenleyecek.
- Our birthday party will be here.
- Doğum günü partimiz burada olacak.
- I hate birthday parties.
- Doğum günü partilerinden nefret ediyorum.
- Tom wants me to throw him a birthday party next Monday evening.
- Tom benim gelecek pazartesi akşamı onun için bir doğum günü partisi vermemi istiyor.
- Tom didn't invite me to his birthday party.
- Tom beni doğum günü partisine davet etmedi.
- Tom is looking forward to his birthday party.
- Tom doğum günü partisini sabırsızlıkla bekliyor.
- Did you have a birthday party on your last birthday?
- Geçen doğum gününüzde doğum günü partiniz var mıydı?
- I don't want a big birthday party.
- Büyük bir doğum günü partisi istemiyorum.
- Dan came to Linda's birthday party.
- Dan, Linda'nın doğum günü partisine geldi.
- Tom will be going to Mary's birthday party.
- Tom, Mary'nin doğum günü partisine gidecek.
- I gave a speech at Tom's birthday party.
- Tom'un doğum günü partisinde bir konuşma yaptım.
- Who have you invited to your birthday party?
- Kimi doğum günü partine davet ettin?
- Daniel came to his birthday party dressed as a clown.
- Daniel bir palyaço gibi giyinmiş olarak doğum günü partisine geldi.
- I'm sorry for ruining your birthday party.
- Doğum günü partini mahvettiğim için üzgünüm.
- Tom doesn't yet know that Mary will be at his birthday party.
- Tom henüz Mary'nin doğum günü partisine geleceğini bilmiyor.
- There were more people present at the birthday party than was expected.
- Doğum günü partisinde beklenenden daha çok insan vardı.
- Tom was offended because I didn't go to his birthday party.
- Tom, doğum günü partisine gitmediğim için kırıldı.
- Thank you for helping me organize Tom's birthday party.
- Tom'un doğum günü partisini düzenlememe yardım ettiğin için teşekkür ederim.
- Tom would probably be disappointed if we didn't go to his birthday party.
- Onun doğum günü partisine gitmesek Tom muhtemelen hayal kırıklığına uğrar.
- Tom is throwing a surprise birthday party for Mary next Saturday.
- Tom önümüzdeki Cumartesi Mary için sürpriz bir doğum günü partisi düzenliyor.
- If you don't want to go to Tom's birthday party, you don't have to.
- Tom'un doğum günü partisine gitmek istemiyorsan, gitmek zorunda değilsin.
- She returned home from a birthday party.
- Bir doğum günü partisinden eve dönmüştü.
- Who did you invite to your birthday party?
- Doğum günü partine kimi davet ettin?
- I expect you to get back home in time for Tom's birthday party.
- Tom'un doğum günü partisi için zamanında eve dönmeni bekliyorum.
- I was unable to go to his birthday party.
- Onun doğum günü partisine gitmem mümkün olmadı.
- I don't want a birthday party this year.
- Bu yıl bir doğum günü partisi istemiyorum.
Show More (147)
|