blatant - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
blatant bariz adj.
  • All students were shocked by the blatant racism of his remarks.
  • Tüm öğrenciler onun sözlerindeki bariz ırkçılık karşısında şok oldular.
  • European human rights policy has wrongly been silent up to now on this blatant injustice.
  • Avrupa insan hakları politikası, bu bariz adaletsizlik karşısında bugüne kadar yanlış bir şekilde sessiz kalmıştır.
  • The proposal would simply close a couple of these more blatant loopholes.
  • Teklif basitçe bu daha bariz boşluklardan birkaçını kapatacaktır.
Show More (10)
blatant apaçık adj.
  • This is a blatant lie.
  • Bu apaçık bir yalan.
  • That's a blatant lie.
  • Bu apaçık bir yalan.
Show More (-1)